ŞAFAK ERDEM
Pazar günü yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyların yüzde 27,85’ini alan Emmanuel Macron’un ardından yüzde 23,15 oy oranıyla iki sırayı alan Marine Le Pen, kamuoyunda çok ses getiren Kırım ve NATO konusundaki politikalarını yineledi. Le Pen seçimi kazandığı takdirde Fransa’nın “Kırım’ı Rusya’nın parçası olarak tanıyacağını” ve NATO’nun askeri kanadından çekileceğini açıkladı.
‘KIRIM RUSYA’YLA BİRLEŞMEK İSTEDİ’
10 Nisan’daki seçimde ikinci sırada yer alan Le Pen, 2017’de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi birinci sırada yer alan Macron’la yarışacak. Seçimin ikinci turu 24 Nisan’da gerçekleşecek.
Fransa’da yaşayan yabancılar, göçmenler ve Müslümanlarla ilgili politikaları sebebiyle yabancı düşmanlığı ve ırkçılıkla suçlanan Ulusal Cephe lideri Le Pen RusyaNATO ekseninde ses getiren tavrını sürdürdüğünü ortaya koydu. France Inter radyosuna açıklamalarda bulunan Ulusal Cephe lideri “Kırım’ın Rusya Federasyonu’nun bir parçası olduğu şeklindeki açıklamamın arkasındayım, çünkü orada bir referandum yapıldı. Orada yaşayanlar Rusya ile birleşmek istediler.” şeklinde konuştu.
Rusya’ya yaptırımlara da değinen Le Pen, Rusya’ya karşı “diğer tüm yaptırımlara taraftar olduğunu”, fakat “Fransız halkının petrol ve doğal gaza yapılan yaptırımların olumsuz sonuçlarını yaşamamasını istediğini” belirtti. Le Pen Fransa’nın ABD ve Rusya’nın her ikisine eşit mesafede konumlanması gerektiğini söyledi.
‘NATO’NUN ASKERİ KANADINDAN ÇIKACAĞIM’
Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda yarışacak iki aday arasındaki en önemli farklardan biri de NATO konusunda. Uzun zamandır NATO’nun askeri kanadından çıkma politikasını savunan Ulusal Cephe lideri ikinci tur öncesinde bu politikasını yineledi. "Askerlerimizi bütünleşik NATO komutanlığına da gelecekteki Avrupa komutanlığına sevk etmeceğim. Başkan seçilirsem NATO ortak komutanlığından ayrılacağım.” şeklinde konuşan Le Pen buna karşın Fransa’nın NATO’ya üye ülkelerin silahlı bir saldırıya uğrayan herhangi bir üye ülkeye yardım etmelerini öngören 5. maddesine bağlı kalacağını da belirtti. Fransa daha önce de 1966’da De Gaulle liderliğinde NATO'nun askeri kanadından ayrılmış, 2009’da ise geri dönmüştü. Le Pen, çekilme hamlesini yineleme niyetini de açıklamıştı.
ABD’nin 7 Nisan 2017 tarihinde dünyada büyük yankı uyandıran Suriye’ye ait Şayrat Hava Üssü’ndeki hedefleri “Suriye’nin kimaysal silah kullandığı” gerekçesiyle vurması üzerine Macron “kimyasal silah kullandığının ispatlanması halinde Birleşmiş Milletler’in yetki verdiği bir uluslararası askeri gücün Suriye’ye müdahalede bulunması gerektiğini” söylerken Le Pen saldırıyı eleştirmişti. ABD’nin bu hamlesine şaşırdığını ifade eden Le Pen “Bu tip saldırıları yapmadan önce bağımsız uluslararası soruşturmanın sonuçlarını beklemek çok mu zordu?” diye sormuştu.
‘FRANSA AB’DEN VE AVRO’DAN ÇIKACAK’
Ulusal Cephe lideri AB konusunda da net tutumuyla tanınıyor. Le Pen Cumhurbaşkanı olması durumunda vakit kaybetmeden “Frexit” için referanduma gitmeyi ve bununla paralel olarak avronun ortak para birimi olmasına son verileceğini, ulusal para birimi olarak franka geri dönmeyi vaat ediyor. Fransız ekonomisinin “geleneksel kodlarına geri dönmesini savunan” Le Pen Avrupa bütünleşmesi kapsamında birçok AB üyesi ülkede uygulanan serbest ticaret politikasını sorguluyor.
Le Pen üretimin yerelleşmesini ve neoliberal küreselleşme döneminde üretimlerini yurt dışına taşıyan firmalardan daha fazla vergi alınmasını da istiyor. Korumacı bir ekonomi politikasına sahip olan Ulusal Cephe lideri, AB ile ABD arasındaki Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı’na (TTIP) Fransız pazarını olumsuz etkilediği gerekçesiyle karşı çıkmıştı. Le Pen’in rakibi Macron ise TTIP ve muhtemel diğer serbest ticaret anlaşmalarına olumlu baktığını söylemişti. Donald Trump Başkanlık koltuğuna oturduğunda TTIP Anlaşması’nı da iptal etmişti.
Diğer yandan Le Pen’in siyasetlerinin önemli bir halk tabanının bulunduğu çeşitli çalışmalara yansıyan bir gerçek olarak görünüyor. Haziran ayında PEW Araştırma Merkezi tarafından yapılan bir çalışmaya göre Fransız halkının yüzde 70’i AB’nin mültecilere yönelik politikasını, yüzde 66’sı da AB’nin ekonomi politikalarını eleştiriyor. Le Pen, 10 Nisan’daki seçimde neoliberal küreselleşme döneminde istihdam yapılarını kaybeden, yoksullaşan eski sanayi ve taşra bölgelerinde birinci sırada yer alırken Macron Paris ve Lyon gibi merkezlerde en çok oyu alan aday oldu.
TÜRKİYE’NİN AB’YE GİRMESİNİ DESTEKLEMİYORUM
Le Pen Türkiye’nin AB üyeliği konusunda da olumsuz bir fikre sahip. Konuyla ilgili yaptığı bir açıklamasında “Türkiye de AB’ye girme niyetinde değil. Türkiye ne coğrafi, ne tarihi, ne de kültürel olarak Avrupalı. Zaten Türk halkı da benimle aynı fikirde.” ifadelerinde bulunmuştu.
Aydınlık