Sağlık Bakanlığı'nın geçtiğimiz hafta yayınladığı genelge ile durumu ağır olan koronavirüs hastalarında "pasif antikor" tedavisinin uygulanmasına resmen başlandı. 'İmmün plazma' ya da 'plazma antikor' tedavisi olarak da bilinen bu yöntemde, iyileşmiş ve hastalık semptomlarının bitmesinden 14 gün sonrasında yapılan testleri negatif çıkmış Covid19 hastalarından plazma bağışında bulunmaları istenecek. Kriterleri sağlayan uygun gönüllü donörlerden alınan kanlarda hastalıkla savaşan antikorlardan zengin plazmalar ayrıştırılarak, yoğun bakımda takip edilen durumu ağır hastalara nakledilecek. Sağlık Bakanlığı, Kızılay'ın yanı sıra kamu, üniversite, özel ve vakıf üniversitesi hastanelerinden teröpatik aferez ünitesi olan yaklaşık 80 merkeze de iyileşmiş Covid19 hastalarından plazma toplama yetkisi verdi. Ancak plazma antikor tedavisinin uygulanmaya başlanacağının açıklanmasıyla beraber durumu ağır olan hastaların yakınları, çaresizce kendi hastaları için sosyal medya üzerinden yaptıkları anonslarla plazma bağışçısı aramaya başladı. Sağlık Bilimleri Üniversitesi Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hematoloji Kliniği'nden Prof. Dr. Erdal Kurtoğlu, "Uygun donörlere Sağlık Bakanlığı ve Kızılay ulaşacak zaten. Covid19 hastalarının tedavisinde kullanılacak plazma bağışlarının da tıpkı organ naklindeki gibi anonim bir şekilde yapılması ve uygun hastalara plazma dağıtımının da merkezi bir sistem üzerinden yürütülmesi gerekiyor. Aksi taktirde bu durum çeşitli suistimallere açık bir hale gelebilir" dedi.
KESİN TEDAVİSİ OLMAYAN HASTALIKLARDA KULLANILIYOR
Kendi merkezlerinde de koronavirüs hastalığı tedavisinde plazma antikor tedavisi için bağış almaya başlayacaklarını anlatan Prof. Dr. Kurtoğlu, "Şu anda kesin tedavisi henüz bulunamayan koronavirüs tedavisinde mezenkimal kök hücre ve iyileşmiş hastalardan plazma toplama gibi metodlar dünyada olduğu gibi bizde de denenmeye başlandı. Plazma antikor tedavisi, viral ya da bakteriyel hastalıkların iyileştirilmesinde eskiden beri kullanılan bir tedavi metoduydu. Özellikle kesin tedavisi bulunamamış hastalıkların tedavisinde etkili olan bir metot. Son 20 yılda da koronavirüs ile benzerlik gösteren SARS, MERS ve birkaç yıl öncesinde de Ebola'nın tedavisinde kullanıldı ve bazı vakalarda iyileşme sağlandığı görüldü. Koronavirüs tedavisinde kullanılmaya başlanması da bu konu ile ilgili yapılan çalışmalara dayanıyor. Çin'de yapılan birkaç sınırlı çalışmada, iyileşen kişilerden toplanan plazmaların hasta kişileri verilmesi sonrası, hastaların bir kısmında iyileşmeye elde edildi. Biz de dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu yöntemi uygulamaya başladık" diye konuştu.
'ORGAN BAĞIŞI GİBİ BAĞIŞIN ANONİM OLMASI GEREKİYOR'
Plazmanın kimlerden toplanacağına dair Sağlık Bakanlığı'nın geçen hafta bir genelge yayınladığını hatırlatan Prof. Dr. Kurtoğlu, "Buna göre hastalığı geçiren ve plazma toplanması öncesindeki 14 gün içinde herhangi bir semptom göstermemiş, boğaz sürüntüsünde ya da kan örneklerinde hastalığa ait bir emaresi bulunmayan kişilerden bu plazma rahatlıkla toplanabilecek. Son verilere baktığımızda şu anda binin üzerinde iyileşmiş hasta var. Ancak son günlerde sosyal medyada bazı hastalar için özel plazma isteklerinin duyurulmasına yönelik paylaşımlar görüyoruz. 'Şu hasta için plazmaya ihtiyaç var, Covid19 geçirmiş birisinden bağış yapmak için şu hastaneye bekliyoruz' gibi birtakım paylaşımlar yayılıyor. Tıpkı organ naklindeki gibi vericinin bağışın kime gideceğini bilmeden vermesi gerekiyor. Aksi taktirde hiç istemediğimiz suiistimaller yaşanabilir. Covid19 geçirmiş ve plazma bağışlamak isteyen kişiler Kızılay'a ya da bakanlığın yetkili kıldığı aferez merkezlerine gider, o merkezdeki hekimler ya da Kızılay, bu plazmayı ihtiyaç olan merkezlere dağıtırlar ve buralarda da ihtiyaç duyan hastalara bunlar uygun şekilde verilir. Diğer taraftan bu anonslarda kan grubu uyumu aranmadığı yönünde mesajlar var. Bu da çok yanlış, kan grubu uyumsuzluğu ile yapılacak plazma naklinde hastada birtakım sıkıntılar da ortaya çıkabilir" dedi.