Almanya’da 16 yıllık Merkel dönemi artık resmi olarak da sona erdi. 26 Eylül’de Almanya’da yapılan genel seçimlerin ardından yaklaşık iki ay süren koalisyon görüşmeleri olumlu sonuçlandı. Sosyal Demokrat Parti (SPD), Yeşiller ile Hür Demokrat Parti (FDP) adına 300 müzakerecinin görüşmelerinin sonunda, önümüzdeki dört yıl için Almanya’yı yönetecek hükümet belirlendi.

78 Aralık’ta Meclis’in güvenoyuna sunulacak hükümette Başbakanlık görevini SPD lideri Olaf Scholz alacak. Dışişleri Bakanı Yeşiller’in Eşbaşkanı Annalena Baerbock, Maliye Bakanı ise FDP lideri Christian Lindner olacak.

BAKANLIKLARIN PAYLAŞIMI

Protokole göre hükümetteki en güçlü parti olan SPD, Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, İmar ve İskân Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı ile Sağlık, Ekonomi İşbirliği bakanlıklarını aldı.

Yeşiller; Ekonomi ve İklim, Dışişleri Bakanlığı, Aile, Tarım ve Çevre bakanlıklarını aldı. Liberaller ise, Maliye, Adalet, UlaştırmaDijitalleşme, Eğitim Araştırma bakanlıklarını yürütecek. Koalisyon anlaşması her üç partinin liderleri tarafından açıklandı.

KOALİSYON SÖZLEŞMESİ

Anlaşma, geleceğin Almanya’sını inşa etmeye yönelik bir protokol olarak açıklandı. Açıklanan 170 sayfalık koalisyon sözleşmesi için SPD Eşbaşkanı Saskia Esken, “Yapmaya çalıştığımız şey, bir yasama organının önüne geçiyor. Biz geleceği inşa etmeye çalışıyoruz. Bunun temellerini attık“ mesajı gönderdi.

Scholz ve SPD’nin savunduğu gibi ülkenin asgari ücretini yükseltmeyi ve önceden planlanandan sekiz yıl önce, 2030 yılına kadar kömür enerjisini aşamalı olarak kaldırarak Yeşilleri memnun etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, FDP tarafından teşvik edilen bir neden olan mali disiplini korumayı taahhüt ediyor. Koalisyon sözleşmesinde öne çıkan başlıklar şu şekilde:

ASGARİ ÜCRET

Asgari ücret saat başına 12 Euro’ya çıkarılacak. Ardından, piyasa gereklerine göre artış olacak. Almanya’da yaşlı nüfus fazla ve hayat giderek uzuyor. Bu nedenle hem Kovid19 salgını, hem de bakıma muhtaç yaşlı nüfus nedeniyle, bakım personeline ilk olarak 1 Milyar Euro’luk destek verilecek. Bunun ayrıntıları sonra açıklanacak. SPD lideri Olaf Scholz, “Salgına karşı aşılama ve tamamlayıcı aşılara hız vereceğiz“ şeklinde konuştu.

DEMİRYOLLARI VURGUSU

Toplu taşımada daha etkin olabilmek için Alman Demiryollarına daha çok yatırım yapılacağı belirtildi. Daha önce, demiryollarının ikiye bölünmesi tartışılıyordu ancak bu yer almadı. Otobanlar ve otoyollar iyileştirilecek, yeni yatırımlar olacak.

BORÇLANMAYA FREN

Aşırı borçlanma ve borçların artırılmasına engel getiriliyor. Ancak bunun 2023’ten sonra hayata geçeceği vurgulandı. Devletin borçlanması durdurulurken, bunun iklim koruma, dijitalleşme, eğitim araştırma altyapı ve yatırımları engellememesine dikkate edilecek. İşsizliğin artması önleneceği belirtildi.

Faiz gelirlerinde vergiden muaf miktarın kaldırılması söz konusu değil vurgusu yapıldı. Bu alandaki vergiler 2023 yılına kadar artmayacak. Vergiden düşülen faiz miktarı ise bin avrodan iki bin avroya çıkarılacak. Bunun özellikle, küçük hesap sahiplerini ilgilendirdiği ifade ediliyor.

YEŞİLLERİN ‘KÖMÜR’ ISRARI

Almanya, 2030 yılına kadar yenilenebilir enerjiye geçecek. Sanayide ve ısınmada kömür tarih olacak. Kararın alınmasında özellikle Yeşiller’in ısrarcı olduğu biliniyor. 2030’a kadar, tüm enerjinin yüzde 80’i yenilenebilir kaynaklardan sağlanacak. Elektrik de bu sistemle üretilecek.

AMERİKANCI, YALANCI VE İNTİHALCI…

Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Annalena Baerbock

Dışişleri Bakanı olması beklenen Yeşiller Partisi Eşbaşkanı Annalena Baerbock ise seçimler öncesi birkaç skandal ile halkın sorguladığı bir isim. Baerbock, partisinin yaptığı ödemeleri usulüne uygun bir şekilde Federal Meclis’e bildirmediğini kabul etmişti. Baerbock’un resmi olarak açıkladığı özgeçmişinde de yalan söylediği ortaya çıkmış, Alman Marshall Fonu gibi tanınmış kuruluşlara üye olduğunu belirtmesine rağmen, Baerbock bu kuruluşlara üye olmadığı belirtilmişti.

Baerbock’un yazdığı ve seçimlerden birkaç ay önce piyasaya çıkan “Şimdi. Ülkemizi Nasıl Yenileyeceğiz?” (Jetzt. Wie wir unser Land erneuern) başlıklı kitapta da başka yazarlardan kaynak göstermeden alıntılar yaptığı ortaya çıktı. Bunun bir hata olduğunu kabul etse de Baerbock’un popülerliği büyük ölçüde azaldı.

Baerbock sık sık Biden’ın iklim değişikliği karşıtı ‘mücadelesini’ övüyor ve ABD ile yakın çalışacaklarını ifade ediyor. Ayrıca Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde terör örgütü PKK/PYD ile mücadelesinden de rahatsız olan Baerbock, birkaç defa NATO’yu bu konuda “Türkiye’yi uyarmalılar ve askerlerinin çekilmesinde ısrarcı olmalılar” açıklaması yapmıştı.

ALMAN DIŞ POLİTİKASI ABD’YE Mİ YAKINLAŞACAK?

Uzmanlar, Merkel dönemi Avrupa yanlısı ve daha bağımsız bir Alman dış siyaseti izlendiğini, şimdi ise Yeşiller Partisi liderinin Dışişleri Bakanı olması ile durumun değişme ihtimali olduğunu belirtiyor. Merkel döneminde ABD’nin Alman devi Volswagen’a milyarlarca dolarlık emisyon cezaları, Kuzey Akım 2 üzerinden yaptırım söylemleri gibi olaylar ABD ile Almanya’yı karşı karşıya getirmişti. Uzmanlar yeni dönemde Alman dış politikasının Atlantikçi bir çizgiye geçmesinin ülkeyi ve bölgeyi çıkmaza sürükleyebileceğini belirtiyor.

TÜRKİYE’YE KARŞI HADSİZ İFADELER

Öte yanda açıklanan koalisyon sözleşmesinde Türkiye ile ilgili içişlerine karışan ve temelsiz ifadelerin yer aldığı görüldü. Batı’da birçok ülkenin Türkiye’ye yönelik “demokrasi, hukuk ve insan hakları” iddiaları koalisyon sözleşmesinde de yer aldı:

“Türkiye, iç politikadaki kaygı uyandıran gelişmeler ve dış politikadaki gerilimlere rağmen bizim için AB’nin önemli bir komşusu ve NATO’da önemli bir partnerimiz olmaya devam ediyor.”

Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti, insan hakları, kadın hakları ve azınlık hakları konularında büyük gerileme görüldüğü iddia edilerek, "Bu nedenle üyelik müzakerelerinde hiçbir yeni başlık kapatmayacağız ve yeni başlık açmayacağız" ifadesi kullandı.

Sözleşmede Türkiye ile ilişkiler konusunda yer alan bu iki paragraf, Almanya’daki yeni hükümetin, mevcut yönetim anlayışıyla Türkiye’yi AB adayı bir ülke olarak görmediğini, ancak AB’nin "önemli" bir komşusu, bir partneri olarak diyalogu da sürdürmek istediği şeklinde yorumlanıyor.

FDP, seçim kampanyası boyunca Türkiye ile üyelik müzakerelerinin resmen sonlandırılması ve yeni bir ilişki inşa edilmesini istemişti. Liberallerin bu beklentisinin de müzakereler sırasında karşılık bulmadığı anlaşılıyor.

ALMANYA’DAKİ TÜRKLERE YÖNELİK ‘AÇILIM’

Koalisyon hükümeti sözleşmesinde, Almanya’da yaşayan Türk kökenliler için önemli ‘açılımlar’ içeren vaatlere de yer verildi. Bildiride Almanya toplumunun bir parçası olan Türk kökenli nüfusun, iki ülke arasında yakın ilişkileri de beraberinde getirdiği kaydedildi.

Geçmiş yıllarda Hristiyan Demokratların karşı çıktığı "çifte vatandaşlık" imkânına yeşil ışık yakan partiler, ayrıca ülkeye uyum sağlamış göçmen kökenlilerin Alman vatandaşlığına geçişlerin kolaylaştırılması, süresiz ikamet hakkı için karşılanması gereken şartların esnetilmesi gibi adımları atmayı planlıyorlar. Koalisyon sözleşmesinde Almanya’da kültürel çeşitlilikten övgüyle söz edilirken, Müslümanları temsil eden kuruluşlarla diyalogun ve iş birliğinin geliştirilmesi için adımlar atılacağı kaydedildi.