Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, “İzmir bizim şehrimiz, fethinden kurtuluşuna; sokağından caddesine, antik değerlerinden kültürel birikimlerine kadar her şeyi ile bizim. Elbette bu şehirde atılan her adım bizi ilgilendirir. Elbette bu şehrin güzelliği için uğraşırız” dedi.

MHP İzmir il teşkilatı olarak zaman zaman yerel yönetimlerin İzmir’de atığı adımları eleştirdiklerini vurgulayan İl Başkanı Veysel Şahin, “bu şehrin herhangi bir sakini olarak elbette bizim de İzmir için düşüncelerimiz, fikirlerimiz olacak, elbette biz de İzmir’in ruhuna aykırı olan girişimlere karşı çıkacağız. Bu çok normal bir durum. Asıl anlaşılmaz olan İzmir’in ve hemşehrilerimizin karakterine uymayan işler yapmaktır. İşte biz buna karşıyız. Bizim İzmir sevdamızdan kaynaklanan adımları her zaman atacağız. Ne yapalım İzmir’i sevmekten vaz mı geçelim” açıklamasını yaptı.

mhpizmirilbsk2.jpeg

İzmir’in Çözülemeyecek Sorunu Yok

İzmir’in çözülemeyecek sorununun olmadığını da vurgulayan İl Başkanı Şahin, “Vatandaşımıza çeşitli vasıtalarla soruyoruz, İzmir’in en önemli sorunları nelerdir diye… Aldığımız cevaplar trafik, ulaşım, otopark, işsizlik, altyapı ve kentsel dönüşüm olarak sıralanıyor. Bakıyorum da bunlar çözülemeyecek sorunlar değil. Görmezden gelinen İzmir ve görmezden gelinen İzmir sorunları hemşehrilerimizi boğuyor.

Yunanca İsim Vermek Meseleleri Çözmüyor

“Yirmi yıldır İzmir’i yöneten anlayışın bugün geldiği son nokta sanki başka sorunumuz yokmuş gibi şehre Yunanca isimler vermek” diyerek sözlerini sürdüren MHP İzmir İl Başkanı Veysel Şahin, “göreve geldiği günden bu yana meselelerimize değil de gösterişe odaklanan bir Tunç Soyer vakası ile karşı karşıyayız. Sanki İzmir gündeminden farklı bir ajandası var, o ajandaya göre hareket ediyor. Kadifekalemize ve körfezimizde çalışacak feribota Pagos ve Gaziemir’deki Belediye kafesine Porta diye yunanca isimler vermek başka bir anlam da taşımıyor. Yani bir yere isim vereceği zaman neden aklına öncelikle RumcaYunanca isimler geliyor, bunu sorgulamak gerekiyor.

Atatürk’ün Şehri İzmir

İzmir Atatürk’ün şehri. Bilinen kaynaklara göre on sekiz defa gelmiş Atatürk İzmir’e. Başka hiçbir şehre bu kadar fazla gitmemiş Atatürk. Kutsal toprak diyor, düşman ayağı basmayacak diyor İzmir için. Bunu çok iyi anlamak lazım.  İstiklal ve Cumhuriyet de onun karakteri. Fakat bu karakterinin dışında işler olunca biz Türk Milliyetçileri de gereken tepkiyi veriyoruz. Vereceğiz de. İzmir bizim şehrimiz. Sevdamıza elbette sahip çıkacağız. Önemli olan bu toprakların ve bu insanların sorunların çözüm bulmaktır. Biz bu çözümlerin peşindeyiz. Sayın Soyer’in İzmir’in kronik sorunlarına çözüm önerisi getirdiğini ve uyguladığını da görmedik ama tribüne oynadığını çok gördük. 

Bisiklet Şovu ile Trafik Sorunu Çözülmüyor

Şato’dan bisikletle Büyükşehir Belediyesine gelmek; “benim yolum açık siz başınızın çaresine bakın” demekten başka bir şey değil. Trafik sorunu yüzünden İzmirli bunalıyor. Bırakın bir ilçeden bir başka ilçeye gitmeyi, semtten semte bile gitmek artık büyük zorluk. İzmir’de toplu taşım aracı bulmak, özel aracınla yol almak veya özel aracına park yeri bulmak mümkün değil.  Bisiklet şovu meselelerimizi çözmüyor. Soyer İzmir’in asli sorunlarına eğilsin. 

Deprem, Sel ve Mizah Düşünen Soyer

Çok şükür ki devlet hizmetleri anında İzmirlilerin yanında. Bunu en iyi acıyla yaşadığımız depremde gördük. Selde gördük. Devlet her türlü ekip ve personeliyle vatandaşımızın yanındayken Büyükşehirin ne kadar olaylardan uzak ve yabancı olduğunu gördük. Onu bırakın, deprem şehitlerimizin acısının kırkı çıkmadan İzmir’de bir Mizah Festivali yapmaya kalktı Tunç Soyer. Hem de kimlerle? Dini ve Milli değerlerimize saldıran Charlie Hebdo dergisinin karikatüristleriyle. Elbette arabalı vapura Pagos ismi verilmesine nasıl karşı çıkıp Şehit Fethi Sekin yaptıysak. Bu mizah festivalini de engelledik. İki afetten sonra da yine hiçbir şey yapmayan ama tribüne oynayan bir Soyer gerçeği ile karşı karşıyayız. Kentsel dönüşümde adım atılmadı. Altyapı ile ilgili hiçbir girişim yok. Bu noktada söyleceğimiz tek şey İzmir’in iyi yönetilmediğidir.