Sabahattin İsmail yazdı...

Psikolojik Harekat en kısa tarifiyle hedef bir Halkın ve devletin birlik ve beraberliğini bozmak, kimlik bunalımı yaratmak, milli tarihine yabancılaştırmak, inançsızlık yaratmak, iç cephesini çökertmek, bölünme ve iç çatışma yaratmak ve bu yolla bir devleti yıkmak için uygulanan silahsız saldırıdır.
Medya organları ve gazeteciler, okullar, satın alınmış kişiler, ajanlar ve örgütler psikolojik harekatın uygulama araçlarıdır.

1974 ÖNCESİ PSİKOLOJİK SAVAŞ

Rum yönetimi ile destekçisi emperyalist güçler tarafından KKTC ‘ye uygulanan psikolojik harekat 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti ‘nin kurulduğu günden itibaren başladı.
Uyguladıkları psikolojik harekatın amaçları liderlere, TMT’ ye ve Türkiye’ye inançsızlık ve güvensizlik yaratmaktı.
“TMT faşistti. Teröristti. Katildi. Liderlerimiz, TMT’nin emrindeki maşalardı…Cumhuriyeti yıkmak istiyorlardı…..”
19631974 dönemi iç cepheyi çökerterek milli direnişimizi yok etmek için aynı amaçla psikolojik harekatı sürdürdüler…
Bu dönemde kullandıkları temalara göre, “TMT cumhuriyete karşı isyan etmişti. Kıbrıs Türkleri TMT ve liderlere baş kaldırmalı, silahlarını cumhuriyet polisine (Rum) teslim etmeli ve direnişe son vermeliydi”

1974 SONRASI PSİKOLOJİK SAVAŞ

19741983 döneminde yeni şartlara uygun temaları ile psikolojik savaşı sürdürdüler.
Buna göre “Türk müdahalesi bir barış harekatı değil bir işgal harekatı idi.. Türk ordusu ve Türkiye işgalci baskıcı faşist bir güçtü.. İşgale karşı mücadele edilmeliydi. Denktaş ve liderlik işgalcilerin piyonu idi..”..
1983 KKTC ilanından sonra psikolojik savaş daha da yoğunlaştırıldı. Annan Planı sürecinde doruğa çıktı. Ve Akıncının CB olmasıyla yeni bir atağa geçildi…
Uygulanan psikolojik savaşın temaları şöyleydi :
– “Türk ordusu işgalcidir, Türkiye yayılmacı faşist bir devlettir. KKTC Türkiye’nin işgalindeki topraklarda kurduğu sahte, kukla bir alt yönetimidir. Muz Cumhuriyetidir. Sahtedir, ( PSEFTO, KLEFTO) Yağma ve ganimete dayanmaktadır.. TÜRKİYE, demografik yapıyı bozmakta adaya nüfus yığmakta, Kıbrıs kimliğini yok etmektedir.. Barış ve çözüm istememektedir. 1974 öncesi herşey çok daha güzeldi. Rumlarla kardeş kardeş barış içinde yaşıyorduk. Federal Çözüm olursa kısa süre içinde zengin olacağız.. İşgale, Türkiye’ye, KKTC ‘ye boyun eğmemek dik durmak gerekmektedir. Türkiye’ye KKTC’ yi sömürmektedir, kolonisi yapmıştır. Burayı vilayet ve alt yönetim yapmak istemektedir. “
Bu çerçevede Türkiye’yi, KKTC’yi, Türk ordusunu savunanları etkisizleştirmek, itibarlarını yok etmek, bölünme yaratmak, TürkiyeliKıbrıslı çatışması yaratmak ve iç cepheyi çökertmek hedeflenmektedir.
Rum yönetimi ve emperyalist güçler KKTC, Türkiye ve Kıbrıs Türk Halkına yönelik psikolojik savaşı, finanse ettikleri medya organları, fonladıkları gazeteciler, kanaat önderleri, iki toplumlu örgütler, sendikalar, bazı üniversite öğretim üyeleri, eğitim çalışmaları, yaz kampları, dernekler, sendikalar, bazı siyasetçiler, bazı partiler aracılığıyla sürdürmektedir..
Bu tür faaliyetlere Genel olarak 5.KOL FAALİYETLERİ denmektedir.
Bu amaçla her yıl milyonlarca Euro harcamaktadırlar…
Başta ABD ve AB olmak üzere emperyalist güçler 1990’lı yıllardan itibara yılda 30 milyon doları bu amaçla harcamaya başlamıştır..
Geçmişte CIA bağlantılı ABD’li uzmanların yaptıkları eğitim ve örgütlenme faaliyetlerini yansıtan ÖRÜMCEK AĞI örgütlenmesinin şemasını onların kaynaklarından elde ederek yayınlamıştım.
CTP’li Sevgül Uludağ Annan Planı günlerinde Yenidüzen gazetesinde yaptığı açıklamada “bizi Amerikalılar 30 kişi olarak eğitti, biz 3000 kişiyi eğittik, 100 bin kişiyi harekete geçirdik” demişti.
Annan Planı günlerinde bu amaçla yapılan harcamalar 60 milyon dolardı.
Halen AB her yıl 35 milyon euroyu bu amaçla harcamakta, 100 civarında iki toplumlu örgütü finanse etmektedir.
Rum yönetiminin ise kullandığı araçlardan biri Stelyos Vakfı’dır. Bu vakıf eliyle her yıl onlarca kişi ve örgüt finanse edilmektedir…

KKTC SAVUNMASIZ

KKTC, ne yazık ki, “aymaz, nemelazımcı, ilgisiz, inançsız, 5.kol ile mücadele programı olmayan” sadece kendi siyasi geleceğini ve çıkarlarını düşünen siyasetçiler nedeniyle, bu konuda savunmasızdır..
Emperyalist güçler ve Rum yönetiminin uyguladığı psikolojik harekatı etkisiz kılacak kadrolar, örgütlenme ve yasalar 46 yıldır ısrarla oluşturulmamıştır. Olanlar da dağıtılmıştır.
Bu nedenle Rum yönetimi ve emperyalist güçler rahatça yol almakta her geçen gün hedeflerine biraz daha yaklaşmaktadır..
Bu gidiş çok tehlikeli bir hal almıştır ve artık daha fazla geç kalmadan harekete geçmek şart olmuştur…
Yapılması gereken en acil iş, Rum Yönetimi ve emperyalist güçlerin uyguladığı psikolojik savaşta görev alan, göz yuman, destek olan, kişileri devlet kadrolarından ve siyasetten temizlemektir..
5.KOL faaliyetlerine karşı koyacak, uygulanan psikolojik savaşı etkisiz hale getirecek, Halkı ve gençliği milli bilinçle eğitecek yeterli bütçeye sahip KKTC Psikolojik Savaş Birimini oluşturmaktır.
Bundan sonra eğitimi yeniden milli temele oturtmak, devleti koruyucu yasaları çıkarmak, KKTC düşmanlarını kamu hızmetlerinden ve yargıdan ayıklamaktır.
TürkiyeKKTC düşmanı kişilerin kamu görevlisi, yargıç, savcı, polis, asker, sendika, parti ve örgüt yöneticisi olmasını, gazete ve TV kurmasını, yönetmesini KKTC düşmanı yayın yapmasını önlemektir.
KKTC karşıtı sendika, dernek, parti, medya organı kurulamayacağını ve bu yönde faaliyet yapılamayacağını yasalarla kesin hale getirmektir
Milli bir eğitim politikası ile eğitim ve medya organları vasıtasıyla, kültür araçları ile halka ve özellikle Gençliğe KKTC, Türkiye, asker sevgisini vermek, milli mücadele tarihimizi ve mücadelemizi öğretmek, mücadele azmi aşılamak, yalan propagandayı teşhir etmektir
KKTC nin kurtuluşu, sağlam bir iç bünyeye sahip olması ve ileri gitmesi ancak böyle mümkün olacaktır.
Devlete inançsız, devleti yıkmak isteyen, bunun için çalışan kişilerle KKTC korunamaz, ileri gidemez.
Bunları hep söyledik yazdık..
Başta gelmiş geçmiş UBP hükümetleri olmak üzere, sık sık iktidar ortağı olan DP ve son olarak UBPHP hükümeti, Rum yönetiminin uyguladığı psikolojik savaşı ciddiye ve dikkate almadı, gereğini yapmadı, yapmıyor ve bugünlere geldik.
Daha kötüsü bizzat Başbakan Tatar’ın kendi televizyonu, buraya çöreklenen bazı 5. Kol’cular tarafından Halkımıza uygulanan psikolojik savaşta bir araç olarak kullanılmaktadır.
Bu duruma son verilmeli ve daha fazla geç olmadan gereken adımlar kararlılıkla atılmalıdır.
Artık bıçak kemiğe dayanmıştır, hatta kemiği kesmektedir..
Bu kararlılığı göstermeyenlerin 5. KOL faaliyetlerinin suç ortakları olarak kabul edilmeleri doğal olacaktır.