Bilim, çiçek hastalığını aşı ile yendi. Çiçek hastalığına neden olan virüsün bir alt türü olan maymun çiçeği virüsü, bu zaferin ardından ortaya çıktı. Maymun çiçeğine karşı çiçek aşısı yeniden gündemde
SİMAY GÜLSÜN
Maymun çiçeği hastalığı bir ay içerisinde 13 ülkede görüldü. Birçok ülkeye hızla yayılması, endişelere yol açsa da uzmanlar, Kovid19 benzeri tüm dünyayı etkileyecek bir pandemi beklemiyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İsmail Balık, maymun çiçeği virüsü hakkında merak edilenleri Aydınlık’a anlattı.
Virüsün ilk kez maymunlarda tespit edildiği için bu ismi aldığını söyleyen Prof. Dr. Balık, hastalığın aslında fare, sıçan, sincap gibi kemirgenler yoluyla bulaştığını, sonradan muhtemelen genetik değişimle birlikte bulaşma şeklinin değiştiğini belirtti. Prof. Dr. Balık, virüsün değişime uğramış olabileceğini ifade etti: “İlk baştaki salgınlarında, kemirgenlerden insanlara geçme şekliyle hastalık yapan, belli bölgelerde, bu hayvanlara temas eden kişilerde kendini gösteren küçük salgınlar şeklinde seyretti. Şu anki salgının bulaşma seyri göz önüne alındığında, bu virüs daha sonra yapı değiştirmiş, insandan insana geçişini kolaylaştırmış olabilir.
“Afrika’yla ilgisi olmayan ya da kemirgenlerle teması olmayan insanlarda hastalık görülmeye başladı. Vakaların birbirleriyle bağlantıları incelendiğinde, birbirleriyle çok yoğun ve yakın temas içinde oldukları gözlemleniyor. Bu durum yapı değişikliğiyle birlikte, hastalığın geçmişe göre insandan insana daha kolay bulaştığını gösteriyor. Yeni virüsün, geçmiştekiyle arasındaki farklılıklarını belirlemek için sekans analizleri yapılıyor, bulaşma farklılığı ve klinik seyrindeki değişimleri üzerine bilim dünyası çalışıyor.”
GENÇLERDE DAHA YAYGIN
Hastalığın gençlerde daha yaygın görülüyor olması, şaşırtıcı olmamakla birlikte virüsle ilgili olarak nedeni çok merak edilen sorulardan biri. Prof. Dr. Balık bu durumu şu şekilde açıkladı:
“Hastalığın gençlerde daha fazla görülmesinin sebebi, bu tip virüs aileleriyle gençlerin daha önce hiç karşılaşmamış ve çiçek aşısı olmamış olmaları. Klasik çiçek hastalığı, aşılama ile dünyadan silindi ve 1980’den itibaren çiçek aşısı durduruldu. Geçmişteki salgınlarda çiçek aşısı olanlarda yüzde doksana yakın bir korunma olduğu ve yaşı 40’ın üzerinde olanlarda hastalığın fazlaca görülmediği gözlemlendi. Şu anda da böyle bir seyir var. Daha çok gençlerde ve erkelerde görülüyor ama henüz hiç ölüm görülmedi. Bunun sebebi de yine virüsün yapı değiştirmesiyle açıklanabilir. İnsandan insana daha kolay bulaşıyor ama daha az ölümcül bir forma girmiş olduğu gözlemleniyor.”
KORONA BENZERİ SALGIN BEKLENMİYOR
“Bunlar henüz teori düzeyinde. Sekans analizleri ve epidemiyolojik analizler yapıldıktan sonra virüsdaki değişim ve bulaşma yoluyla ilgili ihtimaller netlik kazanacak. Kovid19 ilk çıktığında temas yoluyla da çok yoğun bulaştığı söylenmişti. Asıl öncelik solunum yoluyla bulaştığı oldu. Bu nedenle maske ve mesafe ile kapanma tedbirleri alınmıştı. Bu virüste ise böyle bir şey söz konusu değil. Korona gibi değil, insanların korktukları gibi kapanma da olmayacak. Tabii ki temasla alakalı bazı önlemler alınacak. Temas hijyeni kişilere tekrar öğretilecek, korunmasız cinsel ilişkiden uzak durulacak, şüpheli kişilerin vücut sıvılarıyla temas edilmeyecek, hastaların bir süre solunum izolasyonu gerektirmeyen karantinada tutulması gerekecek.”
KAŞIRSANIZ İZ KALABİLİR
Hastalığın bir tedavisi olmadığını söyleyen Prof. Dr. Balık, virüsün kuluçka süresi ve semptomları hakkında da bilgi verdi.
“Hastalığın yaklaşık 613 gün kuluçka süresi var. Kuluçka süresi içerisinde, hastalık bulaşmıyor. Belirtileri ise baş, sırt, eklem ağrısı, ateş, lenf bezlerinde şişme, ciltte kızarıklık ardından döküntü ve nohut büyüklüğü kadar olabilen içi sıvı dolu kabarcıklar ki bu da son aşamayı oluşturuyor. Kaşıntılı olabiliyor, eğer bu kaşıntılar sırasında cilt yırtılır ve bakteriyel enfeksiyonlar olursa iz kalabiliyor. O yüzden tırnakla kaşımamaya dikkat etmek gerekiyor. Hastalığın bilinen direkt bir tedavisi yok ama geçmişte maymun çiçeği virüsü ile ilgili yapılan çalışmalarda, bu virüse etkili olduğu düşünülen bir takım antiviraller tespit edilmişti. O antiviraller, eğer hastalık yayılırsa kullanılmaya devam edilecek ve etkili olan bulunacaktır.”
ÇİÇEK AŞISINA YENİDEN İHTİYAÇ VAR
Çiçek hastalığı artık görülmediği için çiçek aşısı, aşılama programında yer almıyor. Dünya Sağlık Örgütü, çiçek hastalığının alt edildiğini 8 Mayıs 1980’de resmi olarak açıkladı. Bu zafer, uluslararası halk sağlığının en büyük başarısı olarak kabul edildi. Aşılar sayesinde çiçek virüsü 1970’lerin sonunda yok edilmişti. Çiçek aşılaması kalkınca 1980’ler ve sonrasında maymun çiçeği vakaları arttı.
Prof. Dr. Balık aşıyla ilgili şöyle konuştu: “Çiçek aşısının yeni jenerasyonlarının burada korunma için etkili olduğu biliniyor. Bazı ülkeler aşının yeni versiyonunu üretmeye ve riski ön planda olanlara kullanmaya başladılar. Hatta, hasta ile yakın temaslı olan kişileri de beş gün içinde aşıladıklarında, bunun hastalığı hafif bir şekilde atlatmakta etkisi olduğu biliniyor. Dolayısıyla yeni jenerasyon aşıların ülkelere dağıtılmasında yarar var. Türkiye, Irak Savaşı’nda Dünya Sağlık Örgütü’nden, çiçek virüsü biyolojik silah olarak kullanır kaygısıyla, riski olan kişilere vurmak üzere on bin çiçek aşısı istemişti. Burada da yine hazırlıklı olmak adına belli sayıda yeni jenerasyon çiçek aşısı bulundurmamızda fayda var.”
İLK KEZ 1970’TE SAPTANDI
İnsan üzerinde ilk olarak 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde görülen hastalık, Kısa zamanda 11 Afrika ülkesine sıçradı. Afrika'nın dışında ise 2003'te ABD'de ilk kez saptandı. Daha sonra 2018'de İngiltere ve İsrail, 2019'da Singapur ve 2021'de ABD'de, Afrika'ya seyahat eden bazı kişilerde maymun çiçeği virüsüne rastlandı.
En son Kasım 2021’de ABD’de görülen hastalık, mayıs ayının ilk haftasında İngiltere’de Nijerya’ya seyahat etmiş bir kişide tekrar tespit edildi. Virüs, şu an Avrupa, Kanada ve ABD’de hızla yayılmaya devam ediyor. Virüsün iki tipi var, biri daha az, Orta Afrika’da olan ise yüzde on civarında öldürücü seviyede.
SON AŞILARDA ANKARA DAMGASI
Türkiye, geçmişte çiçek aşısı üretebilen ülkelerden biriydi. 90’larda aşı üretmeyi bir kenara bırakan Türkiye, 34 yıl sonra koronavirüs küresel salgını ile yeniden yerli aşı üretiminin önemini kavradı. Prof. Dr. İsmail Balık, “Padişah Abdülhamit’ten beri ülkemizde çiçek aşısı üretiliyordu. Kurtuluş Savaşı sırasında bile (Afyon’da) çiçek aşısı üretiliyordu. Hatta çiçek aşısında kullanılan son suşlardan bir tanesinin adı Ankara Suşuydu” dedi.
TIK AVCILARINA DİKKAT!
Medikritik editörü Dr. Eren Öztürk, medikritik.com internet sitesinde maymun çiçeği virüsü ile ilgili “Bir kişiden diğerine lezyonlar, vücut sıvıları, solunum damlacıkları ve yatak örtüsü gibi kontamine materyallerle temas yoluyla bulaşır. Yetersiz pişmiş et ve enfekte hayvanların diğer hayvansal ürünlerini yemek olası bir risk faktörüdür. Anneden fetüse plasenta yoluyla da bulaşabilir. Avrupa’ya sıçrayan bu virüsün bir süre daha aynı bölgede (seyahatler kısıtlanırsa) vakaları arttıracağı öngörülüyor” ifadelerini kullandı. Öztürk, ayrıca hastalığın medyada verilme tarzına karşı da vatandaşları uyardı: “Her yeni duyulan virüste pandemi geliyor diye korku yayarak tıklanma sayısını arttırmaya çalışan sitelere dikkat etmeliyiz. Pandemi sırasında dahi zaten yıllardır olan Hantavirüs vakalarını sanki yeni ortaya çıkmış gibi haber yaptılar. Salgınlar, insanlık tarihi kadar eskidir. Koronavirüs pandemisiyle birlikte virüsler kendini tekrar hatırlattılar, salgınlar uzun bir süre de hayatımızdan çıkacak gibi durmuyor. Bu haberlerin stres seviyenizi arttırmasına izin vermeyin.”
BİZDE VAKA YOK
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü, Türkiye'de bugüne kadar "maymun çiçeği" vakası görülmediğini bildirildi. İnsan vakalarının çoğunun, hastalığın endemik olduğu Orta ve Batı Afrika'da görüldüğü, hastalığın, temas ve solunan büyük damlacıklar yoluyla, damlacık maruziyeti ile bulaşabildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Hastalık genellikle kendi kendini sınırlar, ve semptomlar genellikle 14 ila 21 gün içinde kendiliğinden düzelir. Monkeypox hastalığı ile ilgili gelişmeler, Dünya Sağlık Örgütü, Avrupa Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi bildirimleri ve Uluslararası Sağlık Tüzüğü kapsamında, diğer ülkelerin uluslararası odak noktaları ile bilgi alışverişinde bulunularak, Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Bulaşıcı Hastalıklar ve Erken Uyarı Dairesi Başkanlığımız tarafından yakından takip edilmektedir. Ülkemizde bugüne kadar vaka görülmemiştir."
RİSK ALTINDAKİLER KOVİD19 AŞILARINI AKSATMAMALI
Prof. Dr. İsmail Balık, Kovid19’un artık sezon hastalığı olduğunu fakat aşısızların, önlemlere sıkı sıkıya bağlı olması gerektiğinin altını çizdi ve şu ifadeleri kullandı:
“Pandemi büyük oranda etkisini kaybetti ama bu virüs aramızda kalmaya devam edecek. Aynı gripte olduğu gibi zaman zaman vaka sayılarında artışlar ve azalışlar olacak. Kesinliğinin çalışmalar bittikten sonra belirlenecek olmasıyla beraber, aynı grip aşısında olduğu gibi senede bir ya da iki kere aşı olunması gerekebilecek. Tabii kararlarda varyantların da etkisi olacak. Kimisinde aşının etkisi daha uzun kimisinde daha kısa sürüyor. Omicron varyantında üç dört ayda bir aşı yapmak gerektiği görüldü. Virüsün yaygınlığına göre aşı periyotları belirlenecek. Dolayısıyla risk gruplarının altı ayda bir aşı olması, özellikle hastalık belirtisi gösteren kişilerin de başkalarına bulaştırmamak için korunma tedbirlerine devam etmesi gerekiyor. Risk grubunda olup aşılarını yaptırmayanlar, aşılarını olsunlar.
“Yerli aşının bundan sonraki versiyonlarının, yeni varyantlara uygun olarak üretilmesi gerekiyor. Varyantlarda çok büyük değişiklik olmadığı sürece, olduğumuz aşılar ya da geçirdiğimiz hastalıklar korunmamızda ve yeniden ağır enfeksiyon geçirilmemesinde etkili olacaktır.”