Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), ihracat genelgesi kapsamında TCMB'ye yapılacak döviz satışına ilişkin uygulama talimatı yayımladı. Buna göre, İhracat Bedeli Kabul Belgesi (İBKB) veya Döviz Alım Belgesi'ne (DAB) bağlanan ihracat bedeli dövizin yüzde 25'i, söz konusu belgelerin düzenlendiği tarihteki işlem kuru üzerinden TCMB'ye satılmak üzere belgeleri oluşturan bankaya satılacak.
NTV canlı yayınına katılan Ekonomist Nilüfer Sezgin bu uygulamanın piyasaya nasıl bir yansıması olacağını değerlendirdi.
Sezgin, “Makro ekonomik tabloda 2022 yılına baktığımızda cari açığın azaldığı hatta cari fazlaya geçilen bir dönemde arz talep dengesinde talebin daha çok yurt içi yerleşik kaynaklı veya yabancı yatırımcının fon çıkışları kaynaklı bir de dış kredi ödemesi kaynaklı olabileceği bir çerçeve var. Yabancı yatırımcının portföy çıkışları çok fazla bir alan yok çünkü oldukça yatırımlarını azalttılar. Dış kredi ödemelerinde bir şekilde borç yenileme oranları fena gitmiyor. Dolayısıyla burası da çok belirleyici bir unsur olmayacağını düşünüyorum” dedi.
"Rezerv yönetimi önemli bir hale geliyor"
Son dönemde Türk Lirası’nı korumaya yönelik tedbirlerin sıklıkla görüldüğüne vurgu yapan Sezgin, “Yurt içi yerleşiklerin negatif reel faiz ortamında yani faiz getirisiyle kendini enflasyona karşı koruyamadığı ortamda dövize yönelmesi, döviz arz talep dengesinde en belirleyici talep unsur olacaktır. Bu tarafı yönetmeye yönelik atılan her türlü tedbiri de son dönemde yoğun bir şekilde gündemimize geldiğini görüyoruz. Kur Korumalı TL Mevduatı uygulaması bunun en önemli parçası. Bir taraftan da rezerv yönetimi bu kapsamda çok önemli hale geliyor. Yani yurt içi yerleşik kaynaklı oluşabilecek döviz talebinin kurda bir istikrarsızlığa yol açmamasını sağlamaya yönelik politikalar görüyoruz” ifadelerini kullandı.
Merkez Bankası’ndan yeni rezevr hamlesi
TCMB'nin hamlesini rezervlerini güçlendirmeye yönelik bir hamle olarak değerlendiren Sezgin, "Merkez Bankası’nın ihracattan gelen dövizin yüzde 25’ini TL’ye dönüştürülmesine bir zorunluluk getirildiğini görüyoruz. Bu da Merkez Bankası rezervlerini güçlendirmeye yönelik bir adım olarak değerlendirilebilir. Merkez Bankası zaten ihracat reeskont kredileri yoluyla aslında ihracatçıdan bir miktar döviz alıyor. Bu adım bunun üzerine geldi. Dolayısıyla piyasada dış dengede yaşadığımız iyileşme kaynaklı döviz arz talep dengesindeki iyileşmenin bir kısmını piyasadan çekmiş oluyor Merkez Bankası. Merkez Bankası’nın topladığı bu dövizle ne yapacağını bilmiyoruz. Bunu önümüzdeki dönemde değerlendirme yapmak lazım” dedi.
"Öncelik rezervlere verilmiş"
Geçmişte bu yönde bazı uygulamalar olduğunu dile getiren Nülifer Sezgin, “Geçmişte de ihracat gelirlerinin belli bir kısmını yurt içine getirme hatta lokal bankalarda Türk Lirası’na dönme gibi bir takım yükümlülükleri vardı. Çok eskiden Merkez Bankası’na satma yükümlülüğü vardı. Yakın tarihimizde bu uygulama yoktu. Yeni bir uygulama diye değerlendirebiliriz. İhracatçılar açısından baktığımızda elbette ihracatçının da döviz geliri var ama yaptıkları ithalat nedeniyle döviz giderleri de var. Ayrıca dövize bağlı başka giderleri de var. Normalde ihracatçının dövizden TL’ye geçme değerlendirme yapması tercih edilen bir unsur olur ama Merkez Bankası şu anlık önceliğine biraz daha rezervleri koymuş diye görüyoruz. Ben çok uzun soluklu olacağını düşünmüyorum. Bu politika tekrar gözden geçirilip eski uygulamaya dönülebilir” dedi.
"Farklı adımlar da atılabilir"
Sezgin, “2018 yılından beri baktığımızda ihracat ile ilgili uygulamalarda sık sık değişiklikler olmuş. Lokalde bankalara dövizi bozma yükümlülüğü getirilmişken, daha sonra bu kaldırılmış. Ama yine de ihracat gelirlerinin yüzde 80’nini Türkiye getirme zorunluluğu korunmuş. Ama dönem dönem bu uygulamalar gözden geçirilip farklı adımlar atılabiliyor. Şuanda ihtiyaç rezervlerin kuvvetlendirilmesi yönünde olduğu için böyle bir adım atılmış” ifadelerini sözlerine ekledi.