Birisi terör örgütü PKK’nın diğeri terör örgütü Hizbullah’ın siyasi uzantısı HÜDA PAR; birbirleriyle çatışıyor görünse de her ikisi bölücülükte birleşip aynı kulvarda yarışıyor.
PKK/DEM hakkındaki kapatma davasından sonra aynı kadrolarla PKK/HDP’nin bıraktığı yerden bölücülüğe devam ediyor. Hizbul/HÜDA PAR da program ve söylemleriyle aynı yolda yürüyor. Her ikisi de peşinden sürüklediği seçmen kitlesiyle Türk siyaseti üzerinde adeta vesayet kurmuş durumda. PKK/DEM, CHP ve seçimde işbirliği yapan Millet İttifakı’nın, Hizbullah terör örgütünün uzantısı HÜDA PAR ise Cumhur İttifakı üzerinde sadece tartışma yaratmıyor adeta vesayet kuruyor.
Ne acıdır ki hiçbir demokratik hukuk devletinde olmayacak biçimde bölücü program, fikir ve eylemleriyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde faaliyet gösteriyorlar. Bu ikisinin de zaman içinde değişeceğini bekleyenlerin nasıl bir hayal kırıklığı yaşadığını da görüyoruz.
4. MADDEYE KARŞIYMIŞ(!)
Son günlerde HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu sahneye çıktı ve daha önce bu köşede defalarca yazdığım bölücü fikirlerini televizyonlarda da söylemeye başladı.
Geçen yıl “PKK’ya da Hizbullah’a da terör örgütü demiyorum” sözleriyle PKK’nın siyasi sözcüleri PKK/DEM’lilerden farkı olmadığını gösteren Yapıcıoğlu, şimdi de sanki Anayasa’nın ilk üç maddesine karşı değilmiş gibi kurnazlık yaptı. Şu ilk 3 maddeyi okuduğunuzda Yapıcıoğlu’nun aslında sadece 4’üncü maddeye değil neye karşı olduğunu net görüyorsunuz:
“MADDE 1 Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.
MADDE 2 Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
MADDE 3 Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir.
Bayrağı, şekli kanununda belirtilen beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı ‘İstiklal Marşı’dır. Başkenti Ankara’dır.”
Karşı olduğu, “Atatürk”, “Atatürk milliyetçiliği”, “Laiklik” ve “Resmi dilin Türkçe” olması.
O yüzden Anayasa’nın ilk 3 maddenin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğine dair 4’üncü maddenin kaldırılması gerektiğini söylüyor.
BAY KURNAZ
Kendisini çok zeki ve akıllı zanneden “bay kurnaz” Yapıcıoğlu sebep olduğu tartışmayı bir adım daha ileri götürerek, ilk 3 maddenin de neden ve nasıl değişmesini istediğine dair açıklamalarda bulunarak şunları söyledi:
“Bu devletin kurucu unsurları Kürtler ve Türklerdir. Türkler hangi haklara sahip iseler Kürtler de aynı haklara sahip olmalı. Anayasa’da sadece ‘Türk’ kavminden bahsedilmesine karşıyız. İllaki kavimlerden söz edilecekse ‘Kürt ve Türk’ kavimlerinin ismi geçsin. Bu devlet İslam düşmanlığı ve Türkçülük esasları üzerinde kurulmuştur.”
Hiçbir ülke demokrasi araç kılınarak bölücülüğe izin vermez ama Türkiye’de PKK/DEM ile Hizbullah’ın uzantısı HÜDA PAR hem de TBMM çatısı altında bunu rahatça yapabiliyor.
Zekeriya Yapıcıoğlu ve diğer HÜDA PAR milletvekillerinin bağlı kalacaklarına dair “namus ve şerefi” üzerine yemin ettikleri Anayasa’da “Türk kavminden” söz edilmiyor.
Kurucu unsur diye yaptığı ayrım ise sadece bölücülük amaçlı; kurucu unsur Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkıp kongrelerde ve TBMM’nin açılışında, sonra özellikle 1924 Anayasası’nda tarihe yazıldığı gibi hangi kökenden olursa olsun ‘Türk Milleti’nin her ferdidir. Namus ve şeref sözünü tutmaktan uzak olan Yapıcıoğlu bölücülük yapmak için bunu da çarpıtmaktan kaçınmıyor. Bu noktada tıpkı PKK/DEM’liler gibi Anayasa’nın 66’ıncı maddesindeki “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür” tanımının da kaldırılmasını istiyor.
BÖLÜCÜ PARTİ PROGRAMI
Bunlar yeni şeyler değil, kendi parti programlarında “Kürt Sorunu” başlığı altında bölücü amaçlarını şöyle ifade ediyorlar: “Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir. Kürtçe, Türkçe ile ikinci resmi dil olarak kabul edilmeli, Kürtçe aynı zamanda eğitim dili olmalıdır. Yeterli talep olması halinde anadili farklı olan diğer vatandaşların da kendi dillerinde eğitim alabilmelerinin önü açılmalıdır.
Başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa ve sistemin bütün resmi literatürüne hâkim olan Türklük esaslı dışlayıcı ve ayrımcı söylem terk edilmelidir.”
Bundan açık bölücülük olur mu bilmiyorum.
ATATÜRK’ÜN BÖLÜCÜLERE CEVABI
Anayasa’nın yazılı metninde ve ruhunda Türk, Türklük veya Türk Milleti etnik anlamda kullanılmamıştır. Mustafa Kemal Atatürk’ün yıllar öncesinden bu tip bölücülere karşı şu sözü gerekli cevaptır: “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye ahalisine Türk Milleti denir.”
Anayasa’nın 66’ıncı maddesi de bu cümleyi tanımlar. Yani etnik kökeni ne olursa olsun Türk devleti vatandaşı olan herkes Türk olarak tanımlanır. Bu kapsayıcı tanımın değişmesi mümkün değildir.
Nitekim gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerek AK Parti sözcüsü Ömer Çelik gerekse MHP Lideri Devlet Bahçeli, Anayasa’nın bu maddelerinde değişiklik olmayacağını açıkça söylediler.
Belli ki bu sözlerle yeni anayasa hazırlanma sürecini zehirleyecekler. Aslında TBMM’de değil siyasette olmaması gereken iki parti; PKK/DEM, Hizbul/HÜDA PAR bölücülükte olduğu gibi siyasi parti kurumsal olarak neden birleşmiyorlar anlamıyorum.
Hürriyet