18 yaş altı 28 çocuğa cinsiyet değiştirmesi için ergenlik baskılayıcı ilaç ve çapraz hormon uygulandı. Çocuklardan 7’si 17 yaşına geldiğinde ameliyat masasına yatırıldı.

18 yaş altı 28 çocuğa cinsiyet değiştirmesi için ergenlik baskılayıcı ilaç ve çapraz hormon uygulandı. Çocuklardan 7’si 17 yaşına geldiğinde ameliyat masasına yatırıldı. Çocukların ses telleriyle oynandı, yüzlerine kadınsılaşması için operasyon yapıldı, bazılarının da memeleri alındı. Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar, suç işlendiğini söyledi

İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinde, 18 yaşının altındaki 28 çocuğa cinsiyet değiştirmesi için ergenlik baskılayıcı ilaç ve çapraz hormon uygulandı. Yaşları 11 ile 18 arasında değişen sağlıklı çocukların cinsiyetine müdahale edildi. Çocuklardan 7’si 17.5 yaşına geldiğinde ameliyat masasına yatırıldı. Bazılarının ses tellerine bazılarının yüzüne kadınsılaşması için operasyon yapıldı, bazılarının ise memeleri alındı. Meclis’te Anayasa Komisyonu’nda LGBT konusunda sunum yapan Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar’a ulaştık. Bayraktar, suç işlendiğini söyledi, araştırmayı yapanlar hakkında suç duyurusunda bulundu.

Bu kez örnekler Türkiye’den… Çocuk endokronoloji kliniğinde “transseksüel ergen” takibini ele alan bu ilk çalışma, hakemli dergi Journal of Clinical Research in Pediatric Endocrinology’de çevrimiçi yayınlandı. Yayının hakemlerin incelemesi veya talepleri yerine getirilmeden aceleyle yapılması dikkat çekti. Sağlık alanında bilimsel çalışmalar yürüten hekimler, “İnceleme tamamlanmadan yayınlanması sağlık alanında çok rastlanan bir durum değil. Çok acil durumlarda bu yapılabilir. Örneğin Kovid19 salgını sırasında bu tür yayınlar oldu. Cinsiyet değiştirme ile ilgili nasıl bir aciliyet olabilir ki, çalışma incelemesi tamamlanmadan yayınlanıyor.” dedi.

BİYOLOJİK CİNSİYETLERİYLE UYUMLUYDULAR!

Başvuran ergenlerin yaş ortalaması 16 olarak değerlendirildi. Çalışmaya katılan ergenlerin cinsiyet gelişiminde herhangi bir farklılık/bozukluk belirtisi saptanmadı. Çocukların biyolojik cinsiyetlerine uygun özelliklere sahip oldukları da vurgulandı.

KISA PSİKİYATRİK TAKİP SONRASI MÜDAHALE ETTİLER

Hem çocuklardan hem de yasal vasilerinden onam metni imzalaması istendi. Yayında, “Ergenlerin çoğu 16 yaşına geldiğinde cinsiyet doğrulayıcı hormon tedavisine bilgilendirilmiş onay vermek için yeterli zihinsel kapasiteye sahip” tezi savunuldu. Çocuklara, ortalama 0,2 yıllık psikiyatrik takibin ardından biyolojik cinsiyetlerinin özelliklerini engellemek için ergenliği baskılayıcı ilaçlar uygulandı. Buna ek olarak çocuklardan 16’sına erkeklere kadınla uyumlu, kız çocuklarına ise erkekle uyumlu olmak üzere hormon verildi. Bu işlemin yapıldığı çocuklardan en küçüğü 16 yaşındaydı.

Erkek olmak istediğini öne süren iki kız çocuğunun 17,5 yaşındayken memeleri alındı. Kadın olmak istediğini söyleyen 5 erkek çocuk ise yine 17,5 yaşındayken sesi ve yüzünün kadınsılaşması için ameliyat edildi. Bunlardan birine ayrıca meme büyütme ameliyatı yapıldı.

ÇOCUKLARDAN BİRİ İNTİHARA KALKIŞTI

Ameliyattan sonra çocuklardan biri görünümünden rahatsız oldu. Kadın olmak istediğini söyleyen erkek çocuğa yönelik çapraz hormon uygulaması intihar girişimi sonrası durduruldu. Yazarlar cinsiyet değişiminin üç aşamasını şöyle tarif etti: 1 Ergenliğin ilk yıllarında hormon verilerek ergenliğin baskılanması. 2 Çapraz cinsiyet hormonlarının verilmesi. Bu aşamada kız çocuklarına erkekle uyumlu, erkeklere ise kızla uyumlu hormon uygulanıyor. 3 Ergenin yasal yetişkinliğe ulaştığı 18 yaşından sonra genital ameliyat yapılması.

BATI DESTEKLİ KAOS GL YAZARI ARAŞTIRMACILAR

Araştırma adı altında yapılan tüm bu işlemlerin başındakilerden biri Prof. Dr. Şahika Yüksel… Yüksel’in sıfatları saymakla bitmiyor… Türkiye’de LGBT ideolojisinin başını çeken Batı destekli Kaos Gey ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos GL)’nin yazarı. Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucusu… Barış Akademisyeni… Türk Ordusuna kimyasal silah iftirasını atan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın savunucusu… Çocuk yaşta cinsiyetsizleştirmeyi savunan uluslararası Dünya Transseksüel Sağlığı Profesyoneller Birliği’nin yaşam boyu üstün hizmet ve savunuculuk ödüllüsü… LGBT dayatmasının merkezi konumundaki bu kuruluşa göre çocuk cinsiyetini değiştirmek istiyorsa aileler ikna edilmeli, küçük yaştaki çocuklar bu yönde desteklenmeli…

‘AİLELER LGBT GRUPLARI İLE İKNA EDİLİR’

Şahika Yüksel, araştırmanın bir diğer yazarı Prof. Dr. Seven Kaptan’la birlikte Kaos GL’deki yazılarında cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocukların ailelerine, LGBT gruplarını işaret ediyor. Yüksel ve Kaptan’a göre bu gruplar, “kabul süreçlerine katkı” açısından, bir diğer söylemle ailelerin ikna edilmesi için “çok önemli bir boşluğu dolduruyor.” Seven Kaptan da Sivil Toplum Geliştirme Merkezi (SpoD)’nde gönüllü terapistlik yaptı. SpoD da LGBT dayatmasının Türkiye’deki faaliyetleri için Avrupa’dan fon alanlardan… İşin ilginç tarafı ise çocuklarla ilgili bu araştırmada adı geçen LGBT savunucuları Şahika Yüksel de Seven Kaptan da yetişkin psikiyatri eğitimine sahip. Çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı değiller.

Araştırmanın diğer yazarları ise şöyle: İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Endokrinoloji Bilim Dalından Prof. Dr. Firdevs Baş, Araştırma Görevlileri Esin Karakılıç Özturan, Ayşe Pınar Öztürk, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından Prof. Dr. Feyza Darendeliler, Araştırma Görevlisi Aslı Derya Kardelen Al, Psikiyatri Anabilim Dalından Doç. Dr. Neşe Direk, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalından Doç. Dr. Ayşe Burcu Erdoğdu, Şükran Poyrazoğlu, Melek Yıldız.

HIZLI DEĞİŞİM İÇİN GÜÇLÜ İLAÇLAR!

Çalışmanın yazarları, çocukluk çağında cinsiyet değişikliğini şöyle savundu:

“Trans ergenlerin yetişkinlik döneminde cinsiyet değiştirme sürecinin başlaması, istenmeyen ikincil cinsiyet özelliklerinden dolayı bu bireylerin sosyal rollerinde sorunlara yol açmaktadır. İkincil cinsiyet karakterleri tam olarak gelişmeden erken yaşta ergenlik bastırıldığında ameliyat sonrası dönemde memnuniyetin çok daha fazla olduğu gözlemlenmiştir.

“Tıbbi müdahalelerin daha ileri bir ergenlik döneminde başlaması, nispeten yavaş fiziksel değişikliklere bağlı olarak kalıcı fiziksel rahatsızlık ve depresyonla sonuçlanabilir.”

Çalışmada ayrıca, hızlı fiziksel değişim için “güçlü ilaçlar kullanılması” önerildi.

Makalenin sonuç bölümünde, yakın zamana kadar Türkiye’de transseksüel ergenlere yönelik cinsiyet değişiminin yapıldığı çok az sayıda merkez olduğu ancak merkez sayısının giderek arttığı ifade edildi.

YARIN: Ürolog Prof. Dr. Zeki Bayraktar ile söyleşi: Aileleri çocuğunuz intihar eder diyerek zorluyorlar.

 REÇETESİZ HORMON İLACI

Ergen çocuklarda cinsiyet değişimini savunan yazarlar, ayrıca reçetesiz ilaç kullanımına dikkat çekti: “Çalışmamızda beş ergende reçetesiz hormon ilacı kullanımı gözlemledik. Trans ergenler arasında uygunsuz hormon kullanımı sorunlu olabilir ve bu da genel sağlıklarını bozarak fiziksel ve ruhsal sorunlara yol açabilir.”

BAŞVURU SAYISI ARTIYOR

Cinsiyet hoşnutsuzluğu nedeniyle kliniğe başvuru sayısı yıllar içinde arttı. 21 kişi (yüzde 39,6) 2016 ve 2019 yılları arasında 32 kişi (yüzde 60,4) ise 2020 ve 2022 yılları arasında kliniğe başvurdu. Çalışmada bu artış şema ile gösterildi.

‘MEDENİ KANUNA DA CEZA KANUNU’NA DA AYKIRI’

İstanbul Üniversitesinde yapılanın tıbbi ilkelere de yasalara da aykırı olduğunu söyleyen Sağlık Bilimleri Üniversitesi Sancaktepe Şehit Prof. Dr. İlhan Varank Eğitim ve Araştırma Hastanesi Üroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Bayraktar, “Medeni Kanun’un 40. Maddesine göre cinsiyet değişikliği talebinde bulunabilmek için aranan ilk şart 19 yaşından gün almış olmaktır. Bu yaştan önceki talepler dikkate alınamaz. Bu ameliyatlar ancak, ilgili uzmanların bulunduğu heyet tarafından, ‘cinsiyet değiştirme ameliyatı uygundur’ raporu verildikten sonra yapılabilir. Bu süreç genelde 24, 25 yaşlarında tamamlanır. Bu ameliyatlar bu yaştan önce yapılamadığına göre bu ameliyatların öncülleri de bu yaştan önce başlatılamaz.” dedi.

Medeni Kanun’un 40’ncı maddesinin yanı “kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz” ifadesinin yer aldığı 41’nci maddesine de aykırı olduğunu söyleyen Bayraktar, sosyal medya hesabından suç duyurusunda bulundu. Bayraktar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu işlemler aynı zamanda TCK’ya göre de suçtu. Madde 89’da yer alan taksirle yaralama, madde 90’daki çocuklar üzerinde deney yapma, madde 101’deki kısırlaştırma suçları ile madde 257’deki görevi kötüye kullanma ve kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olma suçları işlenmiştir. Ayrıca bu çocuklarda yapılan ergenlik durdurma oldukça tartışmalı.   Bu konuda kapsamlı bir bilimsel rapor hazırlayan Amerikan Pediatri Koleji’ne göre etik dışı olan bir uygulamadır. Bu, “Reşit olmayan bireylerin kısırlığına neden olan bir kombinasyonu içermekte, bilim dışı bir ideolojiye dayanmakta, bilimsel kanıtlara dayanmamakta ve tıpta uzun süreden beri var olan/uygulanan ‘Önce zarar verme’ etik ilkesini ihlal etmektedir.

“Bu çalışmada bu ilaçlar toplam 22 çocuğa, ortalama 0,2 yıllık takip sonrasında yani bu çocukları 3 ay bile takip etmeden başlanmış, oysa cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan çocuklarda bu durum ergenliğin sonunda çoğunlukla kendiliğinden geriler. O halde bu acelecilik nedir? Bu hangi bilimsel ilkeye uyar? Dahası İstanbul Üniversitesi Etik Kurul’u böyle bir çalışmaya nasıl izin verebilir? Bu izin hangi kritere dayanarak verilmiştir?”

MECLİS’E YASA ÇAĞRISI

Prof. Dr. Zeki Bayraktar, Meclis’e de bu konuda yasa yapma çağrısında bulundu: “Yasalara aykırı bir şekilde yapılan bu işlemler, muhtelif TCK maddelerine göre suç ise de bu fiilin/suçun TCK’da müstakil olarak tanımlanması da gerekir, ki uygulamada daha net sonuçlar alınabilsin. Günümüzde ergenlik yaşının özellikle ruhsal açıdan birkaç yıl ötelendiğini bildiren bilimsel verilere dayanarak mevcut yasal yaş sınırı aynı oranda yükseltilebilir, takip ve onay süreçleri daha somut ilkelere bağlanabilir. Ergenliği durduran ilaçlar maalesef reçetesiz olarak da alınabiliyor, cinsiyet hoşnutsuzluğu yaşayan bazı çocuklar/ergenler bunu internetten öğreniyor ve bunları alıp kullanabiliyorlar, bu çok vahim bir durumdur, Sağlık Bakanlığı’nın bu konuda acil bir düzenleme/uygulama yapması gerekir.”