Yine İsrail basınına yansıyan haberlerde, genelkurmay başkanının İran'a saldırı hazırlığı için hava kuvvetlerine ek asker alınmasını ve istihbarat birimlerine yeni şubeler açılmasını kabul etti.
Geçen hafta Washington'ı ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz ile gizli servis Mossad'ın yöneticisi David Barnea ise İran'ın balistik füze programına ilişkin ABD'lilere sunum yaptı. Görüşmelerde, İran'ın nükleer ilerleyişi diplomasi yoluyla durdurulamazsa en kötü senaryo da gündeme geldi.
Tahran yönetimi ise, ABDİsrail cephesinde yaşananlara bir haritayla yanıt verdi. Tehran Times'ın manşetinden veridiği harita, İran'ın İsrail'de füzelerle vuracağı hedefleri ve roket alarmlarının bulunduğu yerleri kırmızı raptiyelerle gösteriyor. Haritadaki bazı noktalar Lübnan topraklarında ve Batı Şeria'daki Filistin şehirlerinde. İsrail'in Jerusalem Post gazetesi, Tehran Times'ın haberindeki Hamaney alıntısına dikkat çekiyor. Tehran Times, "Tel Aviv'in İran'a yönelik askeri tehditlerinin artması, Tahran'ın İsrail'i herhangi bir yerden vurabilecek kapasitede olduğunu unuttuğunu gösteriyor" diye yazdı ve "İsrail'e, İran'ın savunma yeteneklerini hatırlatmanın gerekli olmadığını' ekledi. Haberin sonunda, İran'ın dini lideri Ali Hamaney'in 2013 yılında İsrail'in askeri bir saldırı düzenlemek gibi 'bir hata yapması' durumunda Tahran'ın 'Tel Aviv ve Hayfa'yı yok edeceği' uyarısına yer verildi.
MÜZAKERELER ÇÖKÜŞÜN EŞİĞİNDE P5+1 ülkeleriyle İran arasında altı yıl önce imzalanan nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesi için müzakereler, 29 Kasım tarihinde yeniden başladı. Ancak Avusturya'nın başkenti Viyana'da yapılan müzakereler çöküşün eşiğinde. ABD yeni yaptırım sinyali verirken, İran tüm yaptırımların tarafsız bir süreçle derhal kaldırılmasını istiyor. Tahran yönetimi herhangi bir taviz vermeyecek gibi görünüyor. İranlı bir üst düzey yetkili ise "Anlaşmayı kim ihlal etti? Amerikalılar. Bunu kim telafi etmeli ve taviz vermeli? Elbette Amerikalılar" dedi.
İSRAİL SALDIRIYA HAZIRLANIYOR BBC Ortadoğu muhabiri Yolande Knell, Kasım ayında 'İsrail'in İran'ın tesislerini vurma olasılığı artıyor mu?' başlığıyla bir habere imza atmıştı. Knell, Kızıldeniz'de İsrail, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn deniz kuvvetlerinin ilk kez bir ABD savaş gemisiyle ortak tatbikat düzenlediğini kaydetmişti. Ekim ayında İsrail ve yedi ülkenin katıldığı tatbikatın adresi ise, liman kenti Eilat'tı.
Yolanda Knell'e göre, söz konusu tatbikatlar son zamanlarda büyük askeri manevralar yapan İran'a uyarı niteliği taşıyor: "İsrail hükümeti ordunun İran'ın nükleer tesislerine saldırı düzenlemeye hazır olması için 1,5 milyar dolar ayırdı. Siyasi ve askeri liderler, hemen hemen her gün İran'a uyarıda bulunuyorlar. İsrailli bir güvenlik yetkilisi, "İran'ın nükleer silah sahibi olmasına izin vermeyiz. Nükleer programlarındaki gelişmelere bakarak askeri olanlar da dahil tüm seçenek ve senaryolara karşı hazırlanıyoruz" dedi. Küdus Strateji ve Güvenlik Enstitüsü'nde çalışmakta olan eski İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Yaakov Amidror, İran'ın nükleer emelleriyle ilgili ilk uyarısını 1990'ların başında askeri istihbaratta görevliyken yapmış. Amidror, "İran bomba yapmaya her geçen gün daha fazla yaklaşırken, İsrail oturup bekleyemez. Yakında bunun nasıl durdurulacağı konusunda bir karar alması gerekecek" diyor ve ekliyor: "İran'ı bombalamaktan başka çare yok."
'İRAN'I BOMBALAMAKTAN BAŞKA ÇARE YOK' İsrail daha önce iki kez, ilkinde 1981 yılında Irak'ın, ikincisinde 2007'de Suriye'nin nükleer reaktörlerini bombalamıştı. Ancak analistler, İsrail'in İran'ın çok daha gelişmiş nükleer programını durduracak kadar karmaşık bir saldırı düzenleme yeteneği olup olmadığından kuşkulu. Zira İran'ın nükleer programı bazılarında yeraltı tesisleri de bulunan birçok farklı mekanı kapsıyor. Böyle bir saldırının bedelinin ne olacağı da cabası.
İran nükleer tesislerine saldırı düzenlenmesi halinde, herkesi 'şoka uğratacak' bir karşılık vereceğini bildirmişti. Tahran'ın hem kendi kuvvetleri ile hem de tüm bölgeye yayılan silahlı gruplarla birlikte hareket edebileceği düşünülüyor. Bu gruplar arasında, Lübnan'da elinde on binlerce roket bulunan Hizbullah, Suriye ve Irak'taki Şii milisler, Yemen'deki isyancı Husi hareketi ve Gazze Şeridi'ndeki İslami Cihad da var. Tüm risklere rağmen, yalnızca İran'ın nükleer planlarının birkaç yıl ertelenmesi için bile saldırmaya değeceğini düşünen şahin görüşlü İsralliler bulunuyor. ...Eskiden İsrail'in dış istihbarat servisi MOSSAD'da araştırma yapan bir birimi yöneten Sima Shine "diplomasinin başarıya ulaşmasını umarım, ancak şu anda buna fazla bir şans tanımıyorum" diyor. Shine, İran'ın bir yandan zenginleştirilmiş uranyum üretmeye devam ederken, nükleer görüşmeleri sadece zaman kazanmak için kullanmasından endişe ediyor."
NÜKLEER SİLAHA BİR ADIM DAHA YAKLAŞTILAR Yeniden başlayan müzakereler çöküşe doğru sürüklenirken, İran 25 kg uranyumu yüzde 60 oranında zenginleştirdiğini açıkladı. Böylece nükleer silah yapımı için gereken zenginleştirme oranına bir adım daha yaklaşmış oldu. İran ayrıca 210 kg uranyumu da yüzde 20 oranında zenginleştirdi. Tahran, nükleer programının barışçıl olduğunda ısrar etse de, İranlı uzmanlar bile saflık oranı bu kadar yüksek uranyumun daha önceleri sadece nükleer silah sahibi ülkelerde bulunduğunu söylüyor.
İsrailli savunma uzmanları, İran'ın isterse bir ay içinde bir nükleer silah yapmaya yetecek kadar zenginleştirilmiş uranyum üretebileceğine dikkat çekiyor. Ancak böyle bir silah için balistik füze üzerine monte edilecek bir savaş başlığı yapılması gerekli. Bunun da 18 ile 24 ay arasında yapılabileceği belirtiliyor. Tarihi nükleer anlaşmanın imzacılarından ABD, Donald Trump yönetiminde 2018 yılında anlaşmadan çekilmiş ve İran'a yeniden yaptırımlar uygulamaya başlamıştı. Anlaşmaya imza koyan diğer ülkeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Kurulu'nun (BMGK) daimi üyeleri İngiltere, Çin, Rusya ve Fransa ile Almanya'ydı.