Dünya neoliberal politikalardan çıkışa yönelmeyi tartışırken, Türkiye'de ulusalcılık karşıtlığı durulmuyor. Abdullah Gül'ün 'Muhafazakarlar ulusalcılaşıyor' siteminin ardından bir çıkış da Ali Babacan'dan geldi. Liberal politikaların temsilcilerinden Babacan'a göre ulusalcılık bir hastalık.

Türkiye, devleti ve milletiyle, şu sıkıntılı günlerden birleşerek çıkmaya çalışırken, bunun karşısında yeni bir “ittifak” oluşturulmak isteniyor. 23 Nisan'ın 100’üncü yılına doğru, Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve yönetiminin milli dayanışma vurgularına ve Tekalifi Milliye göndermelerine savaş açtı. Kılıçdaroğlu’nun “yüzde 99 beraberiz” dediği Babacan ve Davutoğlu’nun “ulusalcılık” karşıtlığında birleştiği bir başka ortak, PKK’nın yasal uzantısı HDP.

Abdullah Gül, 17 Şubat 2020’de Karar gazetesinde yayımlanan demecinde “Muhafazakârlar ulusalcılaşıyor” demişti. Gül’ün arkasında olduğu bilinen Deva Partisi’nin Başkanı Ali Babacan da, “ulusalcılık bir hastalık” diye sahneye çıktı. Koronavirüs günleri öncesinde şiddetlenen siyasi ayak tartışmalarından hemen sonra Ali Babacan’dan önce partisini kuran Ahmet Davutoğlu’nun da şiddetli bir “ulusalcılık” karşıtı olduğu sır değil. Babacan ve Davutoğlu’nun partilerini sevinçle karşılayan ve “yüzde 99 ortaklığımız var” diye konuşan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugünlerde bu partilerle yeni bir ortak noktada daha buluşuyor. Milletin iç dayanışmasına karşı yoğun psikolojik harekat yürüten FETÖ'cüler ve PKK ile birlikte, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın koronavirüs salgını karşısında milli dayanışma çağrılarına ve Tekalifi Milliye’ye sarılmasına karşı çıkıyorlar. Aynı kesimlerin, ekonomide de “dış borca dayalı ekonomi” modelinde birleştiği biliniyor. Babacan ve Davutoğlu’nun küresel sermaye dostluğu, Kılıçdaroğlu’nun “ABD ve AB ile aramızı düzelteceğiz” sözleri hatırlarda. Böylece, yıllar önce, “ulusalcı dalgayı aşacağız” sözleriyle Ergenekon tertiplerinin düğmesine basılma işaretini veren Fetullah Gülen’den PKK’ya uzanan milli devlete karşı bir ittifak oluşturuluyor.

ALİ BABACAN: HASTALIK!

Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan dün Fox Tv'de İsmail Küçükkaya'nın sunduğu Çalar Saat programına konuk oldu. Programda 'Ulusalcılık'ı bir hastalık olarak tanımlayan Babacan, “Türkiye'nin bir merkezden yönetilemeyeceğini” iddia etti.

İsmail Küçükkaya'nın “Koronavirüsten sonra dünya, siyaset, ekonomi ve her şey değişecek. Nasıl bir dünya kurulacağını öngörüyorsunuz?” sorusu üzerine Babacan, şöyle konuştu:

“Nasıl bir dünya kurulacağı toplumların elinde. Nasıl bir Türkiye kurulacağı vatandaşlarımızın elinde. Türkiye tüm toplumuyla ve vatandaşlarıyla birlikte 'Daha çok özgürlük, daha çok eşitlik' mi diyecek? Milli irade bu şekilde mi şekillenecek? Türkiye 'Daha çok şeffaflık, iyi yönetim, güven, itibar ve istikrar' mı diyecek? Bu vatandaşlarımızın elinde. Popülizm bir hastalık. Ulusalcılık özelllikle kapalı ülkelerin yaptığı ulusalcılık bir hastalık. Otokratik rejimlerin bu durumları fırsat gibi kullanması çok tehlikelidir.

“Türkiye tek bir akıldan tek bir merkezden yönetilemeyecek kadar büyük bir ülkedir. Türkiye dünyanın en önemli ülkelerindendir ve dünya için yol gösterici bir ülke olabilir. Bu sorunların hepsi çözülür. Yeter ki iyi yönetilsin. Yeter ki vatandaşları ve toplumuyla yönetimine güvenen bir ülke haline gelsin.”

DAVUTOĞLU 'DİKTATÖRLÜK' OLARAK YORUMLADI

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu Atatürk’ün çıkardığı Tekalifi Milliye’yi “otoriterlik” olarak yorumladı. Davutoğlu siyasi mücadeleyi 'bazı 70’li yılların Marksist doğmalarını hayata geçirmek isteyen dar bir grubun üzerlerinden iktidar olması için' yapmadıklarını söyledi.

Ahmet Davutoğlu, Karar TV yayınında Karar gazetesi yazarları Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını yanıtladı. İnfaz yasasını eleştiren Davutoğlu isim vermeden FETÖ’cülerin de serbest bırakılması gerektiğini söyledi. “İnfaz yasası çıkaracaksınız, kamu vicdanını rahatsız edenler dışarı çıkacak, düşünce suçlarını içerde kalacaklar bunun izah edilir tarafı yok. Şu anki infaz yasası, kimler dışarıda kalmalı, kimler içerde kalmalıya göre düzenlenmiş. İnfaz yasası eşitlikçi, kimseyi ayrımcılığa tabi tutmayan objektif kriterlere dayanması lazım. Tutuklu yargılanmaya karşıyız, tutuklular tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılabilirler. Bu yasa devlete karşı işlenen suçları içerde, kişilere karşı işlenen suçları dışarıda bıraktı” dedi.

İLGİNÇ SÖZLER

Davutoğlu “Koronavirüs sonrası nasıl bir dünya olacak?” sorusunu yanıtlarken ilginç ifadeler kullandı: “Bu büyük bir kriz ama beklenmedik bir kriz değil. Bu krizler önümüzdeki dönemlerde de yaşanacak. Peki, biz bunu nasıl yöneteceğiz? Ya demokrasi dönüşecek özgürlük ve güvenlik taleplerine aynı anda cevap verecek ya da güvenlik ihtiyacı olan yerde özgürlüğe ihtiyaç yoktur diyen Türkiye’de de yansımalarını gördüğümüz otoriter rejimler. Ak partili arkadaşları uyarıyorum, biz bütün bu siyasi mücadeleyi bazı 70’li yılların Marksist doğmalarını hayata geçirmek isteyen dar bir grubun bizim üzerimizden iktidar olması için yapmadık. 1 Kasım seçimlerinde oy isterken, devleti sütre gerisinden biz yönetiyoruz diyen grupların eline devlet teslim edilsin diye yapmadık.”

TEKALİFİ MİLLİYE KANUNU

Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı döneminde çıkardığı için otoriterleşme vurgusu yapan Davutoğlu, “Tekalifi Milliye… gerekirse hepimiz canımızı da koyarız ortaya ama bunun üzerinden mülk emniyetini, düşünce özgürlüğünü insan onurunu ve haysiyetini yok edecek bir otoriter yapıya geçeceklerse, işte o zaman demokrasiyi insan onurunu savunanlar bir dakika orda dur demesi lazım” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tekalifi Milliye konusunu gündeme getirmesinin yanlış olduğunu vurgulayan Davutoğlu, devlet eliyle yardım toplanmasına karşı çıktı.

KARAYILAN: ULUSALCILAR, MHP, AKP HEPSİ BİRLEŞTİ

PKK üst düzey yöneticisi Murat Karayılan, şunları söylemişti: “2015’ten beri, özellikle 2016’daki bilinen darbeden sonra Türkiye’de yeni bir rejim yürürlüğe girdi. Adına derin devlet de denilen Türk devleti içerisindeki derin damarların hepsi bir araya geldi. Çünkü öncesinde bunlar arasında çelişkiler vardı. Ergenekoncular, ulusalcılar, milliyetçi olan MHP gibi yapılar, Türkİslam sentezli kesimler ve AKP Erdoğan öncülüğünde birleşti... Perinçek gibiler sözde solcu, ulusalcı olduğunu iddia ediyordu ama şimdi hepsi birleştiler...” (ANF ve Yeni Özgür Politika, 5 Ağustos 2019).

Milli dayanışma kampanyasına “'Milli kampanyada' dayanışma yok dayatma var” sözleriyle karşı çıkan HDP Eşbaşkanı Mithat Sancar da, 6 Haziran 2017’de PKK’nın haber ajansı dihaber’de çıkan röportajında şöyle demişti: “Erdoğan etrafında bir devletçi, milliyetçi, ulusalcı koalisyon kurmaktı. Bu bir tür İslamcıittihatçı buluşmasıydı. Bu buluşmanın başlangıcı 7 Haziran’dır. Erdoğan bu yol ile iktidarını yeniden kurmayı hedefledi. Diğer güçler de, derin devletçiler, Ergenekon atıkları, Gladyocular, ulusalcılar, milliyetçilerde sert bir antiKürt politikasını masaya koydular. Erdoğan onların talepleri kabul etti, onlarda Erdoğan’ın iktidarına razı oldular. İşte bu İslamcıittihatçı ittifakıdır. 1915 yılında eksik ayaklarla hakim olan o zihniyet 7 Haziran’dan sonra daha tehlikeli bir işbirliği ve birliktelik kurmayı başardı.”

KILIÇDAROĞLU: YÜZDE 99 ORTAĞIZ

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 2 Ocak 2020’de gazete ve televizyonların Ankara temsilcileriyle buluşmasında Babacan ve Davutoğlu’nun partilerinin değerlendirirken, “Millet İttifakı’nın öngördüğü ortak noktalarda benzerliklerimiz çok fazla. Hatta yüzde 99 oranında diyebilirim” demişti.

Aydınlık