Koronavirüs’ün ekonomiye etkilerinin konuşulduğu programda Ekonomist Hakan Topkurulu, “Öyle bir ekonomik dalga geliyor ki her şey değişecek.” dedi.

Hükümetin ekonomi için aldıkları tedbirlerin yerinde olduğunu söyleyen Topkurulu tarım konusuna dikkat çekti. Topkurulu,”Herkese 1 lira dağıtılarak önlem alınacak bir durumda değiliz. Bugün gıda güvenliği hiç olmadığı kadar önemli.“ dedi.

Taze meyve ve sebze fiyatlarının düşmesine dikkat çeken Topkurulu, “Fiyatı düşen ürünler daha sera fiyatları, tarla sezonu yani bollaşma sezonu daha gelmedi. Bu düşen fiyatlar üretici için bir sinyaldir. Tarım üreticisinin durumuna çok dikkat edilmelidir. Türkiye 2019 yılında 5 milyon ton net buğday ithalatçısı olarak geçirmiştir. Muhtemelen aynı şekilde olacak bir noktaya doğru gidiyoruz. Bugün Tarım Bakanlığı’nın gıda güvenliğine çok büyük bir önem vermesi lazım. Tarımda çiftçiye destek olunmalıdır. 3.5 milyon hektar tarım yapmadığımız arazi var onları bir an önce devreye sokmalıyız. Biz bu dar boğazdan böyle kurtulabiliriz.” diye konuştu.

2020 yılının çiftçiye destek yılı ilan edildiği hatırlatılması üzerine , “Şimdi siz çiftçi olun serada yetişmiş domates salatalığın kilosu şuan 3 lira, yaza doğru bu tür sebzelerin fiyatları ciddi şekilde düşer, bu insanlar şimdi tereddüt edecek sebze dikmeye çünkü toplamak için tuttukları işçinin yevmiyesini bile ödeyemiyorlar o miktarlarla. Tarım Bakanlığı’nın planlama yapması lazım çiftçiye ne ekeceğini söyleyip bunların alım garantisini vermesi lazım. Devlet taahhüt alına girmek zorunda.” İfadelerini kullandı.


Türkiye’de gelinen aşamayı nasıl değerlendiren Ekonomist Bülend Kırmacı bundan sonra alınması gereken önlemlerden bahsetti. Kırmacı, “Türkiye yurttaşından Cumhurbaşkanına kadar kenetlenmiş ve bir bütün halinde olumsuz etkilere karşı mücadele etme kararlılığı içerisinde. Dünyaya baktığımızda ise yaşlısını yoksulunu ölümüne terk eden ülkeleri görüyoruz. İnsanlar bunları görünce “Elveda NATO, Elveda AB, Elveda Atlantik sistemi” diyorlar. Yeni bir dünya kuruluyor. Asya’dan yükselen uygarlığın içinde Türkiye’de yer alacaktır. Tabi gelinen bu süreçte hisse senetlerinde ve rezervlerdeki değişiklikler dikkatle izlenmelidir. Kendi ülkelerinde doğal seleksiyon olsun diyenlerin menkul kıymetlerin transferlerindeki dahlini de insanlık sorgulamalıdır. Tarım alanında tabi eksiklikler var ama yapılanı da göstermeli ve morali yükseltmeliyiz.” dedi.

Salgına karşı Milli Seferberliğin yükseldiği bu günlerde Türkiye “Ordulaşıyor” diyen Kırmacı, “Bir Mehmetçik ordumuz vardı. Şimdi sağlık ordumuz da oluyor. Sağlık çalışanlarının tek vücut halinde ordulaşıyor. Onun dışında öğrencilerimizin eksikliğini tamamlamak isteyen bir eğitim ordumuz oluşuyor. Dördündü ordumuz da tarım ve sanayi ordumuz. Üretiyorlar, eldeki ürünün satmaya çalışıyorlar, fabrikaların bacaları tütmektedir, atölyelerde çarklar dönmektedir. Bizi bunlar ayakta tutacaktır. Türkiye’nin sorunlarını aşmada bizi en büyük morali bu sağlıyor.” İfadelerini kullandı.

Herkes elinden geldiğince bu dayanışmaya katkıda bulunması gerektiğini vurgulayan Kırmacı, “Her yerden güzel haberler geliyor. Herkes seferberlik halinde elini taşın altına sokuyor. Anadolu kültüründe olan bu dayanışma duygusu kendiliğinden tehdidi görünce refleks olarak ortaya çıkıyor. Tasarruf hacminin arttırmamız gerekiyor. Üretimi koruyarak iktisadi hayatımızı canlı tutarak kendimizi yarınlara hazırlayacağız. Üretirken de tüketirken de tasarruf halinde olmalıyız. Üretim ve yatırım olanakları ile geleceğe hazır olmalıyız. Bilgi teknolojileri, teknopark ve yazılım alanında yeni yatırımlara yönelmeli. Tabi bunları yaparken komşularımız ile iyi ilişkiler kurmalıyız. Avrasya ile olan ilişkimiz bize yeni olanaklar açacak.” dedi.

İnsanlığa bir ses vermemiz lazım diyen Kırmacı, “ İnsanlık için bu olumsuz görüntülere ve sisteme ses çıkarmalıyız. Geçtiğimiz gün Vatan Partisi’nin içinde olduğu 230 siyasi partinin ortak bir metni buna örnektir. Yeni bir Birleşmiş Milletler ekonomik ve sosyal güvenlik anlayışının oluşması lazım. Gelişmekte olan ülkelerin borçlarının 4 te 1 i bir defaya mahsus olmak üzere silinmelidir.” diye konuştu.
 

Kısa vadeli açıklanan çözümlerin ekonomiye etkisi nasıl olacaktır? Daha sonra işletmeler içinde yapılabilir mi sorularına yanıt veren Kırmacı, Şu an bir tünelin içinden geçiyoruz. Şu an kimse neyin içinden geçtiğimizin farkında olmayabilir çünkü esas gündemleri sağlık. Tabi sağlık çalışanlarına destekler sürmeli ve devam etmeli. Fakat öyle bir ekonomik sarsıntısı olacak ki esas o zaman gündeme ekonomi gelecek. Şu an bir çok şeyi tüketmiyoruz. Erteledik. Dünya’da bir çok ülkenin İstihdam ve GSMH %50’si hizmet sektörüdür. Bu sektör dünyada durmuş durumda. Türkiye’de 28 milyon istihdamın 10 milyonu şu an üretmiyor. Buralarda kullanılan yatırımları, alınan kredilerini düşündüğümüzde işin boyutunu anlıyoruz. Yıllardır para basmak gerektiğini söylüyorum. Bizi 1980’den sonra bizi enflasyonla korkuttular. Kime sorsanız para basalım mı diye aman enflasyon olur der. Ama dünya para basıyor kimse bunu görmüyor. Amerika Japonya Almanya. Para basmanın olumsu etkilerini basılan parayı üretime yönlendirerek aşarız. Türkiye bu süreçten diğer ülkelere göre büyüyerek çıkacak.” dedi.

Somut çözüm önerilerini dile getiren Kırmacı, “Birincisi ; Modüler fabrikalar kurulmalıdır. İkinci olarak; DPT hızlıca hayata geçirilmelidir. Güçlü devlet sağlıklı toplum kapsamında aşı ve ilaç sektörü yeniden ele alınmalıdır. Askeri Hastaneler yeniden açılmalıdır. Üçüncüsü ;Toplumcu ekonomi gerekiyor. Çalışanların maaş artışlarının enflasyonun altında kalmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Anayasaya konulacaksa anayasaya konulmalıdır. Maaşlı insanlara gerçek enflasyonun altında artış yapılmamalıdır. Refah payı Dördüncüsü; üretim depolama tedarik anlamında aracısız bir sistem kullanılmalıdır. Kooperatifler ve tanzim satışlar yeniden ele alınmalıdır. Beşincisi; Türkiye’de Türk lirası etkili olmalıdır. Yap işlet devret projeleri yabancı paralar ile yapılmamalıdır. Altıncısı; Yerli malı haftaları vardı. Şimdi onları bir kenara bıraktık. Yeniden hayata geçirmeliyiz. Ekonomimizin gelişimi, denk bütçe ve toplumsallık açısından önemlidir. Yedincisi; Gümrük birliği artık sorgulanmalıdır. 3. Ülkelere karşı elimizi kolumuzu bağlamaktadır. Nerede uygun Pazar bulursak ürünümüzü satar noktaya gelmeliyiz. Sekizincisi; Gelir dağılımında adalet ve vergide adalet gerekiyor. Az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Dokuzuncusu; Üretim devrimi. Gıdanın güvenliği, güvenliğinin güvenliği, eğitimin güvenliği, Sağlığın güvenliğini sağlamak gereklidir. Onuncu olarak; Milli Hükümet kurulmalıdır. Tek başına bir kurtuluş yok. Bu dünyaya karşıda bir mesaj olmalıdır.” diye konuştu.

ulusal.com.tr