MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, kişinin haber alma hürriyeti ve yalan haberle mücadele öncelenerek hazırlanan dezenformasyonla mücadeleye ilişkin yasa teklifi ile ilgili komisyonda sunum yaptı.

Yıldız, "Yapılan ayrıntılı değerlendirmeler sonunda; dezenformasyon, yalan haberin üretilmesi ve yayılması eyleminin, birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma imkanını engelleyen ciddi bir tehdit haline geldiği noktasında hemfikir olunmuştur" dedi.

Kamuoyunda dezenformasyonla mücadele yasası veya sosyal medya düzenlemesi olarak adlandırılan kanun teklifinin hazırlık çalışmalarında mevzuatla ilgili kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin ihtiyaç ve önerilerinin alındığı bir dizi toplantılar yapıldığını ifade eden Feti Yıldız, komisyonda ayrıntılı bir sunum yaptı.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız, şunları kaydetti:

"Yapılan ayrıntılı değerlendirmeler sonunda; dezenformasyon, yalan haberin üretilmesi ve yayılması eyleminin, birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma imkanını engelleyen ciddi bir tehdit haline geldiği noktasında hemfikir olunmuştur.

Mevzuatımızdaki boşlukları gidermek amacıyla dezenformasyonla mücadele amaçlı "Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi" hazırlanmıştır.

Günümüzde habere ve bilgiye ulaşmak için genel olarak sosyal medya kullanılmakta olup, yeni ve farklı temalı sosyal medya platformları hızla çoğalmaktadır..

Tanık olduğumuz bu hızlı gelişmelerle birlikte yeni sosyal ve hukuki problemler oluşmuş, Kişilerde buna bağlı olarak bazı psikolojik rahatsızlıklar görülmeye başlanmıştır.

Buna karşılık Sosyal ağ sağlayıcıların veya dijital dünyanın arka planında rol alan diğer aktörlerin, geniş çaplı kullanıcı sayıları ile kullanıcı verilerinden yararlanarak elde ettikleri milyarlarca dolar gelire veya özel bilgiye rağmen,

Temel haklarının korunması için ihtiyaç duyulan önleyici ve koruyucu mekanizmaları geliştirmedikleri ya da, etkin tedbirler almadıkları ve yahut kullanıcıların ve devletlerin haklı taleplerine direnç gösterdikleri görülmektedir.

Temel hak ve özgürlükleri korunmak Devletin görevidir.

Dinamik olan bu süreci yönetebilmek için bu alanda yeni düzenlemeler yapılmasına ihtiyaç olduğu muhakkaktır..

İnternet ortamının; ulusal sınır tanımayan olgusu, hızlı erişim ve geniş paylaşım kolaylığı sağlaması, çok değişkenli ve dinamik küresel ağ yapısı nedeniyle kötü niyetli kullanıcıların kimliklerini gizleyerek yasa dışı iş ve eylemlerini hayata geçirmesine fırsat tanıdığı bilinen bir gerçektir.

Sahte isim ve hesaplarla yasa dışı içerik oluşturup paylaşma, farklı siyasi düşüncedeki kişilere, herhangi bir alanda rakip olarak gördüklerine, farklı dinlere veya milletlere yönelik küfür, iftira veya hakaret etmek, karalamak ya da itibarsızlaştırmak amacıyla kullanıldığı durumlarda yeni düzenlemeler yapılması gereklidir.

Kişilik hakları ihlal edilen bireyler, haklı olarak anayasal güvence altında olan haklarının korunması noktasında devletten beklenti içine girmişlerdir.

Anayasamız temel hak ve özgürlüklerin korunması için devlete doğrudan müdahale yetkisi vermektedir.

Birbiriyle yarışan veya çakışan alanlarda daha dikkatli ve hassas adımlar atma sorumluluğumuzu biliyoruz.

Yalan haberi kasıtlı olarak üretme ve yayma eyleminin (dezenformasyon), birey ve toplum iradesini ipotek altına alan ve vatandaşların gerçek bilgiye ulaşma imkânını engelleyen ciddi bir tehdit haline geldiği aşikârdır.

Bu tehdit, aynı zamanda çeşitli özgürlükleri istismar etmek suretiyle başta ifade özgürlüğü ve haber alma özgürlüğü olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını engellemeye yöneliktir.

Gelişen teknoloji ile birlikte dezenformasyonun vardığı nokta, temel hak ve özgürlükleri korumak adına bu tehditle mücadele etmeyi zorunlu kılmıştır.
 
DEĞİŞİKLİK TEKLİF EDİLEN YASALAR:

5187 sayılı Basın Kanunu
5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun
195 sayılı Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla işlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
Elektronik Haberleşme Kanunu, Kabahatler Kanunu, Tebligat Kanunu, Kamu ihale Kanunu, Devlet ihale Kanunu, İcra ve İflas Kanunu, Kamulaştırma Kanunu, Kadastro Kanunu, Devlet Memurları Kanunu, Kooperatifler Kanunu ve diğer ilgili Kanunlar 23 ayrı Kanunun 62 maddesinde değişiklik yapılmaktadır.)
İnternet Haber siteleri Basın Kanunu kapsamına alınmıştır.
İnternet haber sitelerinin süreli yayınlar ile aynı hak ve yükümlülüklere sahip olmaları amaçlanmıştır.

Bu itibarla,
İnternet haber sitesi çalışanları yazılı medyada çalışan basın mensupları ile eşit şartlara sahip hale getirilmiş ve internet haber sitelerinde çalışanların da basın kartı sahibi olabilmeleri öngörülmüştür.
Değişiklikle Basın Kanununda süreli yayınlar için öngörülen yükümlülükleri yerine getiren sitelerin, internet haber sitesi vasfını haiz olmaları ve kayıt altına alınmaları, böylece bu niteliği taşımayan sitelerin ayıklanmaları amaçlanmıştır.
Basın kartına ilişkin temel hususlar Basın Kanunu kapsamına alınarak kanunen düzenlenmesi hedeflenmiştir.

İNTERNET HABER SİTELERİNE  RESMİ İLAN

Resmî ilan ve reklamların internet haber sitesinde yayınlanabilmesinin önü açılmış ve bu şekilde internet haber sitelerinin hem maddi olarak desteklenmeleri hem de yayınlarını basın ahlak esasları kapsamında yapmaları amaçlanmıştır.

5237 SAYILI TÜRK CEZA KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE;

Dezenformasyonla mücadele etme kapsamında, Türk Ceza Kanununun “Kamu Barışına Karşı Suçlar” başlıklı beşinci bölümüne “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlığıyla müstakil bir suç ihdas edilmektedir. 
Böylelikle, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliğini, kamu düzeni ve genel sağlığını bozmaya elverişli olacak şekilde gerçeğe aykırı olduğunu bildiği bir bilgiyi alenen yaymak suç olarak düzenlenmektedir. (Bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası)

Suçun, gerçek kimliğini saklamak suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. (Bu durumda verilecek ceza yarı oranında arttırılır)
Bu şekilde maksatlı bir biçimde oluşturulan uydurma içerikler, bireylerin kanaat oluşumunu manipüle etmekte ve özgür düşünceyi ipotek altına alarak demokratik ortamın masumiyetini zedelemektedir.
Maddeyle, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli olacak şekilde alenen yaymak suç olarak düzenlenmektedir.
Fiilin, “kamu barışını bozmaya” elverişli olması aranarak, bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır.

“dezenformasyon” olarak nitelendirilen bu fiillerin, kişilerin bireysel kanaatlerini açıklama veya haber verme haklarıyla karıştırılmaması için fiilin, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle gerçekleştirilmesi ilave bir unsur olarak aranmaktadır.
Dezenformasyona konu içerik, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğrudan asılsız bir bilgi olabileceği gibi tahrif edilmiş bir bilgi de olabilecektir. Kamu barışına yönelik suçlar kapsamında ihdas edilen bu suçun, Bölümde yer alan diğer suçlardan daha farklı bir alanı düzenlediğinde şüphe bulunmamaktadır.
Ayrıca suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, cezada artırım sebebi olarak öngörülmektedir.
Ayrıca sosyal ağların raporlama yükümlülüğü genişletilmiş, erişim engelleme kararına uymamaları ve belli suçlarda adli mercilere bilgi verilmemesi durumunda bant daraltma tedbiri uygulanması öngörülmüştür.

BASIN KANUNUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLE

İnternet haber sitelerinin süreli yayın kapsamına alınarak söz konusu sitelere Kanunun süreli yayınlara ilişkin hükümlerinin uygulanması, eser sahibi tanımının genişletilmesi ve internet haber sitelerinin tanımının yapılması,
İletişim bilgileri gibi zorunlu bilgilerin gösterilmesi ve bu şekilde internet haber sitesi yetkililerine erişimin mümkün hale getirilmesi, muhatap bulunmasının mümkün kılınması düşünülmüştür.

BEYANNAME BASIN İLAN KURUMUNA VERİLECEK

İnternet haber sitelerinin de süreli yayınlarda olduğu gibi beyanname vermesinin sağlanmasıyla birlikte beyanname sayısı önemli ölçüde artacağından yargının iş yükünü azaltmak amacıyla beyannamelerin Cumhuriyet Başsavcılıkları yerine Basın İlan Kurumuna verilmesi, internet haber sitesi içeriklerinin teslim ve muhafaza yükümlülüğünün belirlenmesi,
Süreli yayınlarda uygulanan hukuki ve cezai sorumluluğun internet haber siteleri için de uygulanmasının sağlanması,
Düzeltme ve cevap hakkının internet haber siteleri için nasıl kullanılacağının belirlenmesi, Dava süreleri ile görevli mahkemelerin tespit edilmesinin internet haber sitelerini de kapsaması,

Kanuna uyum sağlanması için internet haber sitelerine geçici maddeyle 3 (üç) ay süre verilmesi öngörülmüştür.

İnternetin doğası gereği çok hızlı değişmesinden kaynaklanabilecek olan problemlerin giderilmesi amacıyla bir içeriğin internette ilk kez sunulmaya başlandığı tarihin, her erişildiğinde değişmeyecek şekilde içeriğin üzerinde belirtilmesi zorunlu hale getirilerek bu içerikten doğacak sorumluluklar açısından tarih tespitinin mümkün hale getirilmesi öngörülmüştür.

Basın kartı başvurusu, basın kartının niteliği, türleri, basın kartı alabilecek kişiler ve bu kişilerde aranan şartlar,

Basın Kartı Komisyonu, basın kartının iptal edileceği haller ve iptalin sonuçları gibi hususlar teklife eklenmesi;böylelikle basın kartına ilişkin en temel hususların Yönetmelik yerine Kanunla düzenlenmesi hedeflenmiştir.

İnternet haber sitelerinde çalışan kişilerin de 5953 sayılı Kanun kapsamına alınarak fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışan (gazeteci) olarak tanımlanmaları öngörülmüştür.
Bu sayede gazetelerde çalışanlarla aynı işi yapan internet haber sitesi çalışanlarının bu Kanundaki haklardan yararlanmaları amaçlanmaktadır.

195 sayılı Basın ilan Kurumu Teşkiline Dair Kanunda yapılan değişiklikle:
Resmi ilan ve reklamların internet haber sitelerinde belirli kurallar çerçevesinde yayınlanabilmesi, kamuya ait ilanlara vatandaşların tek merkezden kolayca ulaşabilmesi ve Basın İlan Kurumu İlan Portalına hukuki statü kazandırılması

36 kişilik Basın İlan Kurumu Genel Kuruluna; resmi ilan yayınlayacak internet haber sitelerinden 2, Cumhurbaşkanınca belirlenecek 2, Radyo, Televizyon ve İnternet siteleriyle ilgili işlemler gerçekleştiren BTK ve RTÜK’ten 2 temsilci eklenerek Genel Kurul üye sayısının 42’ye çıkarılması,

195 sayılı Basın ilan kurumu Kanunun un 5 inci maddesinde yer alan ilk ‘Ege’ ibaresinin, büyük bir coğrafi bölgeyi ifade etmesi ve bölgedeki hangi üniversiteden Genel kurula temsilci alınacağına yönelik olası yorum farklarının önüne geçmek amacıyla ‘Dokuz Eylül’ olarak değiştirilmekte Kurum Genel Kurulunun yeni temsilcilerinin seçilememesi halinde Kurum Yönetim Kurulunun mevcut üyelerinin görevlerinin devam etmesi,

Resmi ilan ve reklam verilebilecek internet haber sitelerinin de Basın İlan Kurumu internet siteleri üzerinden kamuoyuna duyurulması,

195 sayılı Kanunun 49 uncu maddesine göre gazete ve dergiler için uygulanan müeyyidelerin internet haber sitelerine de uygulanması,

Resmi ilan ve reklam yayınlayacak internet haber sitelerinin taşıması gereken vasıflar ve yerine getirmesi gereken ödevler ile yayına ilişkin usul ve esasların Basın ilan Kurumu Genel Kurulu tarafından altı ay içinde çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenmesi amaçlanmıştır.
Resmi ilan yayınını zorunlu kılan mevzuat hükümlerinin yer aldığı başta 4734 sayılı Kamu ihale Kanunu,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu,
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu,

7201 sayılı Tebligat Kanunu ve diğer ilgili kanunların gazetelerde resmi ilan yayınını zorunlu kılan hükümlerinin resmi ilanların daha etkili ve oldukça fazla muhataba iletilmesi, şeffaflık, rekabet ortamının sağlanması,

internet haber sitelerinin de yayın mecrası olarak belirlenmesi için değişiklikler yapılması öngörülmektedir.

Sosyal ağ sağlayıcılara ilişkin olarak;
Türkiye’den günlük erişimi 10 milyondan fazla olan yurt dışı kaynaklı sosyal ağ sağlayıcıların temsilcisinin gerçek kişi ya da sermaye şirketi tüzel kişi olması düzenlenmiştir. Bu temsilcinin, teknik, mali ve hukuki sorumluluğu haiz olması zorunlu tutulmuştur. Yükümlülüğe aykırılık halinde, idari para cezası, reklam yasağı ve bant daraltma (yüzde 50, sonrasında yüzde 90) yaptırımları öngörülmüştür.

Sosyal ağ sağlayıcıların raporlama yükümlülüğünün kapsamı genişletilmiştir. Bu bağlamda, reklamlara, algoritmalara ve şeffaflığa ilişkin bilgilerin raporlarda yer alması öngörülmüştür.
Sosyal ağ sağlayıcılara, reklamlara ilişkin içerik, reklam veren, reklam süresi, hedef kitlesi, ulaşılan kişi veya grup sayısı gibi bilgilerin yer aldığı bir reklam kütüphanesi oluşturarak bunu internet sitesi üzerinden yayınlaması zorunluluğu getirilmiştir.

Sosyal ağ sağlayıcıların, belirli suçlara ilişkin olarak adli mercilere bilgi vermemesi halinde, bant daraltma (yüzde 90) yaptırımı öngörülmüştür.

Çocukların cinsel istismarı, Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, Devletin birliğini ve Ülke bütünlüğünü bozmak, Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar, Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk)

Sosyal ağ sağlayıcılara çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü getirilmiştir.

Sosyal ağ sağlayıcıların içeriğin çıkarılması/erişimin engellenmesi kararlarını yerine getirmemesi halinde, reklam yasağı ve bant daraltma yaptırımı öngörülmüştür.
Reklam yasağına aykırı davrananlara Kurum Başkanı tarafından idari para cezası verilmesi öngörülmüştür.

Sosyal ağların, kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içeriklere ilişkin “talep gerekmeksizin” yetkili kolluk birimlerine bilgi verilmesi hususu düzenlenmiştir.

Kurumun sosyal ağ sağlayıcının Kanuna uyumuna ilişkin olarak her türlü bilgiyi talep edebileceği, sosyal ağ sağlayıcının tüm tesislerinde yerinde inceleme yapabileceği düzenlenmiştir.

Sosyal ağ sağlayıcılara, kamu güvenliği ve kamu sağlığına ilişkin olağanüstü durumlarda kriz planı oluşturma yükümlülüğü getirilmiştir.

İnternetin dağıtık ve dinamik yapısı nedeniyle içerik veya yer sağlayıcının nerede bulunduğunun tespitinde yaşanan sorunların ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yetki tartışmasının giderilmesi ile katalog suçlarla daha etkin mücadele edilebilmesi adına yurt içi yurt dışı ayrımı kaldırılarak Başkan’ın engelleme yetkisinde yeknesaklık sağlanmıştır.

Sosyal ağların gerçek kişi temsilci belirlemesi durumunda, bu kişinin Türkiye’de mukim Türk vatandaşı olması zorunlu hale getirilmiştir.

KATALOG SUÇLARA İLİŞKİN YETKİLER;

5651 sayılı Kanunun 8’inci maddesi uyarınca müstehcenlik, fuhuş, çocuğun cinsel istismarı vb. suçlarına ilişkin olarak Kurum Başkanı tarafından yapılan resen erişim engelleme kapsamına “Milli istihbarat Teşkilatına ve personeline ilişkin bilgi ve belgelerin ifşası” da dahil edilmiştir (MİT Kanunu m.27, 1 ve 2. fıkralar).

ERİŞİM SAĞLAYICILARI BİRLİĞİ’NE İLİŞKİN HÜKÜMLER;

Erişim Sağlayıcıları Birliği 2014 yılında kurulmuştur. O tarihten sonra 5651 ve ilgili mevzuatta internet ortamına ilişkin olarak getirilen yeniliklere uyumlu hale getirmek amacıyla, erişim engelleme ile birlikte içeriğin çıkarılması kararlarının uygulanmasında da ESB’ye görev tevdi edilmiştir.

Ayrıca, internetin bilinçli kullanımı konusunda farkındalık çalışmaları yürütme konusunda görevler yüklenmiştir.

ŞEBEKELERÜSTÜ HİZMETLERE İLİŞKİN DÜZENLEMELER;

Şebekeler üstü hizmetlerOTT (WhatsApp, Telegram vb.)
Elektronik Haberleşme Kanunu kapsamına alınmıştır.
Söz konusu hizmetlerin, diğer işletmeciler gibi (Turkcell, Türk Telekom vb.) gibi hizmet verebilmek için Kurum tarafından yetkilendirilmesi öngörülmüştür.

Yetkisiz hizmet sunumu halinde idari para cezası ve bant daraltma (yüzde 95) yaptırımları düzenlenmiştir.

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (Kurum) tarafından yetkilendirilen işletmeciler, ilgili mevzuat çerçevesinde kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesini  teminen bazı yükümlülüklere (tüketici hakları, kişisel verilerin korunması, hizmet kalitesi, raporlama, mali yükümlülükler gibi) tabi tutulmaktadır.

Haber ya da bilgiye ulaşma hakkı; bireylerin iletişim araçlarını özgürce kullanabilmelerine, haber ve bilgi kaynaklarına kolayca erişebilmelerine ve farklı görüşler arasından diledikleri seçimi yapabilmelerine, böylece kendilerine ait (özgün) düşünce ve kanaatlerini oluşturabilmelerine imkân sağlamaktadır.

Çalışmalarımızın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları ve Anayasa Mahkemesi kararları doğrultusunda temel hak ve özgürlükleri geliştirmek yönünde olacağından şüphe duyulmamalıdır."