Türkiye’nin yeni ekonomi modelinde düşük faizle yatırım, üretim, istihdam ve ihracatı destekleyen adımlar peş peşe devreye alındı. Mart ayında başlayan bu politikanın olumlu etkilerini Türkiye, hem büyümede hem istihdamda hem de ihracat artışında ve cari açığın minimize edilmesinde gördü. 83 milyon vatandaşın refahını önceleyen yeni ekonomi politikasına iş dünyasından da büyük destek var.
Faizkur tahterevallisi
Ancak paradan para kazanan rantiyeci kesim, finans piyasalarında adeta terör estiriyor. Yüksek faizle kazanmaya alışmış kesimlerin faizler düştükçe dolara saldırma alışkanlığı dikkat çekiyor.
Türkiye, dolar üzerinden yapılan siyasi bir müdahale girişimiyle karşı karşıya. Yüksek faizden beslenen tefecilerin kurları yükselterek yaptığı şantaj yurt dışından kurgulansa da içerde icra edilmesine destek verenler var.
Rant tezgâhı böyle işliyor
Bankadaki parasını dövizde hesaplarında tutan kişi ve işletmelerin; TL cinsinden kredi almak için bankaların kapısını çalmaya başladı. Bankada parası olduğu halde, kredi kullanmak isteyen bu fırsatçılara bazı bankalar çanak tutuyor. Kur ateşini körükleyen bu açgözlülüğe fırsat vermemesi beklenen bankalardan bazıları tam aksi tutum sergiliyor. Döviz mevduatını bozdurup yatırıma yönelmek isteyen kişileri bu fikrinden caydırmak için bazı bankalar, “Dolarını bozmana gerek yok. Sana TL cinsinden kredi verelim” teklifinde bulunuyor.
Milletin ekmeğine göz diktiler
Yatırıma yönelmesi gereken kaynağı döviz hesaplarında tutan rantiye kesimi, doları yükselterek kazanmak isterken, bir yandan da TL’yi zayıf düşürüp vatandaşın alım gücünü düşürüyor. Dolar milyonerlerinin sebep olduğu kur spekülasyonları, zam fırsatçılarının zamlar fiyat artışları yapmasına da davetiye çıkarıyor.
89 miyar doları şirketlerde
Merkez Bankası verilerine göre 26 kasım tarihi itibariyle Türkiye’deki bankalarda 259 milyar 475 milyon dolarlık kaynak döviz mevduatlarında tutuluyor. 259 milyar dolarlık bir büyüklüğü aşan bu döviz mevduatları kime ait? Bu kadar büyük bir kaynağı üretim, yatırım ve istihdam için kullanma imkanı varken, döviz kurlarının yükselişine umut bağlayanlar kimler? Bu döviz mevduatının 89 milyar 372 milyon doları şirketlere, 222 milyar 77 milyon doları ise kişileri ait görünüyor.
Dur diyecek önlemler
Paradan para kazanan rantiye kesimi, yeni ekonomi politikasına saldırarak piyasalarda önemli bir algı bozulması oluşturdu. Küçük yerli yatırımcıların da peşine takıldığı kur manipülasyonunun önüne geçmek için acilen atılabilecek adımlar var. Döviz kurunda yaşanan artışların yavaşlatılması ve Hazine'nin borçlanma maliyetinin azaltılmasına katkı sağlayacak öneriler konuşuluyor. Bu önerilerin bir kısmı Merkez Bankası, bir kısmını da Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından devreye alınabilir.
Döviz cinsi zorunlu karşılıkların yarısı tahvil olsun
Dikkat çeken önerilerin başında; bankaların Merkez Bankası’nda tutma mecburiyetinde oldukları zorunlu karşılık yükümlülüklerininin bir kısmını döviz cinsinden Hazine tahvili olarak tutarak yerine getirme formülü geliyor. Bu durum hem döviz kurunu baskılar hem de Hazine’nin borçlanma maliyetlerini aşağı çeker. Merkez Bankası bilançosundaki Hazine tahvil portföyünü artıracak bu adım; bir yandan döviz cinsinden Hazine’nin borçlanma maliyetini azaltır diğer yandan da kuru baskılar. Merkez Bankası’nın atabileceği bir diğer adım ise reel sektör tahvillerini alarak doğrudan kaynak aktarımı yapmak. Hem ABD’de hem de Avrupa’da başvurulan bu yöntemle bankaların kredilere yansıttığı faiz farklarının köpüğü alınabileceği dile getiriliyor.
Atıl fonlar sisteme kazandırılsın kredi maliyeti düşsün
Bankalarının TCMB’de tuttuğu atıl fonların sisteme yeniden sokulabilmesinin de kurlar üzerindeki baskılı azaltarak piyasayı rahatlatabileceği ifade ediliyor. Çünkü bankalar, Merkez Bankası nezdinde zorunlu karşılık olarak 329 milyar TL tutuyor. Atıl olarak tutulan bu fonlara karşılık bankalar, Merkez Bankası’ndan haftalık olarak yaklaşık 365 milyar TL fon kullanmak zorunda kalıyor. Bankalar, bu fonlama tutarı üzerinden her yıl Merkez Bankası’na ödediği faizin maliyetini, kredi faizlerine yansıtıyor. Merkez Bankası’nın cari dengeye ilişkin izlenen politikaları dikkate alarak, fonlama maliyetinin ortalaması aynı seviyede olacak şekilde mevduat dolarizasyonunu azaltan bankalara teşvik edecek şekilde düşürülmesinin yerinde olacağı konuşuluyor.
Bankada dövizi olana kredi verilmesin
BDDK’nın alacağı kararla, bankalardaki döviz mevduatlarına kademeli olarak hesap yönetim ücreti getirilmesi de bir başka öneri olarak dikkat çekiyor. Döviz mevduatı tutan ancak sektörü itibariyle dövizle işlemi olmayan şirketler ve bireylerin yeni krediye erişimleri sınırlandırılabileceği seçeneği de dolara talebi azaltacak önemli bir formül olarak öne çıkıyor. Bu önerinin detayında ise bankaların kredi kullandırdığı işletmeleri ihtiyaç sırasına göre sınıflandırması var. Krediye acil ihtiyacı olan işletmeler, ihracatçılar ve döviz kaybettirmeyici faaliyeti olan yerli üreticilerin öncelikli olarak kredi ihtiyacının karşılanması öneriliyor.
BDDK'nın atabileceği adımlar da var
Kur ateşini düşürmek için Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)’nun da atabileceği adımlar var. BDDK, alacağı kararlar ve yayınlayacağı yönetmeliklerle bankaların döviz toplamasının önüne geçilebilir. Bu kapsamda, mevduat dolarizasyonu düşük olan bankalara daha az Zorunlu Karşılık tutması kararlaştırmak mümkün. Mevduat dolarizasyonu düşük olan bankalara teşvik olarak; “Açık Piyasa İşlemleri’inde Merkez Bankası’na daha düşük faiz ödesin” önerisi de var.
Bankadaki mevduatın yüzde 60'ı dövizde
Bankacılık sektörü toplam mevduatı geçen hafta 295 milyar 437 milyon lira (yüzde 6,2) artışla ilk defa 5 trilyon liranın üzerine çıktı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından yayımlanan haftalık bültene göre, sektörün kredi hacmi 26 Kasım itibarıyla 227 milyar 281 milyon lira arttı. Söz konusu dönemde toplam kredi hacmi 4 trilyon 425 milyar liradan 4 trilyon 653 milyar liraya çıktı.
Ticari krediler 27 milyar lira arttı
Verilere göre, tüketici kredileri tutarı, 26 Kasım itibarıyla 6 milyar 474 milyon lira artarak 757 milyar 603 milyon liraya yükseldi. Söz konusu kredilerin 290 milyar 890 milyon lirası konut, 13 milyar 828 milyon lirası taşıt ve 452 milyar 886 milyon lirası ihtiyaç kredilerinden oluştu. Söz konusu dönemde taksitli ticari kredilerin tutarı 27 milyar 44 milyon lira artarak 678 milyar 541 milyon liraya çıktı.
Yerliler 1,8 milyar dolarlık döviz bozdu
Aynı dönemde bankalardaki TL cinsi mevduat yüzde 0,02 artışla 1 trilyon 931 milyar 930 milyon 644 bin lira, yabancı para (YP) cinsinden mevduat yüzde 10,82 yükselişle 3 trilyon 11 milyar 138 milyon 473 bin lira oldu. Bankalarda bulunan toplam YP mevduatı, geçen hafta 259 milyar 475 milyon dolar düzeyinde gerçekleşirken, bu tutarın 232 milyar 76 milyon doları yurt içinde yerleşik kişilerin hesaplarında toplandı. Yurt içi yerleşiklerin toplam YP mevduatındaki değişime bakıldığında, parite etkisinden arındırılmış verilerle 26 Kasım itibarıyla 1 milyar 848 milyon dolarlık azalış görüldü.
Merkez'in rezervi 126 milyar dolar
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri 26 Kasım haftasında 2 milyar 258 milyon dolar azalarak 126 milyar 146 milyon dolara geriledi. Söz konusu dönemde altın rezervleri, 1 milyar 361 milyon dolar azalarak 40 milyar 483 milyon dolardan 39 milyar 122 milyon dolara geriledi.
5 bankanın uluslararası döviz piyasalarında kartel oluşturduğunu belirleyen Avrupa Birliği; Barclays, RBS, HSBC ve Credit Suisse’e 344,4 milyon avro para cezası verdi. Karteli ifşa eden UBS cezadan muaf tutuldu.
5 bankanın uluslararası döviz piyasalarında kartel oluşturduğunu belirleyen Avrupa Birliği; Barclays, RBS, HSBC ve Credit Suisse’e 344,4 milyon avro para cezası verdi. Karteli ifşa eden UBS cezadan muaf tutuldu.
AB Komisyonu'ndan döviz karteline ceza
Avrupa Birliği (AB), UBS, Barclays, RBS, HSBC ve Credit Suisse bankalarının uluslararası döviz piyasasında spot işlemlerde kartel oluşturduğunu bildirdi. AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager, döviz piyasasında spot işlemlere yönelik kartel soruşturmalarının tamamlandığını açıkladı. Açıklamada, UBS, Barclays, RBS, HSBC ve Credit Suisse bankalarının 20072013 yılları arasında avro, İngiliz sterlini, Japon yeni, İsviçre frangı, ABD, Kanada, Yeni Zelanda ve Avustralya doları ile Danimarka, İsveç ve Norveç kronları işlemlerinde kartel oluşturduklarının belirlendiği kaydedildi.
Kurala aykırı davranış
Söz konusu 5 bankanın döviz kuru işlemlerini gerçekleştiren bazı çalışanlarının, hassas bilgileri ve ticari planları paylaştıklarına işaret edilen açıklamada, bu kişilerin sanal sohbet odalarında işlem stratejilerini koordine ettiklerinin ortaya çıkarıldığı kaydedildi.
Açıklamada, 5 bankanın gizli anlaşma yapmasının finans sektörüne zarar verdiği anımsatılarak, bankalarının söz konusu davranışlarının AB kurallarına aykırı bulunduğu ifade edildi.
En büyük ceza HSBC’ye
HSBC’ye 174 milyon 281 bin avro, Credit Suisse’e 83 milyon 294 bin avro, Barclays’e 54 milyon 348 bin avro ve RBS’ye 32 milyon 472 bin avro olmak üzere dört bankaya toplam 344 milyon 395 bin avro para cezası verildiği bildirilen açıklamada, UBS’nin karteli ifşa ettiği gerekçesiyle ceza almadığı belirtildi.
AB ülkelerinde faaliyet gösteren şirketlerin sektörlerinde rekabete aykırı bir durum olup olmadığını denetleme yetkisi AB Komisyonu’nda bulunuyor. AB Komisyonu, söz konusu incelemede rekabet veya antitröst yasalarına aykırı bir durum tespit ederse buna son veriyor ve firmalara yüksek para cezaları uyguluyor.
(Yeni Şafak)