Türkiye, Batın Bezik’i henüz 7 yaşında şehit babasının cenazesinde taktığı mavi bereyle tanıdı. Aradan 17 yıl geçti ve o küçük kız babasına verdiği sözü tutup, komando oldu. Babasının mezarı başına giderek, “Baba bak kızın başardı” dedi...
Van Gürpınar’da 28 Haziran 2004 tarihinde terör örgütü PKK tarafından Şehit edilen 34 yaşındaki Kıdemli Uzman Jandarma Çavuş Ali Bezik, geride gözü yaşlı eşi Nilgün Bezik, 7 yaşındaki kızı Batın Bezik ve 14 aylık oğlu Berker’i bırakmıştı. Türkiye, Batın’ı cenaze töreninde taktığı babasına ait Mavi Bere ile tanıdı. Bugün 24 yaşında olan Batın Bezik, şehit babasının yolunda giderek asker olmak için girdiği sınavı kazandı. Ardından İzmir Foça Jandarma komando Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’ndaki 9 aylık zorlu eğitimi tamamlayarak komando oldu. Ankara’daki Jandarma Akademisi’nde buluştuğumuz Batın, babasıyla yarım kalan hikâyesini ve komando oluşunu Hürriyet’e anlattı...
YARIM PASTADAKİ MUM
“Babam şehit olduğunda 7 yaşındaydım, göreve gittiğinde uzun zaman gelmiyordu. Annemle birlikte günlerce yolunu gözlüyorduk. O kadar uzun süre gelmediği oluyordu ki ben doğarken babam görevdeymiş. Doğum günü kutlamalarımda çoğu zaman babam görevde oluyordu. Doğum günü pastasının bir yarısını babam gelecek diye ayırıyordum. Babam geldiğinde, birlikte yarım pastadaki mumu üflüyorduk. Babam ile doğum günü fotoğraflarımızda hep onun için ayırdığımız pastanın yarısı var. Fotoğraflarda bile üzerinde üniforması var, sanki her an gidecekmiş gibi hissediyordum. Ve sonra bu vatan yolunda şehit oldu, artık hiç gelmedi. Küçük yaşta babasız kalmak bir kız çocuğu için çok zor. Çocukluğuma dair en çok babamı aradığım anlardan biri ilkokul mezuniyet törenimdi. Mezuniyet töreninde erkek çocukların anneleriyle, kız çocukların da babalarıyla dans edileceği söylenmişti. Ve benim babam şehit olmuştu, tek başıma kalmıştım. İşte o an annemin fedakarlığını unutamam, yanıma geldi ve babam yerine annemle dans ettik.”
9 AY ZORLU EĞİTİM
Bir şehit kızı olarak şehit çocukların yanında olmak istedim, onun için lisans ve yüksek lisans eğitimimi psikoloji alanında yaptım. Şehit çocuklarına, ailelerine, gazilerimize ve onların çocuklarına gönüllü olarak profesyonel psikolojik terapi desteği sağladım. Kendi duygusal dünyam ve yaşadıklarım, onları daha kolay anlamamı sağladı. Birbirimizin yaralarını sardık ve kenetlenip daha güçlü olduk. Sonrasında ise Jandarma Komando eğitimine başladım. Çok zorlu bir eğitim süreciydi, 3 ay temel askeri eğitimi, 6 ay komando eğitimi aldım. Komando eğitiminde çok zorlandığım anlar oldu, çok zorlu bir eğitim süreci. Ancak her seferinde aklıma babam geldi ve ona verdiğim söz beni güçlü kıldı.
MAVİ BERENİN ANLAMI BÜYÜK
Babam şehit olduğu günün bir gün sonrasında yıllık izne ayrılacaktı. Tatil planları yapmıştık, babamızla geçireceğimiz o güzel anların hayalini kuruyorduk, hazırlık yapıyorduk. Sevinç ve heyecanla babamı beklerken ‘şehit oldu’ haberi geldi. (Türkiye’nin onu şehit babasının mavi beresiyle tanıması) Mavi berenin ve komando brövesinin her jandarma çocuğunda olduğu gibi bendeki anlamı da çok büyüktür. O fotoğrafta birçok duygu gizlidir. O fotoğraf hem hüznü hem de gururu barındırır. Mavi beresinin üzerinde hala onun kokusu vardı. Babamı o güzel kokusuyla uğurlamak ve o bereyi takarak babama ‘emanetin bendedir’ demek istedim. O gün babama söz verdim ve 17 yıl sonra mavi bereyi şerefle taktım.”
MEZARDAKİ MEKTUPLARIM
Şehit olunca ‘babam beni görüyor, duyuyor’ diyerek duygularımı, onu ne kadar sevdiğimi, okuldaki başarılarımı mektuplara yazıyordum, mektupları babamın mezarına gömüyordum. Sonra babama verdiğim sözü tutup jandarma komando oldum. Mavi beresini takıp, bu sefer babamın mezarına ‘baba bak kızın başardı’ diye gittim. En mutlu, en gururlu ziyaretimdi. Babama verdiğim sözü tutmuştum, ben de artık babamın yolundaydım. Beni gördüğünü, benimle gurur duyduğunu biliyorum.
BAYRAĞI BEN DEVRALDIM
Öylesine güçlü, öylesine vefalı bir milletiz ki şehitlerimizin gözü arkada kalmasın. Gaziler, şehit aileleri bu milletin emanetleridir, bu millet de emanetine namusu gibi sahip çıkar. Dahası da hiçbir şehidimizin, hiçbir gazimizin kanını yerde bırakmamıştır. Buradan diyorum ki ‘Babacığım sen rahat uyu, bıraktığın bayrağı ben devraldım. Bu bayrak hiçbir zaman yere düşmedi, düşmeyecektir.’
Hürriyet.com.tr