ABD’nin, PYD ile PJAK’ın PKK’dan ayrılmasını istediğini söyleyen Osman Öcalan, Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan'ın buna karşı çıktığını iddia etti.

MURAT İNCE

Abdullah Öcalan’ın kardeşi Osman Öcalan, PKK içinde bulunduğu dönemde "despot" olarak bilinirdi. Ağabeyi Apo’nun gölgesi sayesinde örgüt içinde bir dediği iki yapılmıyordu. PKK’nın kurucu kadrolarının üstünde yetkilere sahipti!

Şayet, Apo’nun başına bir hal gelmesi durumunda onun yerine geçecek isim olarak görülüyordu. Gün geldi devran döndü ve ağabeyi Abdullah Öcalan ile ters düştü ve örgütten koptu. Daha doğrusu kulağına fısıldamaları neticesinde eşyalarını toplayıp gitti! Onun yerinde başka biri olsaydı farklı bir “ortamla” karşılaşırdı ve bunun örnekleri örgüt içinde sayılamayacak kadar çoktur!

Osman Öcalan PKK’dan koptuktan sonra aktif süreç içinde yer almadı. Hâlâ da bir kenarda durmakta ve eski örgütünü uzaktan takip etmektedir. Sadece zaman zaman bazı açıklamalarda bulunur ve ardından suskunluğa gömülür!

KARAYILAN, BAYIK, KALKAN...

BasiRoj programına katılan Osman Öcalan, PKK’ya eleştiriler yöneltti. PKK’lı üç yöneticisinin yakalanması için konan ödülün ABD’nin çıkarına olduğunu söyledi. Osman Öcalan, ABD’nin PYD ile PJAK’ın PKK’dan ayrılmasını istediğini söyleyerek; Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın buna karşı çıktığını vurguladı. Ve devamında “Abdullah Öcalan tutuklandığı zaman PYD ve PJAK’ı ben kurdum ki PKK’nin kolu olsunlar ve devrim onlarla devam etsin. Cemil Bayık PJAK’ın, Murat Karayılan da PYD’nin kurulmasına karşı çıktı. Duran Kalkan da ikisine destek veriyordu. Ama eğer bu üç kişi PKK’den uzaklaştırılırsa PKK güçlenecektir” dedi.

ÖRGÜTTEKİ KAVGA

Osman Öcalan’ın yukarıdaki sözleri önemlidir. PKK içindeki iktidar kavgalarına da ışık tutuyor. Cemil Bayık ile Murat Karayılan arasındaki anlaşmazlığın kökleri yıllar öncesine dayanıyor. Yine diğer çekirdek kadrolar arasındaki sorunların kangren halini aldığını söylersek abartmış olmayız.

Osman Öcalan’ın bu bağlamda ABD emperyalizmini haklı görmesi normaldir! Çünkü o da tıpkı diğerleri gibi ABD ve İsrail ile ilişkilerin çok yönlü gelişmesini savunuyordu ve hâlâ aynı görüştedir.

Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasının ardından, örgütte onun yerini dolduracak bir lider çıkmadı. Bu olgu ise ABD/İsrail’in lehineydi. Bir tek kişinin egemenliğinden kurtarılan PKK daha kolay yönetilir ve kadrolar arası çelişkilerden de yararlanarak örgüt bütünsel olarak kontrol altına alınabilirdi. Gelişmeler o yönde cereyan etti.

HENDEK TARTIŞMASI

Osman Öcalan, PKK’nın hendek politikasını da yerden yere vuruyor. Örgütün içinden bile pek çok kadronun hendek siyasetini benimsemediği ve karşı çıktığını da Osman Öcalan’ın ağzından bir kez daha duyuyoruz. BasiRoj’daki konuşmasında “Kimse hendeklere arka çıkmadı” demesi önemlidir.

PKK’nın içine girdiği krizi yakından takip eden Öcalan, üç örgüt yöneticisinin tasfiye edilmesi halinde, belki de beklentilerinin kapısının aralanacağını ve ABD’nin ona yeniden selam göndereceğinin hesabını yapıyor!

'PKK KÜRTLERİ KANDIRIYOR'

Aydınlık Gazetesi, PKK’nın Kürdümüzü kandırdığını, onu perişan ettiğini, birbirine düşürdüğünü ve böldüğünü uzun yıllardır yazıyor ve uyarıyor. PKK, artık sadece ABD ve İsrail’in elindeki kontra örgüttür ve bu örgütün zararlı olduğunu o örgütün içinden gelenler de dillendiriyor. Osman Öcalan,PKK’nın bugün yürüttüğü politikaların Kürtlerin çıkarlarına yarar getirmediğini ifade ederek, “PKK’nin politikası parti çıkarı üzerinde yürüyor, bu da Kürtlerin çıkarına terstir. PKK böyle bir politika ile hem kendisini hem de Kürtleri kandırmak istiyor” dedi.

PKK’nın “üst aklı” örgüte hükmettiği, beslediği, her türlü desteği verdiği sürece kanmaya devam edecek! Çünkü ABD emperyalizmi PKK türü örgütleri böyle tuzağına düşürür.

PKK’SIZ TÜRKİYE

Osman Öcalan ABD/İsrail ekseninde hareket eden bir figürdür. Barzanilerin denetimindeki bölgede himaye görüyor, korunuyor. İranIrak, Suriye ve Türkiye düşmanlığında başı çekiyor. Hatta sözlerinde gerçek olmadığı halde PKK’yı İran ve “Suriye rejimi” ile dost geçinmesinden dolayı eleştiriyor.

Artık “PKK’lı Türkiye” dönemi sona ermeli ve PKK’sız Türkiye dönemi başlamalıdır. Bu da sadece PKK’nın değil, benzeri amaçlarla hareket eden legal partilerinde Türkiye dönemi sonlanmalıdır.


Aydınlık