Yılmaz Güney'in doğum yıldönümünün ardından başlayan tartışmalara Korkusuz yazarı Gürkan Hacır da katıldı.

"Yılmaz Güney’i uluslararası bir sinema adamı yapan şey neydi? Film dili mi? Çekimlerindeki estetik mi? Yoksa ödülleri mi? Cannes başta olmak üzere Venedik’ten, Berlin’den yağan ödül yağmurları olmasın… Sahi bize verilen ödüllerin bir ortak paydası olmasın?" diyen Hacır, Batı'da ödül alan sinema filmlerinin ortak paydasının oryantalizm, ensest ve Türkiye'yi hırpalamak olduğunu söyledi.

İşte Hacır'ın "Ödül" başlıklı yazısının ilgili kısmı:

"Susuz Yaz…

Ödüllü ilk filmimiz…

Metin Erksan yönetti, Hülya Koçyiğit’le Erol Taş oynadılar.

Bir Anadolu köyündeki acımasız feodal bir mücadeleyi anlatır.

Ama…

Aynı zamanda…

Kardeşinin karısına göz koyan bir adamın hikayesidir.

Yani…

Ensest ilişki anlatılır.

Köydeki su için birbirini boğazlayan köylüler ve yengesine göz koyan bir vandal…

Filme ödül yağdı…

(...)

Nuri Bilge Ceylan Sineması genelde kasaba filmlerinden oluşur.

“3 Maymun…”

“Kış Uykusu”

Mesela…

“Bir Zamanlar Anadolu…”

Kasabadaki cinayet hikayesinin peşinden gider.

Ama…Filmi yabancı dublajla izleyin. Pekala bir Afganistan yapımı sanabilirsiniz.

Nuri Bilge Ceylan filmlerinde oryantalist havayı teneffüs edersiniz.

(...)

Yılmaz Güney filmlerine girmiyorum. Çünkü zaten politik sinema yapıyordu.

Mesaj kaygılı filmlerdi.

Ama…

“Yol…”

“Sürü…”

“Umut…”

“Duvar…”

Hepsinde… Tüm tiplemeler kötücül ve karanlıktır.

Dahası…

Türkiye’nin baskıcı bir dönemini ve karanlık yüzünü anlatır…

İyi de hiç mi şehirli insanımızın hikayesi yok…

Kentli insanın derdi tasası film olamaz mı?…

Veya bir başarı hikayesi…

Ne bileyim bir aşk hikayemiz mesela….

Şöyle sırılsıklam bir aşk hikayemiz yok mu film olacak?

Ödüllük bir aşk filmimiz neden olmaz?

Sonra…

Tarihimizden bir kesit…

Çanakkale yahu Çanakkale…

Orada duruyor… Kurtuluş Savaşı… Balkan savaşı…

Tek bir siperden onlarca dram çıkan büyük kahramanlıklar…

Ödüller neden kapalıdır bizim kahramanlık hikayelerimize…

Orhan Pamuk…

Satılan ama okunmayan kitapların yazarı Orhan Pamuk…

Uzun yıllar bekledi bekledi…

Ne zaman ki, “Türkler 1.500.000 Ermeni’yi soykırıma uğrattı” dedi…

Ertesi yıl Nobel paket servis yapıldı.

(...)

Uzun lafın kısası…

Oryantalizmin dibine vurmadan…

Veya…

Türkiye’yi hırpalamadan…

Ne yazık ki bize ödül yok…"