ABD ile birlikte NATO da geriliyor.

Avrupa şimdilik ses çıkarmasa da;

ABD’nin NATO üzerinden kurduğu tahakkümünden rahatsız.

Avrupa’da milliyetçiliğin yükselişi;

“Avrupa Ordusu” talebi de bunun göstergesi.

Yok ırkçılık ilerliyormuş;

Yok Nazizm hortluyormuş..

Yükselen ulus devletçilik.

ABD’nin telaşı da bundan.

NATO’NUN ÖLÜMÜ

NATO, SSCB’ye karşı kurulmuştu.

SSCB dağıldı.

O günden beri varlık nedeni tartışılıyor.

En son Fransa Cumhurbaşkanı Macron konuştu.

“NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” dedi.

Tartışma büyüdü.

NATO’nun 70’inci kuruluş yıldönümü kutlamaları.

“Ortalığı toparlama” çabası oldu.

TELAŞLANANLAR

NATO için kraldan çok kralcılar var.

Özellikle bizdekiler telaşlandı.

NATO’nun fişi çekilecek diye panikledi.

Bunlardan en tipik olanı Ertuğrul Özkök.

Geçtiğimiz günlerde korkusunu köşesine taşıdı.

Gençler 6. Filo askerlerini denize dökerken 22 yaşındaymış.

Ama o hiç “NATO’ya hayır” dememiş.

Bunu bir kahramanlık gibi anlatıyor.

Hep Türkiye’yi Batı’ya bağlayan kurumları desteklemiş.

Bu nedenle olsa gerek;

“NATO’nun beyin ölümüne” çok bozulmuş.

Kabullenemiyor.

UNUTTUK MU?

NATO üyesi ülkelerde kurulan Gladyo örgütleri.

12 Mart, 12 Eylül darbeleri.

1977 1 Mayıs katliamı. Maraş, Çorum olayları...

Saymakla bitmez.

NATO’ya girdik gireli başımız beladan kurtulmadı.

Unuttuk mu?

LONDRA RAHATLAMASI

Özkök yazısında kendine destek arıyor.

Milli savunma Bakanı Akar’dan;

Reklamdan sonra devam ediyor 

 
NATO subayı olmasından dem vuruyor.

Londra zirvesi Özkök’ü rahatlatmış.

Krizin aşıldığını düşünüyor.

Hatta yazısının sonunda kendini iyice kaybetmiş.

“Bugünkü durum, ‘NATO’nun ve makul insanların beyin ölümü’ değil, kafası hâlâ Dolmabahçe’deki o trajik eylemde kalmış Türk solcusunun beyin ölümüdür” diyor.

ÖZKÖK AYNI ÖZKÖK

Ertuğrul Özkök’ü 12 Eylül’den sonra tanıdım.

Ecevit’in “Arayış”ındaydı.

12 Eylül’e karşı direnen dergide.

Sonra 12 Eylül’ün “asıl lideri” Özal’a yaklaştı.

Hürriyet’li yıllar... “Özköşk” diye anıldı.

Basında iki özelliği ile de tanınır.

İktidarın gazete manşetlerine müdahalesinin önünü açması;

Hürriyet’i sendikasızlaştırarak basını sendikasızlaştırması.

BİR ANI

2003 Irak işgali öncesi. Saddam dönemi.

30 Ekim 2001.

O günlerde kamuda çalışıyorum.

Türk işadamları ile Bağdat’a gideceğiz.

Özel uçak İstanbul’dan kalkacak.

Tarifeli uçakla İstanbul’a hareket ettik.

Uçakta Aydın Doğan ve Özkök de var.

29 Ekim resepsiyonundan dönüyorlar.

Aydın Doğan’ı gazetecilik günlerimden tanıyorum.

Hal hatır ettik.

Sonra nereye gittiğimizi sordu.

“Bağdat’a gidiyoruz.

Ama işadamları sizin gazetelere burnundan soluyor” dedim.

Özkök’e döndü: “Bak Ertuğrul ne diyor.”

Ben de “Ekonomide ciddi bir kriz yaşandığını, işadamlarının ihracat için çırpındığını, Irak’ın Türk işadamları için önemli bir pazar olduğunu, ama ABD ağzıyla Irak’a yönelik yayınların ihracatçıları, müteahhitleri, sanayicileri sıkıntıya soktuğunu” anlattım.

Özkök alınan işleri sordu.

Bir çırpıda 1 milyar dolarlık bağlantıyı saydım.

Yazılı istedi.

Anında bir kağıda işlerin adını;

İhale tutarını yazıp verdim.

Biz Bağdat’a gittik.

Özkök’ün ne yazacağını çok merak ediyorum.

Ertesi gün haber çıkmış.

Saddam’ın eli tüfekli büyük bir fotoğrafı.

Haberin başlığı da şu:

“Aman Saddam’ı vurmayın dedirten 1 milyar dolar”

Özkök bu işleri iyi bilir..!

Aydınlık