Enver Altaylı iddianamesinde Altaylı’nın Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Rasim Bölücek’le binin üstünde telefon görüşmesi düne damgasını vurdu. Ekranlar gece yarılarına kadar ‘binin üstünde’ telefonun şaşkınlığını konuştu. Ekranlarda CHP’yi savunan yorumcular bile ‘sersemlediler’, ağızlarını açıp tek laf edemediler.
Sözcü, Cumhuriyet, haberi yaptı ama Kılıçdaroğlu’nun danışmanının adını geçirmemeye özen gösterdi, Oda Tv ise danışmanın adından hiç bahsetmedi.
Oysa Kılıçdaroğlu’nun danışmanıyla bir CIA ajanının binin üstünde telefon görüşmesi II. Dünya Savaşı’ndan bugüne, son yüzyılın en büyük haberiydi. Çünkü Enver Altaylı, iç savaşlar, suikastlerle Ortadoğu’yu kasıp kavuran Ruzi Nazar’ın ‘talebesiydi’. Hatta Habertürk’te Balçiçek Pamir’in programına çıkıp ustası Ruzi Nazar’a yazdığı kitabı hayran hayran anlatmıştı.
RUZİ NAZAR’IN GÖREVİ
Ancak kitap ‘magazin’le sınırlıydı, Ruzi Nazar’ın gerçek öyküsü perdelenmişti.
Kardeşlerim, Ruzi Nazar, II. Dünya Savaşı’ndan sonra CIA’nın Ortadoğu şefiydi.
Bakın ne haltlar yedi, iki büyük görevi vardı, birincisi, Ortadoğu’nun ‘milli’ liderlerini devirmek, göreve geldiğinde Musaddık’ı deviriyorlardı, sonra Nasır, Arafat ve sonra, Atatürk’e karşı tarikatçışeriatçıları örgütleyip kırk yılın sonunda amaçlarına ulaştılar. Musaddık, Nasır, Arafat, yok artık, Atatürk Cumhuriyeti ne kadar var, işte? Ve bütün bu ülkelerde kimler örgütlenip iktidara taşındı, bilginizde.
İkinci büyük görevi, Bağlantısızlar Hareketi’ne karşı savaşmak. Bağlantısızlar Hareketi’ni Amerika ve Sovyetler’e karşı üçüncü dünyanın ülkeleri kurmuştu, Tito, Nehru, Nasır, Nukrama, sonra Küba. Üçüncü dünya ülkeleri bir güç olarak özellikle silahsızlanma konusunda bir araya geldiler, sonra bu liderlerin ve ülkelerin hepsi ‘etnik’ ve ‘din’ tartışmalarıyla bertaraf edildiler, kimler tarafından bertaraf edildiler, bilginizde.
Malezya, Endonazya, Afganistan’dan girip Mısır, Cezayir, Irak, Türkiye’den çıktılar, hepsinde milli liderleri ulus devletleri yıkmak için kırk yıl çalıştılar şeriatçıları örgütleyip CIA’ya bağlayıp ve sonunda başardılar, hepinizin bilginizde.
Yani coğrafyaları havaya uçurmuş ülkelerde iç savaşlar çıkartmış darbeler üstüne darbeler yapmış binlerce suikast düzenlemiş haritaları değiştirmiş ulus devletlerin anayasalarını ortadan kaldırmış vs. kesintisiz elli yıl süren bir büyük ‘yıkım’dan söz ediyoruz.
Bizim hissemize de 60 darbesi, 12 Mart, 80 darbesi, 28 Şubat, ve 12 Eylül öncesi beş bin gencin öldüğü iç savaş, Maraş, Çorum olayları ve sonra FETÖ ve kanlı alçak darbesi düştü.
Ve muhafazakar milliyetçiler şeriatçılığa dönüşen sinsi gizli örgütler içinde kanalize edildi, en meşhurları, içinden FETÖ’nün de çıktığı Milli Mücadeleciler.
Dünkü yüzyılın haberi karşısında Karar Gazetesi de ‘sessiz’ kaldı, neden acaba, çünkü Karar yazarları Taha Akyol ve Ahmet Taşgetiren de aynı milli mücadele örgütündedir, ve Taha Akyol Hergün Gazetesi’nde Enver Altaylı ile birlikte çalışmıştır.
GLADYO CİNAYETLERİ
70’li yıllarda Ruzi Nazar’ın evi de Ankara Bahçelievler Yedinci Cadde girişindeki petrol istasyonunun yanındaydı, hala gizemini koruyan bir yığın cinayet, mesela Bahçelievler’de yedi TİP’li gencin öldürülmesi gibi.
Muammer Aksoy, Bahriye Uçok’tan Uğur Mumcu’ya kadar bir çok ‘cinayet’ ve suikast hala faili meçhul gizemlerini koruyor, her biri dev ve bilge yazarlardı, ülkenin kan can damarlarıydı, hepsi bertaraf edildi, bilginizde.
Bunun adına biz değil kendileri ‘gladyo’ diyor. Gladyo 80 öncesi milliyetçi muhafazakar yapılara sızmış örgütlemişti ve 1980’den sonra ülkemizde ‘gladyo’nun rolü Fetullahçılar’a verildi, işte FETÖCIA ilişkileri, bilginizde.
İşte bu gladyonun Türkiye ve Orta Asya’da en kilit adamı da Enver Altaylı. MİT ve CIA ajanı olduğunu kendisi itiraf ediyor. Orta Asya’da Fethullahçı okulların önünü kim açtı? Hızla geçelim, Orta Asya’dan El Kaideci, IŞİD’çi ‘intihar bombacılarını’ kim devşirdi?
Ayrıntıya girmeden ana başlıklarıyla geçelim, yukarıdaki olayların yaygınlığını büyüklüğünü şiddetini düşünün, coğrafyalar karton gibi söküldü yakıldı milyonlarca insan göç etti milyonlarca müslüman öldü.
İşte bu karanlık adam Cumhuriyet’i kuran Cumhuriyet Halk Partisi’nin baş danışmanıyla binin üstünde telefon görüşmesi yapıyor, ne kadar büyük bir felaket haberi.
Cep telefonunuzla Amerika’yı dahi arayıp on saniyede görüşmek mümkün. Dün akşam bütün ekranlarda Enver Altaylı’nın meşhur ‘bin’ telefon görüşmesi konuşuldu. CHP sözcülerinin çıkıp ekranlara bağlanıp açıklama yapması yalanlaması ya da iftiradır iddiadır gerçek değildir diye partiyi savunması bir kaç saniyelik işti. Ekranlara çıkıp kendilerini savunacak güçleri yüzleri yoktu. Bu sessizliğin anlamı: Rezillikten büyük skandaldan büyük utançtan büyüktür.
Dün akşam CHP infilak etmiş havaya uçmuştur.
Bize de Güldür Güldür komedi programının ünlü eşofmanlı hocası gibi yakınmak kaldı, bunları, üç yıl önce söylemiştik, iki yıl önce söylemiştik, bir yıl önce söylemiştik, adlarını vererek söyledik, yazıp çizerek bağırarak söyledik, kovulma pahasına söyledik, dava arkadaşlarımızla bozuşmak, papaz olmak, ayrışmayı göze alıp söyledik, teklif edilen maaşları reddederek söyledik, teklif edilen vekillikleri kabul etmeyip söyledik.
Atın şu pislikleri dedik, temizleyin şu pislikleri dedik, ismimizi kırk yıllık yazarlığımızı riske alıp uçurumdan atlayıp her türlü linci göze alıp kudurarak avazımız çıka çıka SÖYLEDİK.
Nafile, kaleler işgal edildi, Kuvayı Milliye hattı çözüldü, vatanseverler kovuldu, Cumhuriyet kazanımları ve değerleri parçalandı, Atatürk’ün partisi FETÖ ve CIA’nın oyuncağıenstrümanı haline getirildi, Sezgin Tanrıkulları, Bekaroğulları Kaftancıoğulları, İmamoğulları, alayı yıkım ekibinin buldozerleri oldu.
Bu sürece VEKİLLİK UĞRUNA herkes seyirci kaldı ama BİZ KALMADIK.
Bu süreçte MAKAM UĞRUNA herkes uyudu, ama, BİZ UYUMADIK.
Dün bu yaşananlara, HERKES GÜYA ŞAŞIRDI, ama, BİZ HİÇ ŞAŞIRMADIK.
Dün bu haberi bir çok KAHRAMAN YOLCULUĞUNDAKİ site verecek gücü kendinde bulamadı, BİZ ÇARŞAF ÇARŞAF YAYINLADIK.
Ve Kılıçdaroğlu daha iki gün önce CIA ve FETÖ aparatı liberallerle toplantısında ne dedi? CHP kökünden değişecek. Hayrola zaten değişmiş değil miydi, dedik. Nesi değişecek? Toplantıyı izleyen yorumcular değişecek şeyin Altıok olduğunu fısıldadılar.
Kılıçdaroğlu’nun CHP değişecek diyen bu lafında ağrıma giden şey şu, sen kimsin neyi değiştireceksin, lafın doğrusu şu: Birileri seni de partini de değiştirmiş, sen de kukla rolü oynamışsın.
Bütün bu ihanet hikayesi karanlık gizemli değil yaşadığınız siyasi gündemden pekala takip edebilir siz de hesap sorabilirdiniz, Abdullah Gül’ün adaylığını Ekmeleddin’in adaylığını kimler teklif etti, CHP neden bu isimleri öne sürdü ve bu isimlere kim karşı çıktı?
Çok büyük laftır Allah kimsenin yanına koymaz, diye, işte, tarih döndü dolaştı ve takke önlerine düştü, CHP’nin bu adaylarını destekleyen (ünlü? büyük? çok güvenilir?) yazarlarının sessiz kalıp çanakçı olup goygoyculuk yapan ihanetleri ortaya çıktı.
Hepsi bu kadar, değil, yarın öbür gün, önce bir entel yazım var, ama sonra hızla devam edeceğiz.
(Çok ilerde film çekmek isteyenler için küçük bir not, Nasır’ı tarihten silen İsrailMısır Savaşı’nda İsraillilerin Mısır radarlarını altı saatte sökmesi, dünya savaş tarihinin en büyük gafletidir. Bu radarlarda Özbek Rus subayları görevliydi. Enver Sedat Nasır’dan sonra göreve gelir gelmez ilk işi bu Özbek subayları kovmak olmuştu. Sizce Mısır radarlarını koruyan Özbek subaylarıyla İsraillileri kim tanıştırmış bu bilgileri kim vermiş olabilir ? Sizce de sıkı bir senaryo değil mi?)
GLADYO muhalefete nasıl sızdı! Yok böyle bir ilişki ağı! Enver Altaylı’nın ‘kadrosu’
veryansıntv