"VİYANA SÖZLEŞMESİ'NİN AÇIK BİR İHLÂLİDİR"
Açıklamada, "Bahse konu Egemen Üsler, 1960 Uluslararası Kıbrıs Antlaşmalarına taraf olan üç garantör ülke ve adadaki iki halkın liderleri tarafından imzalanan ve bir paket niteliği taşıyan bu anlaşmalar çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Bu gerçekler ışığında, üç garantör ülkenin ve adadaki iki tarafın tümünün bilgi ve onayı olmadan yapılacak herhangi bir değişiklik, hem 1960 Uluslararası Kıbrıs Antlaşmalarının hem de 1969 Antlaşmalar Hukukuna ilişkin Viyana Sözleşmesi'nin açık bir ihlalidir." ifadesine yer verildi.
Bakanlığın açıklamasında, Kıbrıs Türk tarafının ve bölgede yaşayan KKTC vatandaşlarının hak ve yükümlülüklerini de yakından ilgilendirmesine rağmen KKTC makamlarının bilgisi dışında gerçekleştirilen, müzakere edilmeyen ve onay alınmayan bu değişikliklerin Kıbrıs Türk tarafını bağlamasının beklenmemesi gerektiğinin altı çizildi.
"Bilindiği üzere, bahse konu üs bölgelerinde sadece Kıbrıs Rum halkının değil Kıbrıs Türk halkının da hakkı vardır." ifadesi kullanılan açıklamada, söz konusu anlaşmayla, bu alanlarda da Kıbrıslı Rumların söz ve otorite sahibi olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılmasının sorunlu bir yaklaşım olduğu ve adadaki iki halkı karşı karşıya getirme riski taşıdığı kaydedildi.
"KONU YAKINDAN TAKİP EDİLMEKTEDİR"
Kıbrıs Türk tarafının benzer durumlarda her zaman gerekli hassasiyeti gösterdiği vurgulanan açıklamada, yakın geçmişte Beyarmudu bölgesine ait bir imar planının İngiliz Üsler Bölgesi yetkilileriyle istişare halinde hazırlandığı ve Aralık 2019'da bu planın yürürlüğe girdiği belirtildi.
Açılamada şunlar kaydedildi:
"İngiliz yetkililer nezdinde 2014'te yapılan anlaşmaya dair en yüksek seviyede girişim yapılarak ilgili bölgelerde yaşamını devam ettiren vatandaşlarımızın söz konusu anlaşmadan olumsuz etkilenmeyeceği güvencesi alınmıştı. Gelinen noktada, İngiliz yetkililer nezdinde Bakanlığımızca girişim yapılmış olup, konu yakından takip edilmektedir."