“Ne var bunda? Sıradan bir hadise işte" diyenler olabilir..! Bu portakallar, 1930’lu yıllarda İtalya’dan getirildi ve Mersin, Antalya ve Ege’nin bazı bölgelerinde aşılandı. Buraya kadar sorun yok!
Okuyun bakalım; ardından ne gelecek!
İskenderun Demir Çelik fabrikası...
Nazilli Basma fabrikası...
Kayseri Sümerbank tekstil fabrikası...
Şişecam fabrikası...
Aliağa rafinerisi...
...Ve daha bir çok fabrika Sovyet Rusya’ya yaptırıldı ve parası portakal... ile ödendi. Türk sanayisinin omurgasını oluşturan bu hayati tesisler sayesinde, hem onbinlerce insanımız iş buldu, hem de Türkiye milyarlarca dolarlık ithalattan kurtuldu; dışarıya bağımlılığı azaltıldı.
*
...Ve, bunların karşılığında bir lira bile ödemedik… Hepsinin parası, sebzeyle, meyveyle, narenciyeyle ödendi.
Tıpkı, aynı yıllarda çay bitkisinin Rize’ye getirtilip ekildiği gibi...
Tıpkı, 1927’de çıkartılan yasa ile; “Fındık fidesi” ihracatının yasaklanıp Ordu ve Giresun’un fındık yetiştiren iller olarak kabul edilmesi ve devamında fındık kongresinin toplanması gibi...
Demem o ki!
O portakal çok önemli... ❤️