BumeRang, tahtadan veya hafif metalden yapılan, silah olarak da kullanılabilen yassı bir kesite sahip eğri bir sopadır. Kendi ekseni etrafında dönerken ileri doğru hareket eder. Dairevi bir yörünge çizerek geri gelir. Bugün özellikle Avustralya yerlileri ile özdeşleşmiş olsa da Arabi yarımadasında (Yemen), antik Şam (Suriye), Anadolu ve kadim Nil deltasında (Mısır) yaygın olarak istihdam edilmiştir. Batı dillerinin kökeni olan Yunanca ve Latincenin de kökeni Arabi’dir (Arapçadır). Bu kelimenin de kökeni Arabi’dir. Kelimelerin kökeni ile ilgilenenler için faydalı olabilir. Saddam Hüseyin’in iktidar dönemini birçok yazımızda değerlendirdik, ölümcül hatalarını anlattık, başta Irak, ailesi ve kendisi için hazırladığı ve yaşattığı korkunç sonun kaçınılmaz olacağını tespit ettik. Stratejik derinliği olan Suriye’ye düşman kesildi. IrakSuriye arasında tesis edilecek “tek devlet” projesine karşı olması için İsrail’in hamisi Batı tarafından desteklendi. İktidara gelince Suriye’ye saldırdı. Suriye devletine karşı savaşan Müslüman Kardeşler Örgütüne ev sahipliği yaptı. Silah, para ve militanla besledi. Medyası her gün Eski Devlet Başkanı Hafız Esad için “Eyyy Alevi Esad… Mezhebin ülkede yüzde kaç…ezici çoğunluk Sünnilerin üzerinde Alevi tahakküm” propagandalarıyla hem mezhepçi fitne tohumunu ekti hem de milletin ve İslam’ın birliğine zarar verdi.
Saddam’ın söylem ve eylemleri, bilerek veya bilmeyerek, Büyük Ortadoğu Projesi’ne (BOP) hizmet etti. AB, ABD ve İsrail’in takdirine mazhar oldu. Bu devletlerin uydusu olan PetroDolar Körfez Hanedanlıkların övgüleriyle böbürlendi. Arap alemin liderliğine soyundu. “Şişir ve ne kadar eşek olduğunu gör” Şam tabirine uygun olarak balon gibi şişirdiler. “İran üzerine yürü kulum, kim tutar seni?” dediler. Arap halkının savunucusu, kalkanı ve fedaisi naralarıyla Tahran’a saldırdı. ŞiiFarsi varlığını Haçlı seferlerine benzetti. Bu “habis ideolojinin ve varlığın” yayılmasına ve tehlikesine karşı Sünni alemin muhafızı olduğunu ilan etti. “Laik BAAS” yönetimin hâkim olduğu Bağdat, söylem ve eylemleriyle mezhep ve etnik duyguları kaşıdı. Ev sahipliği yaptığı Suriye Müslüman Kardeşler örgütünün yanına İran devletine karşı savaşan Halkın Mücahitleri örgütünü aldı. Ayrılıkçı Kürt örgütlerine destek verdi.
9 seneye yakın İran ile savaştı. Ülkesini felakete sürdü. “İti ite kırdırmak” oyununda mahir olan İsrail, AB, ABD ve bölgedeki yalakaları savaşın bitmemesi için her iki tarafa silah, kimyasal gaz, füze ve envaı çeşit askeri yardımda bulundu. Savaş durdu. Her iki taraf ağır bir bedel ödemişti. Saddam yaraların iyileşmesi için onu savaşa girmesi için şakşaklayan Körfez hanedanlıklarından onlarca milyar dolar para istedi. Vermediler. Bununla yetinmediler Saddam’ı bölgenin ve alemin en tehlikeli diktatörü olarak pazarlamaya başladılar. Körfez ve Batı medyası Saddam’ın halkı ve bölge için ne derece korkunç olduğunu, dünyamız için ne kadar tehlikeli olduğunu, sahip olduğu silahlarla Dünyanın barışına ne kadar tehdit oluşturduğunu, tecavüzcü, manyak, hasta olduğunu her gün yazdılar. Ondan kurtulmadan alem rahat yüz görmeyecekti.
BUMERANG KENDİSİNİ VURDU
İstisnalar kaideyi bozmaz; Alemin en yalancı, münafık ve provokatör şöhretine sahip medyamız Batı haber ajanslarının geçtiği, televizyonların yayınladığı her şeyi sorgulamadan olduğu gibi Türk milletinin beynine şırınga etti. Ve malum süreç ve son hâsıl oldu. Sarhoşluk gittikten sonra akıl başa geldi. Hayatının sonunda devedeki yamukluğu düzeltmek istedi ömrü kâfi gelmedi. İbret almadı ibretlik vaka oldu. Hırsına, tamahına, vizyonsuzluğuna, kibrine yenildi. Ona kimyasal gazı tedarik edenler, kimyasal silah veya gaz stoku var, Halepçe’de binlerce Kürdü öldürdü, İran askerlerine karşı kimyasal gaz kullanıldı, Nükleer silah üretiyor propagandalarıyla Irak’ı işgal etti. Irak, kanayan yaraları ve derin acılarıyla, birçok din, etnik köken ve onlarca mezhebin ve onlara bağlı milis kuvvetlerin cirit attığı saha oldu. Saddam’ın Suriye ve İran’a fırlattığı Bumerang döndü kendisini vurdu.
BATI’YA KARŞI GELENLERİ KATLETTİLER
Irak’ta Batı’nın aleti olmak istemeyen Ecevit’i hasta ettiler. Kıbrıs fatihi “Karaoğlan” şamar oğlanı yapıldı. Oyunu gören ve bozmak isteyen komutanlara, siyasilere, gazetecilere saldırdılar, katlettiler. Habis projelere dikkat çekenlere, kimyasal yalana kanmayın, Batı’nın yalanlarını propaganda etmeyin diyenlerin hayatını zindana çevirdiler. Batıdan demokrasi, özgürlük ve adaletin geldiğini gören olmadı. Ama işgal, talan, hastalık, ölüm, tecavüz, kahpelik bolca geldi. Elbette ki bunu mümkün kılan sadece gelen Batı’nın siyasi hinliği, askeri gücü veya ceberutu değil, bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hatta hıyanet içinde bulundular. Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit ettiler.
YALANLARI EN ÇOK BİZİM MEDYAMIZ SERVİS ETTİ
Bugün ikiyüzlü, teröristlerin hamisi dediğimiz Batı’nın ve şımarık çocuğu İsrail’in BOP ve BİP’ine (Büyük İsrail Projesi) Irak’ta olduğu gibi Suriye’de de uygulanacağına dikkat çektik ve uyardık. Maalesef dinletemedik. Ankara’nın Suriye politikalarını ve misyonunu özetlemek için; Batı’nın ve medyasının Irak işgali için ürettiği yalanlarına Saddam’ın mezhepçi söylemlerini koyun yüze çarpın çıkan tablodur. ABD ve Batı’nın kimyasal silah ve gaz yalanlarını en çok bizim medyamız sevdi ve servis etti. Dünyanın her yerinde terör örgütlerini en çok kullanan, başta kimyasal gaz her türlü biyolojik zehri üretip satan, virüslerle alemi dizayn etmeye çalışan, su, ilaç ve gıda ambargosuyla zulüm eden, bankaları, şirketleri tehdit eden, şantaj, rehin alama, işkence ve terörün Master Şefi Batı’nın habis propagandalarını en çok alkışlayan taraf medyamız ve hükümetimiz oldu. Suriye’de uygulanan bu habis projelere ortak olmayalım, bize en çok kazandıran Şam ile dost kalalım, Batı kalleş ve haindir gün gelir Suriye için kullandığı argümanları ve yalanları bizim için kullanacaktır dedikçe bizden nefret ettiler.
KİMYASAL SİLAH YALANI HAKKINDA UYARMIŞTIK
Türkiye’nin terör örgütlerin hamisi suçlamalarına maruz kalacağını, Türkiye’nin kendisine karşı olan herkese zulüm uygulayacağını, içeriye tıktığınız herkesi özgürlük savaşçısı, adalet savunucusu olarak takdim edeceklerini söylemiştik. Suriye’deki varlığınızı işgal ve ilhak projeli olarak sunacaklarını, Suriye’de IŞİD’e karşı savaşan PKK’ya karşı TSK’nın kimyasal silah kullanacağı yalanını tedavüle sokacaklarını belirtmiştik. Kendi istihbaratları ve ülkemizdeki FETÖ yapılanmasıyla iltisaklı örgüt mensuplarına, Türkiye’de kimyasal gaz tedarik edeceklerini ve bu gazın buradan Suriye’ye götürülmesinin sağlanacağını ve Halep ya da başka bölgelerde kullanılacağını tespit etmiş ve uyarmıştık. Önce Suriye’nin suçlanacağını ardından ellerinde mevcut olan fotoğraf, video ve belgelerin bir gün onların kontrolünden çıkacak olursa Türkiye’ye karşı kullanılacağını yazdık ve anlattık. Bu habis oyunun birçok yerde oynandığına, aynı oyunu çok takdir ettiklerini iddia ettikleri Menderes’e karşı da sahnelendiğini, Batının ve şürekâsı Türkiye’deki işbirlikçilerinin, Muhibbilerinin “kimyasal Bumerangının” dönüp bizi vuracağını hükümete anlatamadık. Üç maymunu oynadılar.
TTB’NİN BAŞINDAKİ ZAT
20 Mayıs 2022’de ABD Dışişleri Bakanlığı, bir zamanlar İsrail’de bile yasaklanmış olan ırkçı İsrailli grup Kahane Chai'yi, "yabancı terör örgütleri" (FTO) listesinden çıkardı. IŞİD’i kuran Obama ve Hilary Clinton’dır diyen eski ABD Başkanı Trump’a rağmen, FETÖ, PKK, Kahane Chai ve benzeri örgütleri baş tacı eden Batı, Suriye’de kullandığı kimyasal silah ve gaz yalanlarını Türkiye için tedavüle soktu. Sahte kimyasal saldırı fotoğrafları üzerinden HDP, CHP içindeki PKK uzantıları, Batı muhibbi cemiyet ve partileri, Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) başındaki zat, FETÖ topyekûn saldırıya geçtiler.
RUSYA’YI TERÖRİST İLAN EDEREK NASIL MÜCADELE EDECEĞİZ
AK Parti sözcüsü Çelik, Anadolu Ajansı, ekranlara çıkartılan kimya uzmanları, fotoğrafların fake yani sahte, görüntülerin şüpheli olduğunu, TSK’ya karşı bir kumpasın ve organize bir saldırının yürürlüğe konduğunu anlatmaya çalışıyor. Batı’ya ve ülkemizdeki borazanlarına, ajanlarına ateş püskürtüyor. Bu sahnelere Suriye’den ne kadar aşinayız. Bu topyekun saldırılara ve yalanlara karşı Şam yırtınırdı ama meramını duyuramazdı. Bu savaşta Suriye yalnız değildi. Kadim dostlarını korudu ve yaralı ama ateş çemberinden çıktı. Şimdi Türkiye’ye karşı topyekun saldırıya geçenlere karşı Rusya’yı, Suriye’yi kazanmadan bu savaşı nasıl kazanacağız? Eski bakan Mehdi Eker’in ve AK Parti milletvekillerinin, İYİ Parti vekilinin Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde (AKPM) Rusya’yı terörist rejim ilan eden karara imza atarak mı Batının bu habis savaşına karşı kazanacağız? Bu vekiller yanlışlıkla AKPM’yi AK Parti Meclisi sanmış olmasın?
BATI’YA KARŞI EN GENİŞ VATAN CEPHESİNİ OLUŞTURALIM
Batı’nın ikiyüzlülüğünü en iyi Sayın Cumhurbaşkanı bilir. “Batı’nın yöneticileri teröristlere kucak açıyor. Cumhurbaşkanları, Başbakanları, Bakanları kapı açıyor. Acaba Türkiye, Batı’nın terörist gördüklerine kapısını açacak olsa o zaman bunların duruşu nasıl olurdu? Ben bunu merak ediyorum. Fakat bunu bilmelerini istiyorum. Bu Bumerang gibi sizi vuracak ve çok kötü vuracaktır.” demişti. Avrupa Sayın Cumhurbaşkanının nasihatini dinlemeyecek. Batı’nın fırlattığı terör Bumerangı kendisine büyük zarar verecek. Bu kesin. Ancak Suriye’de sebep olduğumuz hatalar ve fırlattığımız kimyasal bumerang bize döndü. Bizi vurmadan yapılması gereken nutuk atmak değildir. İkiyüzlü Batı’ya ve onun ülkemizdeki işbirlikçilerine karşı en geniş vatan cephesini inşa etmektir. Rusya ve Suriye ile dürüst ve kalıcı ilişkilerin temelini atmaktır. Kimyasal Bumerangı sahibine iade edecek yegane formül budur.
Aydınlık