Enerji krizini çözmek için Cezayir'e giden Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Türkiye menşeli ağların Afrika'da Fransa düşmanlığı ve Fransa karşıtı propaganda yürüttüğünü ileri sürmüştü.
Fransa meydanı boş bıraktığı için ülkesine yönelik muazzam bir manipülasyon yürütüldüğünü, Fransa’nın bu nedenle hedefe konulduğunu savunan Macron, “siyasal İslamcı” aktivistlerin Fransa düşmanlığı yaptığını ve bunu yaydığını iddia etmişti.
''FRANSA DÜŞMANLIĞI YAPAN AĞLAR VAR''
Macron, ayrıca, ''Türkiye, Rusya ve Çin'de, aktivizm, neokolonyal ve emperyalist ajandaları olan ve el altında Fransa düşmanlığı yapan ağlar var. Tek bir düşman var, Fransa. Bunda hepsi birleşiyor." ifadelerini kullanmıştı.
''SÖMÜRGECİ GEÇMİŞİNDEN SIYRILMAYA ÇALIŞMASI KABUL EDİLEMEZ''
Dışişleri Bakanlığı, Macron'un Türkiye menşeli ağların Afrika'da Fransa düşmanlığı ve Fransa karşıtı propaganda yürüttüğünü ileri sürmesine tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bilgiç'in açıklamalarında şu ifadeler yer aldı: "Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Cezayir’e yapmakta olduğu ziyaret sırasında diğer bazı ülkelerle birlikte ülkemizi hedef alan beyanlarda bulunması son derece talihsizdir. Başta Cezayir olmak üzere Afrika’daki sömürgeci geçmişiyle yüzleşmekte zorlanan Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un, ülkemiz dahil başka ülkelere yönelik ithamda bulunarak sömürgeci geçmişinden sıyrılmaya çalışması kabul edilemez.
''FRANSA, SÖMÜRGECİ GEÇMİŞİYLE YÜZLEŞMELİ''
Düşmanlıkları değil dostluğu teşvik eden ve aynı zamanda Afrika Birliği’nin stratejik ortakları arasında yer alan Türkiye, hem Cezayir hem de Afrika kıtasının diğer ülkeleriyle ilişkilerini her geçen gün geliştirmekte, karşılıklı güven ve kazankazan ilişkisine dayanan bu ilişkiler, ülkelerin kendi iradelerine saygılı biçimde ilerlemektedir. Fransa, Afrika kıtasında, kendisine yönelik tepkiler olduğunu düşünüyorsa, bu tepkilerin kaynağını kendi sömürgeci geçmişinde ve bunları hala farklı yöntemlerle devam ettirme çabalarında aramalı ve bunu düzeltme yoluna gitmelidir. Kendi geçmişine ilişkin sorunlarla yüzleşmek ve bunları çözmek yerine, bu tepkilerin üçüncü ülkelerin faaliyetleri nedeniyle ortaya çıktığını iddia etmek sadece sosyolojik bir olguyu ve tarihi yadsımak değil, aynı zamanda bazı siyasetçilerin sahip olduğu çarpık bir zihniyeti de yansıtmaktadır. Fransa'nın, en kısa zamanda, kendi sömürgeci geçmişiyle, ülkemiz dahil başka ülkelere ithamda bulunmadan yüzleşebilecek olgunluğa erişmesini temenni ediyoruz."