Prof. Dr. Yiyit, salgınla mücadelede vatandaşları yataksız, tedavisiz, ilaçsız, aşısız bırakmama hedefiyle ciddi bir efor sarf edildiğini, bu süreçte birçok hastanenin hizmete alındığını, tedavi şekillerinin devamlı güncellediğini, aşı tedarikinde büyük işler yapıldığını ve hatta aşı üreten ülkelerden biri olma anlamında da ciddi yol alındığını belirtti.
Yiyit, özellikle sağlık tesisleri anlamında iyi bir sınav verildiğini, vatandaşların da 1,5 yılda bu takımın en önemli parçası olduğunu aktardı.
Mutasyonların bazen virüsü olduğu yerden çok daha kötü bir noktaya doğru götürdüğünü anlatan Yiyit, şöyle devam etti:
Şimdi hayatımıza yeni bir mutasyonla yeni bir stres girdi. Bu şu demek, yine artan sayılar demek. Buna yönelik yeni tedbirler demek. Aslında 1,5 yıllık yol yürüyüşümüzde çok şey öğrendik. Maske ve mesafenin bütün varyantlarda işe yaradığını öğrendik. Bunun ötesinde de tedbirlerin ve uyumun inişte ne kadar kıymetli olduğunu gördük. Hep birlikte vakaları indirebildiğimizi gördük. Ülke, vatandaş olarak tecrübelendik ve nerede durmamız gerektiğini de artık hepimiz biliyoruz.
Şimdi geldiğimiz bu kontrollü normalleşme döneminde de biraz özlediğimiz o hayata dönmenin getirisiyle birlikte, vakalarımız tekrar yukarı doğru yükselmeye başladı. Yeni yol yürüyüşümüzde bir gücümüz var, o da aşı. Aşı ülkemizdeki mevcut, hakim varyant olan Alfa varyantı için ilk başta kurgulandı. Yani iki doz inaktif virüs aşısı ve bir doz mRNA aşısı yeterli gözüküyordu. Ama şu an geldiğimiz noktada hakim virüs Delta varyantı olmak üzere ve etrafımızdaki ülkelerde de hızlı bir şekilde hakim virüs oldu.
Görünen o ki bizde de sonbahara kadar hakim virüs olacak gibi gözüküyor. Biz de hazırlığımızı ona göre yapacağız. Bir defa vatandaş olarak virüsün bulaşmasına müsaade ettiğimiz sürece o hayatımızdaki korkutucu yeri hep sabit kalacak. Bunu engellemek adına maske ve mesafe bizim olmazsa olmazımız.
Diğer konu da eğer bu işten kalıcı kurtulmak istiyorsak artık elimizdeki en etkili yöntem toplumsal bağışıklık. Hepimiz aynı anda kovidi atlatamayacağımıza göre bunu suni bir yolla yapmak zorundayız. Onun yolu da aşı.
Yeni varyantın bir öncekinden biraz farklı olduğunu, daha hızlı bulaştığını aktaran Yiyit, "Unutmayalım bu aşılar bizi yüzde 90'lar gibi bir oranda koruyor ve yine maske ve mesafe yanımızda durmak zorunda. 'Aşı olduk bu iş bitti.' diyemiyoruz. Ne zaman bu iş bitti diyeceğiz? Toplumsal olarak hepimizi kurtaracak kadar çok kişi aşı olduğunda. Yani yüzde 7080'lerin üzerinde hepimiz aşımızı olup o günleri gördüğümüzde belki 'Mesafeye artık ihtiyaç yok.' diyebiliriz ama şu an bunu diyemiyoruz. O yüzden de aşı olanların da kendi koruması lazım." ifadelerini kullandı.
''24 SAAT AŞI ODALARINDA BEKLEMEYE HAZIR BİR DURUMDAYIZ''
Aşı olmayanları da kendileri ve ülkelerinin geleceği için aşı olmaya davet eden Yiyit, "Kendilerini koruyacaklar ama bir ülkenin de geleceğini ve belki de sevdikleri birçok kişinin canını kurtaracaklar. Bunu böyle düşünmek lazım ve her yoğun bakıma giren, her hastaneye yatan kişinin üzerinde bireysel olarak her birimizin de vebali olduğunu unutmamak lazım. Bu şekilde vatandaşımız bu takımın en önemli parçası olarak üstüne düşen görevi yaparsa, biz sağlıkçılar zaten dünden hazırız." diye konuştu.
Prof. Dr. Yiyit, sağlıkçıların vakitlerini sayılar arttığında pandemi hastanelerinde, düştüğünde ise aşı odalarında geçirdiğini dile getirerek, şöyle devam etti:
Vakaların çıkışı da inişi de maksimum çalışma ve efor kapasitesini sergileme zamanımız. Biz bundan erinmiyoruz yeter ki insanlar aşı olsun, biz bu dönemlerde 24 saat aşı odalarında beklemeye hazır bir durumdayız. Çünkü biliyoruz ki bu dönemki yorgunluğumuz, bundan sonra toplum olarak dingin ve rahat geçireceğimiz yılların, ayların hazırlayıcısı olacak. Biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Vatandaş da eğer üzerine düşeni yapmaya hazırsa biz güzel bir sonbahara 'merhaba' diyebiliriz.
Ama şu anki veriler sonbahar ayının biraz zor geçeceğini söylüyor. Çünkü vakalarımız hızla yukarıya doğru tırmanmaya başladı. Vakalar artar, bunun hastaneye yansımaları öyle hemen olmaz. Yaklaşık bir 710 gün sonra hastane başvurularımız artmaya başlar. Sonra servis, yatış sayılarımız, arkasından yoğun bakım rakamlarımız, en son da ölüm rakamlarımız büyümeye başlar.
Lütfen bu zincirleme giden ve sonu kötü biten yol gidişatını vatandaşımız baştan kessin. Yani bu vakaların artmasına izin vermesin, zincirin en önemli halkası olan en başını en başta kopartalım ki devamı gelmesin.
''HAFTALIK BAZDA VAKA ARTIŞ HIZIMIZ ÇOK HIZLI ARTMAYA BAŞLADI''
Hastanelerinde ayaktan başvurularda son birkaç gündür artış trendi başladığını aktaran Yiyit, aşılama oranı düşük olan illerde artışın daha hızlı olduğunu ve vakaların büyük bir kısmının Delta varyantı kökenli olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Yiyit, "Haftalık bazda vaka artış hızımız çok hızlı artmaya başladı. Diyoruz ya 'Delta varyantı tehlikesine hazır olalım.' işte bunu anlatmaya çalışıyoruz. Çünkü bu varyant biraz hızlı bulaşıyor. Hızlı bulaşması vesilesiyle de pozitif vaka sayımız hızla artıyor. Bunu aslında çok canlı ülkemiz yaşadı. Bir haftada vakalarımızın nereden nereye geldiğini gördük. Bu demek ki ilerleyen haftalarda çok daha temkinli ve hazırlıklı olmamız gerekiyor. Ki şunu unutmayalım henüz bayram yoğunluğumuzun rakamsal yansımasını görmedik. Önümüzdeki hafta onu görmeye başlayacağız. Bunu yaşamamak adına şu an aslında hepimizin yapabileceği bir şey var. Bir defa bu rakamları durdurma adına virüsün bulaşmasını engelleyecek tedbirlerimizi alacağız. Ama her şeyden daha önemlisi de mutlaka aşılarımızı tam olacağız." değerlendirmesini yaptı.
Aşılama noktasında gelecek bir ayın çok önemli olduğuna işaret eden Yiyit, "Son dalgayı kimse unutmasın. Son dalgaya aşılı bir 65 yaş üstüyle ve sağlık çalışanlarıyla girdik. Hastanelerde yatanların gençler olduğunu unutmayalım. Aşının ne kadar etkili olduğunu geçen dalgada test ettik. Dünyadaki örnekleri de ortada. Biz de bu tedbiri üzerimize zırh olarak alalım ve bundan sonra da güvenli yol yürüyelim." diyerek, sözlerini tamamladı.