Avrupalılar, 10 Haziran 2024 günü bambaşka bir sabaha uyandılar; 27 Avrupa Birliği (AB) ülkesinde, 69 Haziran tarihleri arasında yapılan Avrupa Parlamentosu seçim sonuçları 9 Haziran akşamı sonuçlanmıştı. Açıklanan sonuçlar tüm Avrupa’da bir şok etkisi yaptı. Çünkü Avrupa’nın milliyetçi partileri geleneksel sağ ve sol partileri ezip geçti. 2 aydır Aydınlık Avrupa’da yaptığımız değerlendirmelerde seçimi Milliyetçilerin belirleyeceğini, Amerikancı ve NATO’cuların kaybedeceğini yazdık. Öyle de oldu. Milliyetçi partiler ABD’ye, NATO’ya ve Ukrayna cephesine karşı esaslı bir zafer kazandı.
Fransa
En büyük sarsıntı Fransa’da yaşandı. Marine Le Pen’in Ulusal Birlik Partisi (RN) yüzde 31,4 oy oranıyla birinci olduğu gibi iktidarda olan Macron’un partisine 16 puan fark attı. RN’in liste başı adayı Jordan Bardella sonuçların açıklanmasından sonra televizyondan “Macron bu akşam gücünü yitirmiştir” diyerek “Meclis’i feshetme” çağırısında bulundu. Bir önceki seçime göre 9 puan kaybeden ve yüzde 14,6 oy alan Macron’un partisi büyük bir hezimet yaşadı. Sonuçlar açıklandıktan bir saat sonra Macron televizyon konuşmasında yenilgiyi kabul etti ve Meclisi feshettiğini açıkladı. Ardından Fransa’nın birinci turu 30 Haziran, ikinci turu 7 Temmuz’da erken seçime gideceğini ilan etti.
Sosyal Demokratların Sorosçu adayı Raphaël Glucksmann yüzde 13,80’le üçüncü, Jean Luc Melenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa adayı Manon Aubry 9,9 ile dördüncü, Cumhuriyetçilerin adayı FrançoisXavier Bellamy 7,3 ile beşinci, Çevreci parti Marie Toussaint 8 puan kaybederek 5,5, Marine Le Pen’in yeğeni Fetih Partisi adayı 5,5 ile altıncı ve yedinci oldu. Fransız Komünist Partisi adayı yüzde 2,4 ile oyun dışı kaldı.
7 yıldır cumhurbaşkanlığını yürüten Emmanuel Macron iflas eden sağlı sollu Atlantikçi partilerin desteği ile seçilmişti. İzlediği Atlantikçi neoliberal politikalarla ülkeyi içinden çıkılmaz bir ekonomik krize sürüklemiş, Ukrayna savaşında baş kışkırtıcı ve Rusya düşmanlığının başını çekmişti. Bu seçimle Macron dönemi sona erdi.
MİLLİYETÇİ PARTİLER TÜM AVRUPA'DA OYLARINI YÜKSELTTİ
Almanya
Almanya için Alternatif (AfD) oylarını 5,5 puan yükselterek yüzde 15,9 ile ülkenin ikinci siyasi gücü oldu. Almanya Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) ve Bavyera Hıristiyan Sosyal Birliği (CSU) ittifakı (Birlik Partisi) yüzde 30 ile birinciliğini korurken İktidardaki koalisyon partileri ise tam bir hezimet yaşadı. Alman Sosyal Demokrat Parti (SPD) 2021 genel seçimlerinde yüzde 26 oy alırken bu seçimlerde yüzde 13,9 ile AfD’nin altında kaldı. Aynı şekilde Yeşiller 2019 AP seçimlerindeki oy oranı yüzde 20,5 iken 8,5 puan kaybederek Yüzde 11,9’a düştü. Küçük ortak Liberaller ise yüzde 5,2 sınırında kaldı.
Almanya’da diğer sürpriz yapan parti “Birlik Sahra Wagenknecht Sağduyu ve Adalet” partisi (BSW) oldu. Ocak 2024 tarihinde Alman Sol Parti’den ayrılan Sahra Wagenknecht’ın kurduğu bu yeni parti yüzde 6,2 oy aldı. BSW, “Avrupa, ABD’nin çıkarı ve süper güçlerin oyuncağı olmaktan çıkmalı ve bağımsız aktör olmalı” diyen BSW, “Silah tedariğine, yaptırımlara ve savaşa son verilmesini ve Rusya’yla tekrar enerji anlaşması yapılmasını” savunuyor.
Olaf Scholz hükümeti Avrupa seçimlerindeki yenilgisiyle ciddi şekilde zayıfladı. Ancak Fransa'da Emmanuel Macron'un kararlaştırdığı gibi parlamentonun feshedilmesi senaryosu ihtimal dışı bırakılmış görünüyor.
Avusturya, Hollanda, İspanya, Macaristan ve İtalya
Avusturya’da da Milliyetçi Avusturya Özgürlük Partisi (FPÖ) yüzde 25,4 ile ülkenin birinci partisi durumuna geldi. Hollanda’da Geert Wilder’in Özgürlük Partisi (PVV) oylarını yüzde 17,7’ye yükseltti. İspanya’da Vox partisi yüzde 9,6 civarında oy aldı. Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın milliyetçi partisi Fidesz yüzde 44,9 ile birinciliğini korudu. İtalya'da Giorgia Meloni'nin Fratelli d'Italia partisi de yüzde 28,8 oy oranıyla birinci olurken AP’demilletvekili sayısını 14 artırarak 24’de çıkardı.
Milliyetçi saflardaki ayrılıklar AP’de ortak bir grup kurmalarının önünde engel teşkil ediyor. Geçen dönemde milliyetçi gruplar “Kimlik ve Demokrasi (ID)” grubu, “Avrupalı Muhafazakârlar ve Reformistler (CRE)” ve Bağımsızlardan oluşuyordu. Yeni dönemdeki durum merak konusu.
ORTAK ÖZELLİKLERİ
Bu partilerin bazıları yabancı ve İslam karşıtlığını öne çıkarmakta bazıları ise bu konudaki politikalarını yumuşatmaktalar. Diğer taraftan ulusal egemenliği ve ulusal kimliği şiar edinmişler. Ekonomide korumacılığı öne çıkaran programlara sahipler. Ülkenin en alt kesimlerine hitap ederek, çalışan kesimin çoğunluğunun desteğine sahipler. Dış politikada müdahaleciliğe karşı çıkarak ülkelerinin çıkarları doğrultusunda Rusya gibi, Çin gibi jeostratejik ve ekonomik devlerle işbirliğini savunuyor, ABD denetimine karşı çıkıyor ve NATO’dan ayrılmayı gündeme getiriyorlar. Birçoğu AB'den ayrılmayı savunmakla birlikte, artık giderek büyüyen bir güç olmaları, Birlik içinde kalmayı ve ülkelerinin ulusal çıkarlarına saygılı bir Avrupa Birliği için mücadele etmeyi yeğliyorlar. Bunların başında Fransa'da Marine Le Pen'in Ulusal Birlik Partisi geliyor.
EN ÇOK OYU İŞÇİ, MEMUR, EMEKLİ, İŞSİZ VE ORTA SINIFTAN ALDILAR
Diğer ortak özellikleri seçmenlerinin sosyolojik ve sınıfsal yapısı. Marine Le Pen’in Ulusal Birlik partisinin seçmenleriyle ilgi yapılan anket sonuçları bize bir fikir verecektir. Avrupa seçimlerinin 9 Haziran 2024 Pazar günü sonuçlanmasının ardından kimin hangi partiye oy verdiği konusunda, Ipsos anket enstitüsünün 67 Haziran tarihleri arasında, 18 yaş ve üzeri Fransız nüfusunu temsil eden, seçmen kütüklerinde yer alan 8.923 kişiyle yaptığı ankete göre: çalışan kesimde mavi yakalıların yüzde 54'ünün, beyaz yakalıların yüzde 40'ının, emeklilerin yüzde 36'sının ve işsizlerin yüzde 33’ünün oylarını almış. En büyük artış, RN'nin açıkça öne geçtiği orta sınıfta yaşandı: puanlar orta düzey meslekler arasında 2019’a göre 10 puan artarak yüzde 19'dan yüzde 29'a yükseldi. Ipsos'un anketine katılanlar ve kendilerini “öfkeli, protestocu ve memnuniyetsiz” olarak ifade edenlerin yüzde 47’si Ulusal Birlik adayını tercih etmiş. Seçmen tabanını her kesimden önemli oranda genişleten ve güçlendiren RN sadece Burjuva kesiminden, yani kendilerini "varlıklı ya da ayrıcalıklı bir geçmişten" geldiğini söyleyenlerden yüzde 19 oy alarak zirveye çıkamadı. Geçmişte geleneksel sol partilerin potansiyel seçmenleri işçiler ve memurlardı. Yani içinde işsizler ve düşük gelirli emeklilerin de bulunduğu yoksul kesimler. Bugün toplumun bu katmanlarının çoğunluğu seçimlerde oyunu Marine Le Pen’in milliyetçi partisine veriyor. İflas eden sosyal demokrat partinin seçmenleri artık milliyetçileri tercih ediyor. Bir zamanlar Fransız Komünist Partisi’nin kalesi olan seçim bölgelerinde Ulusal Birlik birinci parti durumunda.
BU PARTİLER ‘AŞIRI SAĞCI MI? MİLLİYETÇİ Mİ?
Gerek Avrupa gerekse Türkiye medyasında yapılan değerlendirme ve tartışmalarda “Avrupa faşizme mi gidiyor?”, “Hitler, Franco” dönemi mi geliyor? “Yabancı düşmanlığı mı yükseliyor? Soruları soruluyor. Daha iyimser konuşanlar ise “aşırı sağ değil popülist demek gerekir”, “ırkçı değil göçmenlerden rahatsızlar” diyorlar.
Bu partilerin, bizlerin de doğru bulmadığı yabancılara ve göçmenlere yönelik olumsuz söylemleri bir gerçek. Ve Yabancıları dışlayan bu politikalarına karşı Avrupa halkının mücadelesi doğru ve meşrudur. Avrupa’da az da olsa küçük ve marjinal ırkçı ve faşist partiler vardır. Ama burada söz konusu ettiğimiz iktidara yürüyen milliyetçi partiler, bu konuda da kendilerine çeki düzen vermeye başladılar. Bu partileri şeytanlaştıranlara baktığımızda izledikleri saldırgan, hegemonyacı, sömürgeci ve çıkardıkları göçmen yasalarıyla ırkçılık yapan ABD işbirlikçisi, NATO kuyrukçusu partiler ve iktidarlardır.
Bu söylemin başını çeken, sözüm ona kendini solcu gören Atlantikçi sosyal demokratlardır. Bunların sicili bozuktur; yakın tarihe bakmak yeterlidir: İkinci Dünya Savaşı’nda, Fransız Sosyalist Partisinin 20 yıllık Genel Sekreteri Paul Faur, Faşist Pétain hükümetinde bakan olmak istemiş, olmayınca Ocak 1941’de kurulan Vichy’nin bir nevi Kurucu Meclisi olan Ulusal Konseyi’nin üyesi olmaya razı olarak, Vichy rejimine teslim olmuştu. Keza, o dönemde Sosyal Demokratların çizgisinde olan CGT Genel Sekreter Yardımcısı René Belin de Vichy hükümetinde sanayi ve çalışma bakanı görevini üstlenmişti. Pétain’in yardımcısı ise Birinci Dünya Savaşı dönemine Sosyalist Parti içinde yer almış olan Pierre Laval’dı.
Şimdi kalkmış bu Atlantikçi Sosyalist Parti, Sosyal Liberal Macron, 2007’de Sarkozy ile De Gaulle’ü terk eden Cumhuriyetçiler bugün ABD, NATO ve AB’nin Brüksel diktatörlüğüne karşı çıkan, Ukrayna’da savaşa hayır diyen Ulusal Birlik Partisine “aşırı sağcı ve faşist” diyor.
Milliyetçilere karşı Atlantikçi ‘Halk Cephesi’
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron Avrupa seçim sonuçlarının açıklanmasından bir saat sonra, Ulusal Birlik partisinin yarısından daha az oy almasıyla yenilgiyi kabul ederek Meclisi feshetti ve erken seçim kararı aldı. 30 Haziran’da genel seçimlerin birinci turunun yapılacağını açıkladı. Neredeyse tüm partiler şok geçirmişti. Macron’un seçmenleri kızgınlıklarını ifade ediyordu. “Bu durumda Ulusal Birlik Partisi iktidara gelebilirdi.”
Melanchon’un lideri olduğu La France Insoumise (LFI) Milletvekili François Ruffin, Macron’un açıklamasından sonra televizyonda “Irkçı Ulusal Birlik partisinin iktidara gelmesinin önünü kesmek için tüm solu birleştiren bir ‘Halk Cephesi’ kurulması” çağrısında bulundu. Çağrıya Sosyalist Parti, Fransız Komünist Partisi ve Ekolojistler olumlu cevap verdiler. Bir gün sonra 4 lider bir araya gelerek seçimlerin birinci turunda tüm seçim bölgelerinde ortak aday göstermeye karar verdiler.
Aday gösterecekleri bölgeleri de aralarında paylaştılar. LFI 229, Sosyalistler 175, Ekolojistler yaklaşık 92 ve Komünistler 50 aday için bölgeleri belirlediler. Melanchon’un Cephe’nin liderliğine soyunması ve en çok aday göstermesi diğer parti yöneticileri ve tabanında tepkilere neden oldu. Olay sadece bu değildi; Melenchon Ukrayna’ya silah ve asker gönderilmesine karşı çıkıyor ve genel olarak da Rusya’ya yakın duran bir lider. Dahası; Filistin davasına Fransa’da en kararlı sahip çıkan, HAMAS’a terör örgütü demeyen, iki devletli çözümü savunan, AP listesinde bir Filistinliye yer veren ve Filistin’i destekleyen gösteriler düzenleyen bir siyasetçi. Üstelik bir de NATO karşıtı.
Sosyalistler, Komünistler ve Ekolojistler aralarında ufak tefek farklar olsa da Ukrayna, Rusya ve NATO konusunda Macron ile aynı Atlantikçi çizgisinde. Hele bir de AP seçimlerinde Sosyalistlerin adayı “Place publique” hareketinin başkanı Sorosçu Raphaël Glucksmann var ki: böyle bir cephe ancak “açıkça Avrupa yanlısı bir çizgi izleyen ve Ukrayna direnişine sarsılmaz destek ve silah tedarikini savunanlarla” olabileceğini açıkladı.
Kısaca sol daha doğrusu Atlantikçi sosyal demokrat cephede işler karışık.
Diğer taraftan Macron’un genel seçimlerde nasıl bir yol izleyeceği belirsiz. Çarşamba günü 200’e yakın gazeteciye yaptığı konuşmada, oluşturulan “Halk Cephesi”nin yürümeyeceğini, (kendine benzeyen) diğer partilerin Melenchon ile anlaşamayacağını belirterek o cepheyi bölme siyaseti izleyeceği sinyalini verdi. Hatta AB’yi savunan ve Ukrayna’dan yana olan sosyal demokratlarla ve Cumhuriyetçiler partisiyle birlikte hareket edebilecekleri sinyalini de verdi.
Atlantikçi her iki cephe de Ulusal Birlik partisinin önün kesmek istiyor. Ama şimdiden yapılan anketler ve değerlendirmeler Milliyetçi partinin iktidar kapısını araladığı değerlendirmesini yapıyor. Ali Rıza Taşdelen/aydınlık