Gerekli uyarıları dinler, önlemlerimizi alırsak, her şeyden önce devletimize güvenirsek koronavirüsten en az zararla en kısa sürede kurtuluruz.
Türkiye‘de iki gün önce koronavirüsün ilk vakası görüldü. Daha ülkemizde vaka görülmemişken maskelerle dolaşan, her türlü önleme dair bilgi sahibi olan halkımız, aynı günün sabahı el dezenfektanlarını bir su şişesi gibi yanında bulundurmaya başladı. Dezenfektanı olmayanın kolonyası vardı, o da yoksa 20 dakikada bir elini yıkıyordu.
İhtiyatlı ve temizlik kültürü oturmuş bir millet olmamızın kazancını ilk günden aldık. Önlemleri halkımız çok iyi kavramıştı ve her yerde herkes birbirine anlatıyordu. Peki, bu virüs ortaya çıktı çıkalı biz neler yaptık, devletimizin aldığı önlemler nelerdi?
İLK ADIM: ÇİNTÜRKİYE UÇUŞLARININ DURDURULMASI
Koronavirüsün ilk görüldüğü yer hepimizin bildiği gibi Çin'in Wuhan kentiydi. Burada hızla yayılan ve birçok can alan virüs, herkesi gerçek anlamda korkutmuştu. Ancak devlet korkularla yönetilmiyordu. Virüse karşı alınan ilk önlem ÇinTürkiye uçuşlarını durdurmak olmuştu. THY tüm seferleri iptal etti. Çin’de bulunan Türk vatandaşları bir askeri uçak yoluyla Türkiye’ye getirildi. Ardından Zekai Tahir Burak Hastanesi'nde tüm ortam hazırlandı. Dünyada bir ilk olarak her hasta bir odada 14 gün gözetim altına alındı. Kalacakları her gün numuneleri alındı ve atıkları tıbbi atık olarak değerlendirildi. Yolcuları taşıyan uçak ve uçaktaki görevliler çeşitli kimyasallarla tepeden tırnağa dezenfekte edildi.
Bununla birlikte birkaç saat içerisinde hazırlanan basit görsellerle virüsten korunma yolları Sağlık Bakanlığı tarafından sosyal medyada ve televizyonlarda yayınlanmaya başladı. Daha virüs ülkemizde görülmeden, ona karşı yapmamız gerekenleri çok iyi biliyorduk.
SINIR KAPILARI KAPATILDI
Virüsün başta İtalya olmak üzere, İran, Kore, Bulgaristan gibi ülkelerde görülmesiyle önlemler daha da artırıldı. Türkiyeİtalya, TürkiyeGüney Kore, TürkiyeIrak arasında gidişgeliş tüm yolcu uçuşları durduruldu. Bunun öncesinde Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün açıklamasıyla Türkiyeİran arası tüm uçuşlar durdurulmuş, Tahranİstanbul seferi yapan iki uçak da geri döndürülmüştü. Ağrı Gürbulak, Van Kapıköy ve Hakkari Esendere ve buna ilaveten Iğdır'dan Özerk Nahçıvan Bölgesi'nde açılan Dilucu Sınır Kapıları koronavirüse karşı alınan önlemler çerçevesinde kapatıldı.
DSÖ'DEN ÖNCE MÜDAHALE
İki gün önceye kadar yukarıda bahsettiğim önlemlerin alınması, virüsün dünya üzerinde 4 bine yakın can aldığı süreçte ülkemize adımını atamamasını sağlamıştı. Türkiye'nin Dünya Sağlık Örgütü'nün önerilerinden önce aldığı önlemler dünya çapında konuşulur ve örnek gösterilir olmuştu. Aralarında İngiltere, İtalya, ABD gibi ülkelerin de bulunduğu 26 ülke Türkiye’ye işbirliği talebinde bulundu.
Virüs, dil, din, ırk ayırt etmiyordu, kendine yaşamını sürdürecek yeni canlılar arıyordu. Maalesef tüm önlemlere rağmen ülkemizde de görülmeye başlandı. Henüz bir vaka olması sebebiyle salgın başlangıcı olarak saymamakla beraber ülke genelinde tedbirleri üç katına çıkartmamız gerekiyordu. Nitekim öyle de oldu. Gece 01.00 sularında sağlık bakanı Fahrettin Koca tüm önlemlerin alındığını ve vakanın, temasında olan yakın çevresiyle beraber karantina altında olduğunu açıkladı. Yarım saat içerisinde hepimizin WhatsApp gruplarında bakanlığın yayınladığı “Koronavirüse Karşı Önlemler” kitapçığı vardı. Televizyonlarda virüsten korunma yöntemlerine dair yapılan yayınlar artırıldı, sosyal medyada paylaşımlar sıklaştı.
VİRÜSTEN KORUNMAK ÇOK BASİT
Virüse yakalanmak ne kadar kolaysa korunmak da bir o kadar basit. Risk grubuna dahil olanların daha dikkatli olması gerekmekle birlikte, normal vatandaşlarımızın her zamanki temizlik anlayışlarını sürdürmeleri, buna ek olarak da temastan kaçınmaları korunmak için yeterli. Hatta virüs şüphesi görülmeyen insanların maske takmasına dahi ihtiyaç bulunmuyor. Bu zamana dek virüse yakalananların yüzde 95’i iyileşmiş durumda.
TÜRKİYE’DE VİRÜS NEREDE?
Tüm bu süreci başından sonuna incelediğimizde hem ülkemizde alınan önlemlerin çok üst düzey olduğunu hem de virüse oldukça hazırlıklı olduğumuzu görüyoruz. Buna rağmen ortaya atılan bazı sorular kafa karıştırıcı olabiliyor. Örneğin, virüsün nerede görüldüğü neden saklanıyor? Halktan bir şeyleri gizleyerek devlet mi yönetilir sorusu dünden beri ortalıkta dolaşan en sık karşılaştığımız soru.
Devlet yönetiminde kriz anlarını yönetmek devletin esas görevidir. Bırakalım Türkiye'de, dünya üzerinde koronavirüs konusunda zaten yaratılan bir korku iklimi bulunmakta. Daha bir vakanın görülmesiyle insanlarımız marketlere koşup, kendini eve kapatmanın planlarını yapmakta. İnsanlarımızın kararlarına zaten korkuları yön verirken üstüne yeni korkular eklemek ne kadar doğru? Bakanlık her açıklamasında vakanın kendisinin ve yakın çevresinin karantinada kapalı tutulduğunu belirtmekte ve bu noktada gerekli bilgiyi halkımızla paylaşmaktadır. Bu tarz durumlarda toplumda infial yaratmamak adına bakanımızın ve devletimizin aldığı tutum oldukça yerindedir.
PANİK YOK, ÖNLEM VAR, TEDBİR AL!
Son olarak bu yazıyı yazarken Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısına katıldı. Bu toplantının ardından yapılan açıklamada da 15 Nisan tarihine kadar ülkemize yurt dışından gelecek turist sayısının en aza indirileceği, maske ve dezenfektanların fahiş fiyatlarda olmaması için gerekli önlemin alınacağı belirtildi.
Sağlık Bakanlığı’nın olanca soğukkanlılık ve yerinde müdahalelerle yürüttüğü bu sürece destek olmak bizim elimizde. Gerekli uyarıları dinler, önlemlerimizi alırsak, her şeyden önce devletimize güvenirsek koronavirüsten en az zararla en kısa sürede kurtuluruz. Bugün devletimizin arkasında tek yumruk olmak ve milletçe virüsle mücadele etmek en kıymetli çözümdür.
Elfide Nur Atalay
TGB İzmir İl Yöneticisi
tgb.gen.tr