Eski MİT mensubu Enver Altaylı'nın da aralarında bulunduğu dört sanıklı FETÖ davasına dün devam edildi. Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Enver Altaylı, Metin Can Yılmaz, Mehmet Barıner ile tutuksuz sanık Seda Chamatzoglou hazır bulundu.
'ÖNCE AYDINLIK YAZIYOR'
Enver Altaylı da 3 yıla yakın bir süredir tutuklu olduğunu belirterek şu ifadeleri kullandı: “Son zamanlarda şiddetli baş ağrısı ve mide bulantım da var. Beni hangi gerekçeyle tehlikeli tutuklu yaptılar bilmiyorum. Örgüt yöneticiliği diyorlar kimi yönetmişim? Ben casusluk yaptıysam Türkiye için yapmışımdır. İddia makamı çocukluğumdan itibaren beni casus gibi göstermeye çalışıyor. Ben Turgut Özal ve Süleyman Demirel ile yakından çalıştım. Devletin askeri uçağıyla Orta Asya'da dolaştım. Özal'ın seyahatlerinde Dışişleri Bakanından daha yakındım. Demirel Cumhurbaşkanı adayı olmam için çaba sarf etti. Benden devlete sızan birileri intikam almaya çalışıyor. Örgütle yakın ilişkisi olanlarla 17/25 Aralık sonrası hiç irtibatım yok. Ben FETÖ'cü değilim, casus değilim. İddianamedeki ifadelerle Rusçuların, Doğu Perinçek'in ifadeleri aynıdır. Bunları önce Aydınlık Gazetesi yazıyor sonra savcı yazıyor.”
FETÖ ÜYELİĞİ VE CASUSLUK
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından, eski MİT’çi Enver Altaylı hakkında hazırlanan iddianamede Altaylı için, “Casusluk ve silahlı örgüt yöneticisi olmak” suçundan 35 yıla kadar hapis cezası isteniyor. İddianamede Altaylı'nın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’e yazdığı notlarda Kaşif Kozinoğlu’nun MİT Müsteşarı, Müsteşar Yardımcısı ya da Daire Başkanı olmasının FETÖ için tehlikeli olacağına dikkat çektiği ortaya çıkmıştı. İddianamede Altaylı’nın notlarında, “…Eğer böyle bir şey olursa, Allah memleketi, devleti, Fethullah Hoca Efendiyi, cemaatin önde gelenlerini korusun. Bu bir felaket olur” dediği aktarılmıştı.
İddianamede, Altaylı’nın, ABD Başkanı Donald J. Trump’un Milli Güvenlik Danışman Vekili olarak görev yapmış (Emekli) Korgeneral Michael Flynn’a hitaben mektup yazdığı da belirtilmişti.
BÖLÜCEK'LE ÇOK SAYIDA TELEFON GÖRÜŞMESİ
İddianamedeki en dikkat çekici noktalardan biri Altaylı'nın telefon görüşmelerine ilişkindi. İddianameye göre Enver Altaylı, bazı siyasi parti genel başkanlarının ‘FETÖ mensubu olduğu tespit edilen danışmanları’ aracılığıyla bu partilere etki etmeye çalıştı. Bu kapsamda Altaylı’nın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı Rasim Bölücek ile telefon trafiğine yer verildi. Altaylı, rehberinde ‘Bölücek Rasim’ ibaresi ile kayıtlı cep telefonu numarası ile 1022 kez görüştü. Bu görüşmelerin 767’sinde Altaylı, 197’sinde Bölücek aradı. Görüşmelerin süresi 2 gün 13 saat 59 dakika 22 saniye tuttu.
Ayrıca iddianamede yer alan, “Şüphelinin telefon rehberinde “Rasim BÖLÜCEK” ibaresi ile kayıtlı “05xx 663 83 xx” numaralı başka bir GSM hattı ile de 137 (yüz otuz yedi) kez, toplamda 1 sa 53 dk 3 sn görüşme yaptığının tespit edildiği, cep telefonu arama günlüğünde “05xx 663 83 xx” GSM numarasının incelenmesinde genelde 0 sn lik görüşme/çağrı bırakma olayının yoğun olduğunun görüldüğü, bu durumun aralarında farklı bir iletişim yoluna geçmek için geliştirilen bir metot olduğunu tahmin edilmektedir” değerlendirmesi de dikkat çekti.
GÜLEN’LE GÖRÜŞME TALEBİ
Genelde yurtdışında bulunan şüpheli Altaylı’nın 15 Temmuz darbe girişiminden iki gün önce Ankara’ya geldiği anlaşıldı. Altaylı’nın 15 Temmuz gecesi Bölücek’le de görüştüğünü söylediği belirtildi. İddianamede yer alan bilgilere göre, şüpheli Enver Altaylı, Bölücek’in telefon rehberinde ‘Sakir Sen’ diye kayıtlı FETÖ mensubuyla ABD’nin New York eyaletinde görüşme planladı. Bölücek ile ismi Şakir Şen olduğu değerlendirilen kişi arasındaki mesajlaşma içeriğini gösteren ekran fotoğrafı da Altaylı’nın telefonundan çıktı.
Mesaj içerikleri üzerinde yapılan incelemeyle, Bölücek’in, elebaşı Gülen veya o gruptan birisi ile görüşmek için talepte bulunduğu anlaşıldı. Şakir Şen’in, mesajında, “Kendileri çok ciddi grip olmuş, kabul edemedi maalesef. Doktorlar kimseyle görüşmesine müsaade etmiyor. Ben ise hareketle meseleyi çözmeye çalışıyorum” dediği belirtildi. Ayrıca iddianamede, Altaylı’nın, bazı siyasi parti genel başkanlarının FETÖ mensubu olduğu tespit edilen danışmanları aracılığıyla bu partilere etki etme faaliyetinde bulunduğu vurgulandı.
PİŞKİNLİĞİN BÖYLESİ
Bölücek’in, “Geçmişe dayanan hukuk ve tanışıklığımız var. Ülkücü camiada herkes Enver abiyi bilir. Enver Altaylı’nın ilişki kurmak için bana ihtiyacı yok. Aradığı sayısız kişiden biriyim. Benden 100 kat daha fazla Ak Partili yöneticiyle hukuku vardır. Birçok insanı arar, beni de arar. CHP Genel Başkanı'nın siyasi danışmanıyım. Altaylı ile ihtiyatlı bir mesafem var. Evet görüştük. Çekincem olsa kendi telefonumu kullanmazdım. Suç teşkil edecek durum değil. Enver abi hiperaktiftir. Beni günde 10 kez aramıştır. Emimin ki 20 kere başkasını aramıştır. Herkes benimle ilişki kurmak ister. Ben CHP’nin başdanışmanıyım” sözleri de inandırıcı bulunmadı.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Rasim Bölücek
HÂLÂ CHP’DE GÖREVLİ
İddianamedeki bu ayrıntılara rağmen, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı Rasim Bölücek’in halen görevde kalması dikkat çekiyor. Bölücek, 31 Mart yerel seçimlerinin ardından Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş tarafından, belediyenin konut, altyapı, üstyapı, yol ve köprü işlerini yapan Metropol AŞ isimli şirketinin yönetim kurulu üyeliğine getirildi.
TUTUKLULUĞUN DEVAMI KARARI
Öte yandan dünkü duruşmada sanıklardan Enver Altaylı'nın damadı Metin Can Yılmaz 34 aydır tutuklu olduğunu, 5 aydır da mahkemenin kendisiyle ilgili tahliye talebi hakkında karar vermesi gerekirken bu konuda karar vermediğini kaydederek reddi hakim talep etti. Yılmaz, ”Mahkemeniz hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Mahkeme üyelerinin her birini tek tek reddediyorum. Bu konuda ara karar alınmasını talep ediyorum" dedi. Bu talep üzerine ara kararı açıklayan mahkeme, red istemi talebinin duruşmayı uzatmaya yönelik olduğunu kaydederek reddetti. Yılmaz'ın bu işleme de itiraz etmesi üzerine mahkeme, itiraz ve talebin değerlendirilmesi için dosyanın görevli Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verdi.
Sanık Yılmaz, "77 yaşındaki kayınpederim tek başına hücrede tecritteyken ben tahliye talebinde bulunmuyorum" ifadelerini kullandı. Mehmet Barıner de tahliye talebiyle ilgili olarak, "34 aydır çok ağır şartlarda tutukluyum. Suçsuzluğumun gün yüzüne çıktığını düşünerek tahliye talebinde bulunuyorum" diye konuştu. Davanın tek tutuksuz sanığı Seda Chamatzoglou ise, “Ben bu davada kimseyi tanımıyorum. Neden yargılandığımı da bilmiyorum” diyerek beraat talep etti. Beyanların ardından ara kararı açıklayan mahkeme sanıkların tutukluluk halinin devamına karar vererek duruşmayı 16 Temmuz’a erteledi.