Sözcü’den Saygı Öztürk, kozmik oda krizinde yaşananları köşesine taşıdı.
Öztürk’ün yazısının satır başları şöyle:
“Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, suikast yapılacağı iddiası gündeme getirildi ve ardından Seferberlik Tetkik Dairesi’nin Ankara Bölge Başkanlığı’nın kozmik odasına girildi. Aslında böyle bir suikast girişimine Bülent Arınç da inanmamıştı ama o odalara girilmesini o da istiyordu.
Savcı Mustafa Bilgili (FETÖ davasından cezaevinde) yanında 8 savcı ile birlikte Seferberlik Bölge Başkanlığı’na geldi. Savcı, elindeki arama yetkisiyle her yeri arayacağını söyledi. Savcı, bir odaya girmek için yöneldiğinde askerler önüne set oluşturuyordu.
‘HER YERİ ARAYACAĞIM’
Savcı, “Her yeri arayacağım, buna engel olamazsınız. Elimde arama kararı var” dedikçe askerler, “Hayır her yere giremezsiniz. Odalarımızı arayın ama iki odaya giremezsiniz” karşılığını veriyordu. Savcı, “Ben savcıyım, girerim. Hem şöyle bir girip bakacağım” dedikçe, askerler de özellikle bazı odalara giremeyeceğini kaydediyorlardı. Tartışma devam ederken, albay, “Biz, emanet edilmiş yeri, ancak emanet eden yere teslim ederiz. Buraya giremezsiniz” diye karşı çıkışını sürdürüyordu.
Savcı, Merkez Komutanlığı’ndan gelen albaya sert bir dille, “Görevinizi yapın. Biz kolluk güçleriyle geldik. Arama yapmamıza engel olamazsınız” diye çıkışıyor, albay ise ne yapacağını bilemiyordu. Gelişmeden haberdar edilen Genelkurmay Seferberlik Tetkik Dairesi Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, saat 19.30 civarında binaya geldi. Savcılar, “Kozmik Oda”ya girmek istiyordu. Tümgeneral Kısacık, “Siz giremezsiniz buraya” dedi. Savcı, “Şöyle bir girip çıkacağım” deyince o sakin komutan sinirlendi, “Ne demek içeriye girmek çıkmak. Girip çıkmaya yetkiniz yok!..” diye bağırdı.
Savcı Bilgili içeriye alınmayacaklarını anlamıştı. Kozmik odaya ancak hâkimin girebileceğine karar verildiği gece, Hâkim Kadir Kayan nöbetçiydi. Daha önce Fetullah Gülen’le ilgili verilen beraat kararında onun da imzası bulunuyordu.
BAŞBUĞ’DAN ‘KİMSE GİRMESİN’ TALİMATI
Hâkim Kadir Kayan, 26.12.2009 tarihinde Ankara Bölge Seferberlik Başkanlığı hizmet binasına geldi. Birinci kattaki 11 ve 16 no’lu odaların çelik kapılı ve şifreli kilitler ile kilitli olduğunu tespit etti. Seferberlik Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, kilitli odaların içerisinde inceleme yapılamayacağını, bu odalarda devlet sırrı niteliğindeki devletin güvenliğini ilgilendiren bilgiler bulunduğunu, ülke güvenliğinin zarar görebileceğini, sıralı amirleri ile bu husus açıklığa kavuşuncaya kadar arşiv ve çalışma odasının incelemeye açılamayacağını kaydetti. Odaların incelenmeksizin mühürlenmesini talep etti.
Daire Başkanı Tümgeneral Selahattin Kısacık, Hâkim Kadir Kayan’ın arama yapmak üzere geldiğini, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’a telefonla bildirmişti. Başbuğ, “Kimse girmesin, her tarafı kapatın, mühürleyin, yarın Başbakan’la görüşeceğim” dedi. Başbuğ, Hâkim Kadir Kayan’ı da Genelkurmay Başkanlığı’na davet etti. Böylece inceleme işlemi yapılmadan 11 ve 16 no’lu odaların kapıları ve dış cepheye bakan demir parmaklıklarla çevrili pencereleri mühürlendi ve hâkimlik tarafından saat 04.00’te tutanak düzenlendi.
NE OLUYOR PAŞAM
Tümgeneral Selahattin Kısacık, Hâkim Kadir Kayan’la (FETÖ’den yurtdışına kaçtı) birlikte gece 02.00 civarında Genelkurmay Başkanı’nın emir subayının odasına girdiklerinde, emir subayı, Selahattin Paşa’nın gözlerine “Ne oluyor paşam?” dercesine baktı. Selahattin Paşa, “İçerde komutanımızdan başka kimse var mı?” dedi. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Işık Koşaner’in de o saatte orada olduğunu öğrendi.
ERDOĞAN: BİZDEN SAKLAYACAK NEYİNİZ VAR?
O görüşmede, İlker Başbuğ, Başbakan’la görüşme yapıncaya kadar kozmik odalara girilmemesini rica etti. Kadir Kayan, o gece kozmik odaya girmedi. Ertesi gün Genelkurmay Başkanı Orgeneral Başbuğ, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü. Erdoğan’a, “oraya girilmesi halinde devlet sırlarının ifşa olacağını” söyledi. Başbakan da bunun üzerine, “Bizden saklayacak neyiniz var, niye böyle yapıyorsunuz?” dedi.
Kozmik odalarda arama yapılacağı artık kesinleşmişti. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, bu konuda Başbakanı ikna edemiyor; Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a suikast iddiasının asla gerçek olmadığını, bir albayın takip edildiğini, bu durumdan kendisinin de haberinin olduğunu belirtiyordu. Değişen bir şey olmadı. Kadir Kayan’ın girmesine izin verilecekti. Bu konuda İlker Başbuğ’un, Tümgeneral Selahattin Kısacık’a emri de kısa oldu: “Açın, verin oraların hesabını!”
Başbuğ’un son derece sinirli olduğu sesinden anlaşılıyordu. “Acaba benden bir şeyler mi gizlendi?” diye aklından geçiriyordu. O yüzden “açın, verin hesabını” derken sözleri son derece imalıydı… Çünkü, Başbakan kendisine o âna kadar duymadığı şeyler söylemişti. Kozmik odanın açılması emrini veren Arınç değil, dönemin Başbakanıdır. İşin gerçeği aynen böyle.