ABD ile ilişkilerimizin iyice gerilmesiyle birlikte son günlerde bir takım çevrelerce sürekli gündeme getirilen Güney Azerbaycan üzerinden İran’a ve Uygur Türkleri üzerinden de Çin’e yönelik haberler ve gelişmeler kamuoyuna servis ediliyordu.

NATO Gençlik Konseyi (YATA)’nın başkanı olan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in metin yazarı ve GİK üyesi Bahadırhan Dinçaslan’ın NATO’yu öven ve Avrasyacılardan nefret ettiğini söyleyen, 15 Temmuz darbe girişimini destekleyen tweetleri gündeme gelmişti.

Dinçaslan ayrıca 12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları Genel Başkanlığını da yapmış olan BBP’nin merhum Lideri Muhsin Yazıcıoğlu’nu da cinayetler işlemekle itham etmişti. Dinçaslan, tweetlerinin ortaya çıkmasının ardından GİK üyeliğinden istifa ettiğini açıklamıştı. Dinçaslan’a Akşener’in yakın çevresinden ve Yeniçağ Yazarı Yavuz Selim Demirağ’dan destek gelmişti.

Yine Akşener’e ve İYİ Parti’ye yakınlığıyla bilinen çevrelerce Güney Azerbaycan Türkü olan Rahim Cevadbeyli’nin Van’da İran’a gönderilmek üzere gözaltında tutulduğu için serbest kalması yönünde haber ve yazılar yayınlanmıştı. Cevadbeyli için sosyal medyada da gündem oluşturularak bu durumdan Hükümet ve MHP sorumlu gösterilmeye çalışılmıştı.

Özellikle İYİ Parti ve Meral Akşener’e yakın çevrelerce ABD ve NATO ekseninde Hükümete ve MHP’ye muhalif yeni bir Türk Milliyetçiliği, Türkçülük faaliyetleri hız kazanırken yaşanan bu gelişmelere İYİ Parti ve Meral Akşener’e desteğiyle bilinen Yeniçağ Yazarı Aslan Bulut’tan flaş bir karşı duruş ve cevap geldi.

Türk Milliyetçiliği kimliğiyle bilinen yazar Aslan Bulut Yeniçağ’daki köşesinden yazdığı flaş yazıda yaşanan bu durumu kendi üslübunda oldukça net bir şekilde eleştirdi.

Bulut, “Özellikle ABD gibi güçlü ülkeler, Türk kamuoyunu kendi istedikleri gibi oluşturmak adına, zaman zaman Türk Milliyetçileri'nin hassas olduğu, Güney Azerbaycan ve Doğu Türkistan gibi konuları kullanarak, Türkiye'yi kendi politikasına mecbur etmeye çalışıyor. Kimileri bu oyunda etki ajanlığı yapıyor kimileri de onların tuzağına düşüyor!” diye yazdı.

Amerikan güdümlü milliyetçilik, ancak uşaklığı kuvvetlendirir diyen Yeniçağ Yazarı Aslan Bulut, “Milliyetçilik her şeyden önce bağımsızlıktır, bağımsız karar alabilme yeteneğine sahip olmaktır. Milliyetçi, dolduruşa gelmemek ve akıllı olmak zorundadır.” dedi.

ASLAN BULUT’UN YENİÇAĞ’DAKİ GÜNDEME BOMBA GİBİ DÜŞEN YAZISI ŞÖYLE:

“Türkiye'de dış politika, uzun yıllardır millî duyguları tahrik etmek suretiyle sürdürülüyor. Bunu sadece, iktidar yapmıyor, özellikle ABD gibi güçlü ülkeler, Türk kamuoyunu kendi istedikleri gibi oluşturmak adına, zaman zaman Türk Milliyetçileri'nin hassas olduğu, Güney Azerbaycan ve Doğu Türkistan gibi konuları kullanarak, Türkiye'yi kendi politikasına mecbur etmeye çalışıyor. Kimileri bu oyunda etki ajanlığı yapıyor kimileri de onların tuzağına düşüyor!

***

Halbuki önce dünyada Türkiye'nin hiçbir etkisi olmadan gelişen olayları anlamak, sonra da buna göre bir strateji geliştirmek gerekir.

Mesela Nejat Eslen'e göre ABD, Trump yönetimi ile birlikte, Çin'in küresel liderliğe yükselmesini önlemek için bir taraftan kendi kurduğu serbest piyasaya dayanan, gümrüklerin kaldırıldığı liberal düzeni yıkarak korumacılık duvarlarını yükseltiyor, diğer taraftan da Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" adıyla benimsediği 21'inci Yüzyıl'ın en büyük projesini baltalamaya çalışıyor. Bu konuda Türkiye'yi kendi çizgisine çekebilmek için de bugüne kadar hayatları boyunca hiçbir zaman dış Türklerle ilgilenmemiş kişiler üzerinden "İki milyon Uygur Türkü kamplarda tutuluyor" gibi haberlerle bir algı oluşturmaya çabalıyor.

Uygur Türkleri'nin ciddi sorunları olduğunu kimse inkâr edemez. Peki bu sorunların hal yolu, Çin ile ilişkileri gergin tutmak mıdır?

Veya soruyu şöyle soralım; Türkiye ne yaparsa Uygur Türkleri'ne faydası olur?

***

Akıl diyor ki, Türkiye, Çin ile ekonomik ve siyasi ilişkilerini artırırsa, Uygur Türkleri'nin sorunlarını da gündeme getirebilir, toprak bütünlüğü ve insan haklarına saygı temelinde çözümler için girişimde bulunabilir.

Çin'e savaş açılamayacağına göre Türklerin çıkarı, Çin ile iyi ilişkiler geliştirmektedir.

Buna karşılık, gazetelerde, televizyonlarda, milliyetçi diye tanınan isimler tarafından "100 milyon Çinli gelir, Türkiye'yi ele geçirir" gibi korkular pompalanıyor, Çin'in Komünist olduğu ileri sürülüyor veya Uygur Türkleri'ne yönelik baskılarla ilgili Amerikan kaynaklı haberler ısıtılıyor.

ABD'nin çok mu umurunda Uygur Türkleri?

Türkleri çok sevdikleri için mi, Kongre'nin himayesinde"Sürgünde Doğu Türkistan Hükümeti"ni kurdular?

Öyleyse, Suriye'nin kuzeyinde, Fırat'ın doğusunda 75 bin kişilik PKK ordusunu kime karşı kurdular? Bu orduyu Çin sınırına mı gönderecekler? Yoksa Erzurum'dan hatta Hopa Limanı'ndan Basra Körfezi'ne kadar FıratDicle havzası ile ilgili projeleri mi var?

Çin, Komünist Parti ile yönetiliyor ama serbest piyasa ekonomisi düzeninden yararlanarak büyüyor!

Türkiye'ye yatırım yapacağını açıklayan Katar, demokratik bir ülke midir? Türkiye, iyi ilişkilerde bulunacağı ülkelerin rejimine bakacaksa ABD neden bakmıyor? ABD ve İsrail güdümlü Suudi Arabistan da PKK devletine para gönderiyor... Türkiye'ye yönelik tehdit, nereden geliyor? Çin'den mi?

***

Çin, Almanya ve Japonya gibi ekonomisi fazla veren bir ülke ve tarihte Hunlar, Göktürkler ve Cengiz Han'ın kurduğu İpekyolu'nu hayata geçirmeye çalışıyor. Bu proje, Türkiye'den geçerse, Edirne'den Hakkâri'ye hızlı tren projesi de gündeme gelir. Diyelim ki Çin, bu proje ve benzerleri için Türkiye'ye 40 milyar Dolar kredi açsa, Dolar kaç lira olur?

Veya böyle bir proje başlamış olsaydı, Türkiye'de ekonomik kriz olur muydu?

Kısacası, Amerikan güdümlü milliyetçilik, ancak uşaklığı kuvvetlendirir. Milliyetçilik her şeyden önce bağımsızlıktır, bağımsız karar alabilme yeteneğine sahip olmaktır. Milliyetçi, dolduruşa gelmemek ve akıllı olmak zorundadır.”

Hakan Sönmez

Siyasetcafe.com