PKK/KCK’ya 1983 yılında Almanya’dan katılan “Zeki Şengali” kod adlı İsmail Özden, 2000’li yıllarda örgütün Almanya “Orta Eyalet”, 2005 yılına kadar İran/Şehitalan, Irak/Mahur sorumlusu, 2005 yılından sonra da PKK/KCK başkan yardımcısı oldu. 2013 yılında KCK Yürütme Kurulu Üyesi, 2014’te Kürt Ulusal Kongresi Hazırlık Komitesi Eşbaşkanı son olarak da Irak/Sincar alanında örgütün Suriye ile birlikte oluşturmaya uğraştığı yönetim çalışmalarını yürütürken 15 Ağustos 2018 günü imha edildi.

Hain saldırıdan tam 32 yıl sonra MİT, örgütün en üst düzey mensuplarından birisini imha ederek sadece PKK’ya değil onu kullanan başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelere en önemli mesajını vermişti.

Ve bugün PKK’nın imha edilen üst düzey yöneticilerinin sayısı 100’ü aştı.

FETÖ’CÜLERİN BÜYÜK İHANETİ

15 Ağustos 2018 tarihine özellikle dikkat çekmek istiyorum: “O güne kadar neden bu tür operasyonlar yapılmadı?” diye sorabilirsiniz.

Bugüne kadar 15 bin resmi ve sivil şehit verdiğimiz PKK terör örgütü ile mücadele aynı zamanda bir ihanet tarihidir.

PKK terör örgütünü sekteye uğratan o kadar önemli kişiler oldu ki; bunların arasında, İstihbarat, Yargı, Emniyet ve TSK’da yapılanmış Fetullahçı Terör Örgütü’nün üzerinde özellikle durmak gerekiyor.

FETÖ tıpkı PKK gibi, aynı memeden beslenen sütkardeşler misali, Amerikan çıkarlarına hizmet ettiği için terörle mücadelede hep engelleyici oldu.

Sahte istihbarat, yalan, geciktirme, engelleme, hatalı operasyonlarla terör örgütünün alan hâkimiyeti kurmasına sebep oldu.

En büyük darbelerden birisini de 7 Şubat 2012’de MİT müsteşarı ve yardımcılarını PKK/KCK üyesi diye tutuklama girişimiyle yaptı. MİT’e terörle mücadelede sahada yardımcı olan kişilerin isim listesini PKK’ya ulaştırdı. PKK, 700’e yakın ismi infaz etti.

Özellikle, 20132015 açılım sürecindeki ihaneti ile PKK’nın önünü açan da bölgede görev yapan FETÖ mensubu asker, Emniyet mensubu ve mülki yöneticiler oldu.

TERÖRÜ KAYNAĞINDA İMHA

Türkiye’nin sınır ötesi terörle mücadelesindeki en önemli değişiklik 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası gelişti. Sınır bölgelerinde görev yapan FETÖ mensuplarının temizlenmesi ile darbe girişiminden bir ay sonra Fırat Kalkanı Operasyonu bunun göstergesiydi.

MİT de, darbe girişimi sonrası “terörle kaynağında mücadele” konseptine geçti.

Sahada PKK’lı teröristleri öldürmek kesin sonuç almayı zorlaştırıyordu. Çünkü örgüt öldürülenlerin PKK’lıların yerine yenilerini koyarak telafi ediyordu.

Bu nedenle terörün başı hedef alındı. PKK’nın yönetim kadrosuna vurdukça da PKK eylem gücünü de kaybetti.

PKK’DA İLETİŞİM KOPTU, PANİK BAŞLADI

MİT, Kuzey Irak ve Suriye’de etki alanını genişletti. Teknik istihbaratın da verdiği güçle üst düzey PKK’lılar teker teker yok edilirken, Emniyet Genel Müdürlüğü ile koordinasyonla gerçekleşen yurtiçindeki operasyonlarla birlikte örgüt bitme aşamasına geldi. Operasyonlarda üç yöntem dikkat çekiyor: Hassas operasyonlarla yerinde imha, SİHA’larla etkisiz hale getirme ve yakalanan örgüt üyelerini canlı olarak Türkiye’ye getirme. 

RAKAMLARLA TERÖRLE MÜCADELE

Sadece can korkusu değil, örgütten kopuşlar da PKK yönetimini panikletiyor. Bu nedenlerle son yıllarda teslim olanların sayısı örgüte katılımın çok üzerine geçti. Örgütün yönetim kadrolarının, hareket kabiliyetinin gerilemesi, Kandil yönetimi ile bölgesel gruplar arasındaki iletişimin de kesilmesine yol açtı.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Terörle Mücadele Başkanlığı verilerine göre, PKK’lıların kendi aralarında “Kestirme” adı verilen telsiz irtibatı 2016 yılında 14 bin 582 iken, 2017’de 7 bin 743’e, 2018’de 3 bin 867’ye, 2019’da 1.122’ye, 2020’de, 443’e, 2021’de 153’e, 2022 yılında ise 45’e kadar düştü. Örgüte katılım, 2020’de 53, 2021’de 51, 2022’de ise 39 oldu. Teslim olanlar ise 2020’de 243, 2021’de 199, 2022’de ise 95 olarak gerçekleşti.

MİT’in sınır ötesinde PKK’nın yönetim kadrosuna yönelik operasyonları daha yukarılara ilerleyecek, ta ki yılanın başı kesilene kadar...

Hürriyet