Tahran'daki 3'lü zirve öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya lideri Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani baş başa görüşmelerin ardından bir araya geldi. 3 liderin açıklamalarının ardından Tahran Bildirisi imzalandı.
Dünyanın merakla beklediği Tahran'daki TürkiyeRusya ve İran arasındaki kritik zirvede kameralar karşısına geçen liderlerden ilk sözü ev sahibi olarak İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani aldı.
RUHANİ: İLK VE SON ROL SURİYE MİLLETİNİNDİR
Ruhani'nin açıklamalarının satırbaşları şöyle:
"Suriye'de terörizmle mücadele için bu buluşma ne geçmişte ne gelecekte kendi kararımızı kabul ettirmek üzerine olmamıştır. Suriye halkı dostumuzdur. Bölgedeki bazı ülkelerin terörizmle ilgili endişelerini anlıyoruz, ama bu endişeler için en iyi yönetimin Suriye hükümetiyle organize olmadan doğrudan müdahalenin krize neden olacağını biliyoruz.
Rejim örgütlerinin savaş için savaş yönteminin yanlış olduğunu düşünüyoruz. Kalıcı barış için terörizmle mücadele etmek gerekir. ABD ve siyonist rejiminin terörizm destekleyicileri, hengame yaratarak suçu değiştiremezler. İşgalci bir rejim olan ırk ve rejim olan işgalci rejimin, Suriye'nin işgal ettikleri topraklarını derhal terk etmesini gerekir. Kanunsuzca Suriye'de bulunan ve tecavüze gerçekleştiren ABD hükümetinden olumlu ve yapıcı bir adım beklenemez. Suriye'de kalıcı barışla ulaşması için ciddi sorunlar yaratmaktadır. Yüz binlerce Suriyeli'nin komşu ülkelerde bulunması olumsuz hava yaratır, derhal topraklarına dönmeleri için yardım edilmelidir. Suriye'nin geleceği için her türlü rol Suriye'ye aittir.
İdlib'te teröristlere karşı mücadele sivillere zarar vermemelidir ve yakıp, yıkıcı olmamalıdır. Yabancı askeri güçlerin topraklardan çıkması Suriye'nin geleceği açısından önemlidir. Libya'da dış güçlerin müdahalesi, geçmiş tecrübeler Suriye'nin geleceği açısından da önemlidir. Dünya özellikle bizim bölge dış müdahale, bazı hükümetlerin maceraperetliği yüzünden çok fazla insani kayba neden olmuştur. Yemen krizi ve dünyadaki benzer krizleri çizecektir. Bölgede ve dünyadaki kriz yaşayan ülkelerin geleceği ve barış sürecini belirleyemez.
Eski, acı ve tatlı deneyimleri göz önünde bulundurarak, önümüzde çok kısa olmayan bir yolumuz var. Suriye krizinde iş birliğimiz bölgedeki diğer krizlerin çözülmesi için rol oynayabilir"
"Üç ülke Suriye'de barışın gelmesi için, her müzakerede Suriye'de toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Terörizm son bulana kadar özellikle İdlib'te terörle mücadele bulunmalıdır. Suriye'de güvensizliğin son bulması için ABD'nin orada bulunması son bulmalıdır. Suriye krizinin çözülmesi için Suriye'de barış için üç ülkenin iş birliğine saygı duyulmalıdır.
Sorumluluğumuz çok ağır. Putin'in de altını çizdiği gibi, anayasa bizim için çok önemli. Son adımlar, ilk adımlardan daha zor oluyor. Ama geçmişte de beraber istişare yaptığımız gibi, birlikte iş birliği yapmamız lazım."
PUTİN: PROVOKASYON HAZIRLANIYOR
Reklamdan sonra devam ediyor
Rusya Devlet Başkanı Putin'in konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Yeni bir üçlü zirve Tahran'da yapılmakta. Suriye meselesinde atılacak adımları görüşmek için bize olanak tanıdı. Sürdürülebilirlik ve başarı için adımlar gerçekleşti. 141 şehir kontrol ediliyor, kalan teröristler şu an İdlib'de bulunuyor, ateşkes rejimini ihlal etmeye çalışıyor, hatta kimyasal silah kullanımıyla provoke ediliyor. Suriyeliler arası diyaloğun gerçekleşmesi için adımlar atılabildi. Suriyelilerin kendi başına ülkelerinin kaderini tayin etmeye başladılar. BM nezdinde bir anayasa komitesi oluşturulacak.
İdlib ve Fırat'ın doğusu geri kalmış durumda. Fırat'ın doğusundaki düğümü çözelim. Amerika'yı hemen oradan çıkmaya ikna edelim.
Suriye hükümetinin kontrolü altında sivillerin istihdamı artıyor, Rusya bu anlamda yardımda bulunuyor. Türkiye ve İran'ın bu girişimi desteklemesi önemlidir.
1.5 ay içerisinde yüz binler evine dönebildi. İlaç, gıda gibi yardımları savaştan zarar gören bölgelere ulaştırıyor. Bu yardımları, Suriye'nin yeniden toparlanabilmesi için evlerine ulaştırabilmemiz lazım. Bugünkü görüşmelerin yapıcı olacağından eminim."
ERDOĞAN: SÜREÇ RİSKLİ NOKTAYA GELDİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının satırbaşları:
"Sayın Ruhani'ye ev sahipliği için teşekkür ediyorum. Zirveden çıkacak kararlar tüm dünya tarafından merakla bekleniyor.
Askeri müşterekten Suriye'nin toprak btünlüğünün sağlanması amacıyla sahada şiddetin durdurulması hedeflerimiz. Aynı anlayışla Cerablus, Afrin, El Bab gibi bölgelerde terörü temizledik. Huzur ve birliği temin ederek mültecilerin evlerine dönebilmelerine çalıştık. Askerimizin canı pahasına teröristleri temizledik.
Bugün, gerginliği azaltma bölgelerinden geriye sadece İdlib kaldı. Türkiye olarak şehitler verdiğimiz, ciddi özveride bulunduğumuz çok ciddi bir yere geldiğimizi düşünüyoruz. Suriye'nin geleceği için değil, bizim milli güvenliğimiz için hayati öneme sahiptir. Bölgede kurduğumuz 12 gözlem noktasının anlamından biri de can güvenliği vermiş olmasıdır. Kendi halkına yönelik katliamları Esad yönetiminin rızasına bırakmayı göze alamayız. Süreç çok riskli bir yere geldi.
İdlib'e yapılacak bir saldırı felaketle, katliamla, dramla sonuçlanacaktır. İdlib'de sivillere saldırı çok ciddi can kaybına neden olacaktır, milyonlarca sivil topraklarımıza sığınacaktır. Güvenlik endişelerini elbette anlıyoruz. Benzer kaygıları sizin kadar iyi anlıyoruz. Teröristlere karşı mücadele zaman ve sabır gibi etkilere ihtiyacımız var. İdlib'in kan gölüne dönmesini asla istemiyoruz. Siz dostlarımızdan da yardımınızı bekliyoruz.
İdlib'in akıbeti konusunda varacağımız anlayış Suriye'nin geleceğini de belirleyecektir. Ülkemizin ve kardeşimiz olarak gördüğümüz Suriye halkının geleceği konusunda Türkiye'nin tavrı bellidir. Bizler İdlib'e odaklanırken, dünya gözünü buraya çevirmişken Fırat'ın doğusunda tehlikeli olaylar yaşanıyor. DEAŞ tehdidi ve tehlikesi kalmamış olmasına rağmen ABD'nin bir diğer terör örgütünü desteklemesinden rahatsızız. 3 bine yakın kargo uçağını bölgeye göndermesi, yardımda bulunmasıyla bu terör örgütünün ne denli güçlendiği ortadadır. Bu durum sadece bizim milli güvenliğimizi bozmuyor, Suriye'nin toprak bütünlüğünü de bozuyor. Ortak bir tavır almalıyız."
Türkiye, özellikle Suriye'nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır.
Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü, ülkenin yeniden inşaası bir anca ele alınmaya başlayabilir. Geri dönüşlerin uluslararası hukuka uygun olarak ele alınması esas olmalıdır. Kimyasal silahların yasaklanması sözleşmesi 1915te imzalanmıştır, 1917de yasaklanması örgütün tarihidir. Konvansiyonel silahlarla öldürülenlere karşı tavır almakta gecikiyoruz ancak kimyasal silahlara karşı gecikmiyoruz. Bu yıl BM genel kurulunda da bu işi gündeme getirmek suretiyle ortak tavır takınmanın, özellikle Rusya Federasyınu'na büyük iş düşmekte, açık ve net hale getirecektir"
12 maddelik bir sonuç bildirgesi var. Bu bildirgeyle, tüm dünyanın beklediği bu bildirgeye Tahran Bildirgesi diyeceğiz, bunun temsilini de göreceğiz. Bir sonraki toplantıyı Rusya'da yapacağız. Bu toplantıya çok daha olumlu görüşlerle gitmeyi temenni ediyorum.
İdlib'deki bombardımanların artık bir ateşkese adım atılmasında fayda var, zira İdlib halkı ciddi manada bir korku oluştu. Sürekli artık bizim sınırlara doğru geliyorlar. Burada bir ateşkesin sağlanması ilgili arkadaşlarımızın yapacağı çalışmalarla yapalım. Savunmayla ilgili arkadaşlarımızın yapacağı çalışmalar önem arz ediyor."
RUHANİ'DEN 'FIRAT'IN DOĞUSU' MESAJI
Ruhani, ABD'ye ve Fırat doğusundaki PYD/YPG'ye sert mesajlar verdi:
"İdlib ve Fırat'ın doğusu geri kalmış durumda. Fırat'ın doğusundaki düğümü çözelim. Amerika'yı hemen oradan çıkmaya ikna edelim. Suriye'de barışın gelmesi için, her müzakerede Suriye'de toprak bütünlüğüne saygı duyulmalıdır. Terörizm son bulana kadar özellikle İdlib'De terörle mücadele bulunmalıdır. Suriye'de güvensizliğin son bulması için ABD'nin varlığı son bulmalıdır. Suriye krizinin çözülmesi için Suriye'de barış için üç ülkenin iş birliğine saygı duyulmalıdır."
ATEŞKES TARTIŞMASI
Üçlü zirvede Erdoğan'ın başlattığı "ateşkes" ısrarı damga vurdu. Zirve boyunca 5 kez söz alan Erdoğan, konuşmalarının tamamında 'ateşkes' vurgusu yaptı.
12 maddelik sonuç bildirgesinin liderler tarafından kabul edildiği ilan edilirken, söz alan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diplomatik bir ifade, 3. madde güzel. Ancak burada ateşkes ifadesi yer alacaksa, çok daha isabetli olacaktır diye düşünüyorum. Buraya ateşkes ifadesini koyarsak, bu işi çok daha güçlendirecek, işe yarayacaktır " ifadelerini kullandı.
Putin ise ateşkes çağırısına "Konuyla ilgili 3. maddede biz İdlib bölgesini ele aldık. Orada çözüm yolu arayışına mevcut ilkeleri esas alarak hareket ediyoruz. Burada silahlı muhalifler yok. Bu iyi olurdu, fakat biz onların yerine konuşamıyoruz. DEAŞ'ın teröristlerine saldırıları keseceklerine, silahları bırakacaklarına da onlar adına konuşamayız. Elbette haklısınız, bazı formüller muğlak. Üçümüz bunları yapmalıyız." şeklinde yanıt verdi.
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ise ateşkes tartışmasına ilişkin, "Bütün teröristler silahları bıraksınlar" ifadelerini kullandı.