Türkiye'nin Boğazlar'daki Montrö egemenliği tartışmasız bir şekilde devam ediyor.
Ancak süreç en başında böyle değildi. Kurtuluş Savaşı sonrası kazanılan Lozan Zaferi'nde Boğazlar konusu tam olarak çözülememişti. Lozan Antlaşması'nda Boğazlar'dan her türlü geçişe serbestlik tanınıyordu. Belirlenen alanlar askerden arındırılmıştı. Ancak Türkiye iradesiyle kazandığı kurtuluş zaferini nihayete kavuşturmak istedi. Hedef tam bağımsızlık ve mutlak egemenlikti.
Türkiye güvenliğini sağlamak adına Montrö için masaya oturdu. Zaten egemenliğin hakim olduğu Marmara Denizi'nde yeni talepler kağıda döküldü.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi'nin genel hükümleri şu şekilde:
• Boğazlar kayıtsız şartsız Türkiye Cumhuriyeti'ne bırakılacak, tahkimat yapmak hakkı tanınacaktır.
• Türk Hükümeti, sözleşmenin, savaş gemilerinin Boğazlar'dan geçişine ilişkin her hükmünün yürütülmesine göz kulak olacaktır.
Aslında Türk Kurtuluş Savaşı, 1922 yılında zaferle sonuçlandığında mücadele ile Boğazlar'da tam hakimiyet doğdu. İşte bu egemenlik İsviçre'nin Montrö kentinde tescillendi. Tüm dünya da bu gerçeği kabul etti.
Konferans 22 Haziran 1936'da toplandı. Ve 20 Temmuz 1936'da sözleşme kabul edildi, 9 Kasım 1936 ise yürürlüğe girdi.
Bulgaristan, Fransa, İngiltere, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği ve Yugoslavya'nın imzalarıyla Boğazlar üzerindeki egemenlik hakları Türkiye'ye devredildi. Böylece askeri gemilerin geçişleri serbest bırakıldı. Savaş durumunda ise Türkiye'nin iznine bağlandı.
Sözleşmenin süresi, yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak, 20 yıl olarak planlandı. Ancak her hangi bir tarafın sözleşmeden çekilmemesiyle sözleşme günümüzde de kadar geçerliliğini koruyor.