Türkiye'nin Kıbrıs'taki garantörlüğünü reddeden ve Doğu Akdeniz'de Yunanistan ile oldubitti çabalarını artıran Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni (GKRY), diğer garantör İngiltere'nin enerjide pay isteyeceği endişesi sardı.
Yenişafak'tan Kıymet Sezer'in haberine göre, Fatih gemisinin sondaj faaliyetine ilişkin "Egemenliği şüpheli bölgelerde sondaj faaliyeti yapılmaması gerekir" yorumu yapan Londra yönetimi, aslında asıl gerilimi enerjide pay kavgasına tutuştuğu Güney Kıbrıs'la yaşıyor.
Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki araştırma ve sondaj faaliyetleri ardından Yunanistan ile GKRY'nin bölgede artırdığı gerilim üzerine İngiltere'nin Avrupa'dan Sorumlu Bakanı Alan Duncan, Rumların Doğu Akdeniz'de hak iddia ettiği yerleri 'egemenliği ihtilaflı' diye tanımlamış ve "Biz Kıbrıs'ın başka ülkelerle yaptığı sınır belirleme anlaşmalarını onaylıyoruz ancak egemenliği ihtilaflı olan sularda sondaj yapılmasına karşıyız" demişti. Rum lider Nikos Anastasiadis'in sert tepkiyle karşıladığı bu sözlerin ardından İngiltere Dışişleri Bakanlığı'nca Duncan'ın açıklamaları teyit edilerek, "Birleşik Krallık'ın tutumu, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi uyarınca egemenliği ihtilaflı herhangi bir bölgede sondaj yapılmaması yönündedir" denilmişti. İngiltere ile GKRY arasında büyükelçinin Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmasına uzanan gerilimin perde arkasından 'pay kavgası' çıktı. Yunanistan ve GKRY'de İngilizlerin MEB sınırlarını gösteren haritalar servis edildi; Londra'nın Afrodit sahasına el koyacağı iddiaları gündeme taşındı.
ÜSLERİN KENDİ MEB'İ VAR
Garantör ülke İngiltere'nin ada güneyinde münhasır ekonomik bölge (MEB) hakkı istediğine yönelik yapılan tespitler ve çizilmiş haritalar, adadaki İngiliz üslerinin statüsüne dayanıyor. Rum kesiminde İngilizlere ait iki adet askeri üs bulunuyor. Limasol ve Larnaka'da konuşlanan Akrotiri ve Dikelya üsleri İngiltere toprağı sayılıyor. Statüsü 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti Kuruluş Anlaşması ile belirlenen bu üsler, daha o tarihlerde Kıbrıs adasından bağımsız 'egemen üsler' olarak tanımlanmıştı. 180 kilometrekarelik bu üsler adanın yüzde 2.6'sını kapsıyor. İngiliz üsleri AB sınırları dışında tutuluyor. Kuruluş antlaşması çerçevesinde bu üslerin Kıbrıs’tan tamamen bağımsız hukuki düzenlemeleri ve kendilerine ait karasuları bulunuyor. Anlaşma ile Londra, Kıbrıslılara bu üslerin karasularından serbest geçiş hakkı ve balıkçılık faaliyetleri yapma hakkı tanıyor. Ancak anlaşmalarda, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin bu bölgelerde kendi karasuyu olarak herhangi bir karasuyu talebinde bulunamayacağı deniz alanları koordinatlarıyla tarif ediliyor.
1972'DEN BERİ GÜNDEMDE
Garantör ülke olarak elde ettiği bu haklar üzerinden, GKRY'nin sözde MEB sahalarında İngilizlerin pay sahibi olduğu tespitleri birçok kez gündeme getirildi. Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki yetki alanları ve haklarını ortaya koyan çalışmalarıyla tanınmış Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Dr. Cihat Yaycı, Amerikan İstihbarat ve Araştırma Dairesi tarafından 1972 yılında yayımlanan 'Limits in the Seas' dokümanına dikkat çekiyor. Yaycı, makalesinde "İngiltere'nin Doğu Akdeniz'deki mevcudiyetine ve dolayısıyla GKRY'nin sözde MEB'inde hak iddia edebileceğine" işaret ediyor. Sözkonusu belgede, İngilizlere ait üs alanları ile Kıbrıs arasındaki uluslararası sınırların açıklıkla belirlendiği, ayrıca bu sınırların kıta sahanlığı konusunda anlaşmada böyle bir ihtimalin açıkça belirtilmemesine rağmen potansiyel bir etkisinin olabileceği ifade ediliyor.
BİRÇOK HARİTA YAYINLANDI
Yine kuruluş anlaşmasında İngilizlerin karasularındaki egemenliklerinin ayrıntılı olarak belirlendiği, bu sınırın İngiltere için 3 mil, Kıbrıs için ise 12 mil karasuları genişliğine imkan tanıdığı bilgisi yer alıyor. 2010 yılında Florida Üniversitesi'nde yapılan bir diğer çalışmada İngiliz üslerinin deniz alanlarını işaret eden bir harita yayımlanırken, Dikelya Üssü egemen bölgesindeki sınırlandırma çizgilerinin açık denizde birleştiği, daha batıdaki Akrotiri Üssü egemen bölgesinde sınırlandırma çizgilerinin daha geniş deniz yetki alanı sağlayacak şekilde birbirinden uzaklaştığı tespitleri yer alıyor. Haziran 2017'de Avrupa Birliği milletvekili Kostas Mavridis tarafından gündeme taşınan Eylül 2011 tarihli Avrupa Birliği Offshore Yenilenebilir Enerji Yol Haritası'nda da (ORECCA), sözde GKRY MEB bölgesi içerisindeki büyük bir alan, İngiltere'nin MEB'i olarak gösteriliyor.
TEK TARAFLI ADIM PAHALIYA PATLAR
Doğu Akdeniz’i kendince parselleyen Rum Yönetimi, ilk doğalgaz gelir paylaşımı anlaşmasını Amerikan Noble Enerji firmasıyla yaptı. Rumlar, 2011 yılında Afrodit bölgesindeki yatakta üretimin süreceği 18 yılda 9 milyar doların üzerinde gelir elde edecek. İsrailli Delek ve Hollandalı Shell ile ortaklık yapan Noble, Mısır’a ulaştırdığı gazı sıvılaştırıp satmayı planlıyor. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin haklarını hiçe sayan Rumların Akdeniz’e attığı tek taraflı adımlar bölgedeki gerilimi daha da artıracak. Türkiye, Kıbrıs Türklerinin haklarını sonuna kadar koruyacağını defalarca kez ilan etti.
AFRODİT İTİRAZI
İngiltere, bugüne kadar Kıbrıs adasındaki üslerin MEB'ini resmi olarak ilan etmedi. Ancak enerji denkleminin dışında kalması da beklenmiyor. Geçmiş yıllarda Yunan ve GKRY basınında, İngiltere'nin Kıbrıs'taki üsleri vasıtasıyla Akdeniz'deki petrolden hak isteyebileceği, Kıbrıs ve Yunanistan'ın MEB'inin belirlenmesinde söz sahibi olduğuna dair yorumlar yapılmış, 2005 yılında İngiliz donanmasına ait 'HMS Enterprise' isimli oşinografi ve hidrografi gemisinin 710 Şubat 2005 tarihleri arasında Akrotiri ve Dikelya üssü arasında Limasol açıklarında petrol araştırması yaptığı haberleri gündeme gelmişti. Bugün Doğu Akdeniz enerjisinde GKRY, Yunanistan, İsrail ve Mısır ittifakına Fransa ve ABD'nin de destek verdiği düşünüldüğünde, Londra’nın Güney Kıbrıs’taki üslerine istinaden MEB iddiasında bulunabileceği belirtiliyor. İngiltere'nin Afrodit sahasında doğalgaz miktarının yüksek çıkması halinde Rumların İsrail'le yaptığı anlaşmaya itiraz edebileceği ve adadaki diğer garantör ülke olan Türkiye ile bir MEB sınırlandırma anlaşması akdetme ihtimalinin ortaya çıkabileceği ifade ediliyor.
KIBRIS'A YIĞINAK
Uzmanlar, bölgedeki gelişmeler ekseninde, tüm tarafların kazançlı çıkması için Türkiye, İsrail ve İngiltere’nin bölgedeki ortak menfaat ve çıkarları çerçevesinde bir politika oluşturmasının kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor. GKRY’nin uluslararası hukuka aykırı olarak bir ana kara devletiymişçesine ve adanın tamamına hakim bir anlayışla yaptığı sınırlandırma anlaşmalarıyla İsrail’in deniz yetki alanlarını açıkça gasp ettiğini ortaya koyan Dr. Cihat Yaycı’ya göre İsrail, eğer sınırlandırma anlaşmasını GKRY ile değil Türkiye ile yapmış olsaydı GKRY’nin ilan ettiği sözde parsellerden 12 no’lu parselin tamamı, 8, 9 ve 11 no’lu parsellerin büyük kısmı, 1, 7 ve 10 no’lu parsellerin ise bir kısmına sahip olacaktı. Afrodit sahasında MEB iddiasında bulunmaya hazırlanan İngiltere’nin adanın zenginliklerine talip olduğuna ilişkin göstergeler artıyor. Zira Londra, son dönemde Kıbrıs’taki askeri varlığını artırıyor. Suriye savaşı bahanesiyle Doğu Akdeniz’deki donanma gücünü artıran İngiltere, sonbaharda adadaki hava gücünü de 5 katı oranında artıracak. İngiliz Hava Kuvvetleri son olarak, envantere katılmış 17 adet F35 savaş uçağından 6’sını Kıbrıs’ta konuşlandırmıştı.