Eski AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, Türkiye ile ABD arasındaki ilişkilerden Fırat’ın doğusuna, iç siyasetten orman yangınlarına kadar pek çok konuda değerlendirmelerde bulundu.
Yörünge Dergisi'ne konuşan Külünk, Atlantik ötesinin bütün hedefinin Recep Tayyip Erdoğan’sız bir Türkiye olduğunu vurgulayarak, “7 Haziran1 Kasım diyenler, Rus uçağının düşürülmesini açıklayabildiler mi? Bu, 7 Haziran’dan sonra da Sayın Erdoğan’ı Külliye’ye hapsetme çalışmalarıyla tezahür etti. Bu çalışmalar hala devam ediyor. Milli devlet aklına itiraz ediyorlar” sözlerini kullandı.
'YENİ BİR SİSTEM ARAYIŞI VAR'
Fırat’ın doğusu ve İdlib üzerinden coğrafyanın fotoğrafında ne gördüğüne ilişkin bir soruyu yanıtlayan Külünk, şunları kaydetti:
“Bir kere coğrafya kaderdir. Aslında bu yaşadığımız süreç; bir, jeopolitik merkez oluşumuz; iki, jeomedeniyet merkezi oluşumuz. Hem jeopolitik hem jeomedeniyet merkeziyiz. İki küresel güç sistemini doğrudan ilgilendiren bir konuda merkez olan bir ülkenin yaşadığı tüm bu süreçler doğaldır. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan sistem çöktü. Yeni bir sistem arayışı var.”
'ATLANTİK ÖTESİNDE AKIL HÂKİM DEĞİL'
ABD’nin “tek kutuplu dünya” tezinin çöküşü ve 90’lı yıllardan sonra dünya sistemine dahil olacak çok fazla güç merkezinin ortaya çıkışı ile dünyanın kendi dengesini arayış sürecine girdiğini anlatan Külünk, şu ifadeleri kullandı:
“Dünya bir yandan bu dengeyi ararken diğer taraftan da konuşmadığımız bir başka taraf var. Ezoterik boyutta dünyayı bir Armagedon’a zorlayış var. Yani Atlantik ötesinde akıl hâkim değil. Ezoterik, Evanjelist bir düşünce biçimi hâkim.”
'EN KRİTİK YER BİZİM COĞRAFYAMIZ'
Bu düşünce biçiminin dünyayı büyük bir savaşa zorladığını ve bunu “şeytanın çocuklarının” yaptığını belirten Metin Külünk, bunun en kritik noktasını şu sözlerle açıkladı:
“Kıyamete zorlamak noktasında da en kritik yer de bizim coğrafyamız: Mezopotamya ve Anadolu. Bu kadar kritik süreçlerin buluştuğu bir yer. Böyle bir yerde biz Türkiye’yiz, Türkiye Cumhuriyeti devletiyiz. Böyle bir yerde insanlık için de dijital/yapay zekâ devrimi üzerinden insanlığı bekleyen büyük bir kaosu engelleyebilecek de medeniyet merkeziyiz.”
'İBRAHİM ALEYHİSSELAM’IN AKLINI VE ZEKÂSINI MERKEZE KOYMALIYIZ'
Türkiye’nin bütün bunların kesişim noktasında yer aldığının altını çizen Külünk, şöyle konuştu:
“Bütün bunların buluştuğu noktadayız. Onun için de diyorum ki, soğukkanlı olursak Batı uygarlığının, Amerikan hegemonyasının çöküşe geçtiğini görürsek, bir taraftan Batı’nın insansız uygarlık tezine karşı insan ve kalp merkezli bir medeniyetin parametrelerini içeride inşa edip insanla buluştuğu noktaya gelebilirsek; öbür yandan irrasyonel Evanjelizm’e karşı İbrahim Aleyhisselam’ın aklını ve zekâsını merkeze koyarak Nemrut ve ateş karşısındaki duruşunu inşa edersek biz buradan yükselerek çıkacağız.”
'TÜRKİYE’NİN YÜKSELİŞİ, İNSANLIĞIN YÜKSELİŞİ OLACAKTIR'
Türkiye’nin yükselişinin insanlığın yükselişi olacağını belirten Külünk, “Olayı sadece enerji hatları, ABD’nin AsyaPasifik’e geçebilmek için inşa ettiği strateji, Rusya’yı sınırlama, tek başına Doğu Akdeniz’i tutmak üzerinden düşünmek eksik kalır. Evet bunlar var. Ama arkada aklı zorlayan, aşan bir fotoğrafla karşı karşıyayız.” ifadelerini kullandı.
'MESAJI PKK ÜZERİNDEN VERİYORLAR'
Mesih’in geleceğine inanan bu kişilerin “ateşin çocukları” olduğunu belirten Külünk, orman yangınlarına sebep olan terör örgütü yapılanmasının adının da “ateşin çocukları” olmasına ilişkin şunları söyledi:
“Aslında orman yangınları ile PKK’nın arkasındaki aklın verdiği mesaj, Nemrut’un İbrahim Aleyhisselam’a verdiği mesajdır. PKK’nın elemanlarının kullandığı dile bakın. Kendi akılları yetmez buna. O arkasındaki akıl, Türkiye’yi İbrahim olarak gördükleri için, İbrahim Aleyhisselam’a Nemrut’un ateşle vermek istediği mesajı şimdi PKK üzerinden veriyorlar.”
'BURADAKİ KAVGA TOPRAKLA ATEŞİN, ADEM’LE ŞEYTAN’IN KAVGASIDIR'
Orman yangınları üzerinden de teolojik bir mesaj verildiğini belirten Metin Külünk, “Evanjelist akıl Türkiye’ye ‘yakarız seni’ mesajı veriyor. Hz. İbrahim’in ateşe atılması gibi… Dolayısıyla aslında bugün İbrahim Aleyhisselam’ın kıssasını akıl ve kalple bir daha bir daha okumamız gerekiyor.” dedi.
Buna gerekçe olarak İbrahim Aleyhisselam’ın ateşin çocuklarına verdiği yanıttaki keskin zekâ ve akıl derinliği fark edildiğinde ve Allah’a olan teslimiyette endişesizlik yakalandığın bu cendereden çıkılacağını aktaran Külünk, şunları kaydetti:
“İster Armagedon’a zorlasınlar ister başka şeye, hiç fark etmez. Ama süreç salt siyaset bilimcilerin, uluslararası ilişkiler uzmanlarının, askeri uzmanların tarif ettikleri gerçeklik sınırları içerisindeki modelle izah edilemeyecek bir noktada.
Bu karşımızdaki yapının ezoterik inançları var. O inanç gereği olarak her şeyi kullanma temayülündeler. Çok önemli bir şey yakaladınız. PKK, ateşin çocukları. Ateşin çocukları kavramını Nemrut’tan, şeytandan bağımsız olarak düşünürseniz hata edersiniz.
Dolayısıyla buradaki kavga, ateşle toprağın kavgasıdır. Toprak Adem’dir, ateş Adem’e itiraz eden şeytandır. Buradan yola çıkarak bizim Kur’an’daki İbrahim kıssasını tekrar tekrar okumamız gerekiyor. Buna bilim adamları itiraz edebilir.”
'O İSMİ KOYAN AKLI ÇÖZMEK LAZIM'
Örgütün nefreti toplayacağını bilmesine rağmen adına “ateşin çocukları” dediğini ve bunu “o eylemi yapan militanların bilemeyeceğini” söyleyen Külünk, “O ismi koyan aklı çözmek lazım. O akıl Golan Tepeleri ile fiili durum oluşturuyor. O akıl Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ediyor, Türkiye ile gerçeklik dışı bir iletişim kurmaya kalkıyor. Çünkü normal akılda, yani Brzezinski’nin ve Kissinger’in etki alanından kurtulmuş bir ABD’nin kendi doğal çıkarları Türkiye ile çatışmamayı emreder.” diye konuştu.
Normal aklın ABD’nin neden Türkiye ile çatışmamasını emredeceğine açıklık getiren Külünk, şunları söyledi:
“Çünkü yükselen Çin’in ABD tarafından durdurulamayacağı çok açık. ABD’nin küresel güç sisteminde gücünü koruyabilmesinin temel şartlarından birisi Türkiye ve Türkiye üzerinden İslam ve Türk dünyası ile çatışmasızlıktır. Bu da ancak Türkiye merkezli, İslam ve Türk dünyasının çıkarlarıyla çatışmayacak bir Amerikan politikasını gerektirir.”
'ABD’NİN ASIL RAHATSIZLIĞI, TÜRKİYE’NİN HAZIR OLMASI'
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “devletin ABD ile aynı yerde olmadığını ve Türkiye’nin kendi milli reflekslerini inşa etme gerekliliğine yönelik çok stratejik adımlar attığını” söyleyen Metin Külünk, şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye’nin kendi jeopolitik merkez olma konumunun gerektirdiği büyük akıl ve fiziki değişimini gerçekleştirdi. ABD’nin aslında rahatsız olduğu, Türkiye’nin gelecek yüzyıla güçlü bir şekilde hazır olması. Üçüncü havalimanıyla, Avrasya Tüneli, Marmaray, Yüksek Hız Tren hatlarının DoğuBatıKuzeyGüney hatlarında tüm yurdu kuşatması… Türkiye’nin mesajı ben gelecek yüzyıla hazırım. ABD panikledi ve panikleyince tezlerini erkene aldılar. İhtimalle güneydeki tezleri de erkene aldılar.”
'TÜRKİYE’NİN SAVAŞSIZ 510 YILA İHTİYACI VAR'
Türkiye’nin savaşsız 510 yıla ihtiyacı olduğunu ve bu süreçte kendi milli muharip uçağını, insansız tankını üreteceğini ve hava savunma sisteminde Rusya ile füze geliştirme ve üretme kabiliyetinin güçleneceğini anlatan Külünk, şunları kaydetti:
“Hava savunma sistemiyle kendi sınırlarına 600 km’ye kadar koruyabilecek. Örneğin Taşucu’dan baktığınızda Mısır İskenderiye Limanı’na, Akçakale’den baktığınızda Ürdün sınırına, Silopi’den baktığınızda Suudi Arabistan sınırına kadar hattı kontrol alacaksınız. Gelebilecek saldırıları havada göğüsleyebilecek noktaya gelmiş bir Türkiye. Karada insansız tankıyla harekât kabiliyetiyle, denizin altı ve üstünde ürettikleriyle çok güçlü bir Türkiye. Bunlarla birleşmiş, yükselen Çin’in Batı’ya çıkışında en kritik lojistik merkez. Türklerin hafızasını iyi okuyan bir akıl, ‘Türkler ABD’ye kafa tutacak ve çökertecek’ diyor. Michael Rubin’in açıklaması da bunu söylüyor. Dolayısıyla ABD panik halinde.”
'7 HAZİRAN1 KASIM DİYENLER RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİNİ AÇIKLASIN'
Terör örgütü PKK’nın hendek ve barikat terörünün de bu çerçevede değerlendirilip değerlendirilemeyeceğine ilişkin konuşan Külünk, “Nusaybin, Sur, Cizre, Silopi, Yüksekova gibi merkezleri PKK’nın şehir çatışmaları üzerinden teslim alarak ve kaymakamlıklara PKK simgelerini çekerek gelişen strateji, bahsettiğimiz sürecin benzeridir.” dedi.
O dönemde güvenlik güçleri Nusaybin’de PKK terörüyle mücadele verirken Brüksel’de kimin kiminle görüştüğüne bakılması gerektiğini vurgulayan Külünk, şöyle konuştu:
“İkinci Çözüm Süreci başlığı altında devletin terörle en güçlü mücadele verdiği bir anda ne yapmak istiyorlardı. Zaten birçok stratejileri çökünce 15 Temmuz’u erkene almak zorunda kaldılar. Atlantik ötesinin bütün hedefleri Erdoğan’sız bir Türkiye. 7 Haziran1 Kasım diyenler Rus uçağının düşürülmesini açıklayabildiler mi? Bu, 7 Haziran’dan sonra da Sayın Erdoğan’ı Külliye’ye hapsetme çalışmalarıyla tezahür etti. Bu çalışmalar hala devam ediyor. Milli devlet aklına itiraz ediyorlar.”
Aydınlık