Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Danıştay 5. Dairesi’nin, FETÖ ile irtibat ve iltisaklı olduğu gerekçesiyle meslekten ihraç edilen 178 ismin mesleğe dönmelerine karar vermesine ilişkin çok ama çok önemli bir açıklama yaptı.
Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesinin politik bir konu olmadığını, ‘milli bir mesele olduğunu’ ve siyasetin üzerindeki sorumluluklar gibi yargının üzerine de sorumluluklar düştüğünü söyledi.
FETÖ’nün 4045 yıldır ‘devlet içerisinde gizlendiğini’ söyleyen Kurtulmuş, “Bunların çok çok büyük bir kısmı tasfiye edildi. Ama hâlâ devletin, kamunun içerisinde, muhtemeldir ki karda yürüyüp izini belli etmeyen birtakım kriptolar vardır. Bunlarla da mücadele edilmesi lazım. Yargının bu kararı da tabii gerekçesini şu anda bilmiyoruz ama bu kadar ciddi bir meseleyken böyle bir kararın alınmış olması herhalde FETÖ ile mücadeleye katkı sağlamayacaktır” dedi.
BAKAN BOZDAĞ’IN RAHATSIZLIĞI
Danıştay 5. Dairesi tarafından verilen kararlara tepki sadece Numan Kurtulmuş’un sözleri ile sınırlı değil. Hâkimler ve Savcılar Kurulu başta olmak üzere edindiğimiz bilgilere göre Adalet Bakanı Bekir Bozdağ da kararlardan rahatsızlığını ilgili kurumlarla paylaştı. Yargı içinden ve dışından da gelişmelere çok sayıda tepki var.
Numan Kurtulmuş’un, “Karda yürüyüp izini belli etmeyen birtakım kriptolar vardır” cümlesinin üzerinde önemle durmak gerekiyor. Evet, devletin tüm kurumlarının, siyasetin FETÖ ile mücadelesi çok önemli ama yargı bu mücadelenin kazanılmasında en önemli güç merkezi.
YARGIYA DÜŞEN ÜÇ GÖREV
FETÖ ile mücadelede yargıya üç önemli görev düşüyor: Birincisi, yürütülen soruşturmaların adaletli bir karara bağlanması; ikincisi, yargı içindeki FETÖ’cülerin temizlenmesi; üçüncüsü de ihraç edilen hâkim ve savcıların görevlerine dönmesi ile ilgili kararların da sağlıklı alınması.
Numan Kurtulmuş’un sözünü ettiği “Karda yürüyüp izini belli etmeyen kripto” tanımına uyanları, FETÖ davalarında Yargıtay içtihatlarına bile aykırı biçimde verilen kararlardan tanıyabiliyoruz.
YARGIDA ‘RENKLENEN’ FETÖ’CÜLER
FETÖ’nün “Renklendirme” taktiği gereği farklı kimliklere bürünen elemanlarının, “kod adı kullanan”, “mahrem imamlarla ankesörlü hatlarla iletişim” kuran ve itirafçı olanlarla ilgili verdiği beraat kararları bunun en açık örneği.
ANKESÖRE BERAAT VEREN ANKESÖRCÜ HÂKİM
Basına yansıdığı için tek bir örnek vereceğim. Bir ilimizde yargılanan C.B.A. isimli askeri öğrencinin mahrem imamlarla 24 kez ankesörlü hatlar üzerinden irtibat kurduğu tespit edildi. Kod adı kullandığını itiraf da eden bu kişi hakkında “delil yetersizliğinden” beraat kararı verildi. Oysa, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin, ankesörlü hat üzerinden irtibatı FETÖ örgüt üyeliği için yeterli olduğuna dair verdiği karar mevcut. Buna karşın beraat kararı veren mahkeme başkanının da 2011, 2012, 2013, 2015 ve 2016’da mahrem imamlarla ankesörlü hat üzerinden iletişim kurduğu belirlendi. Mahkeme üyesi olan bir hâkimin hem kendisinin hem de iki kardeşinin FETÖ okullarında eğitim kaydı belirlendi.
Bu örnek yargının FETÖ ile mücadelesi gibi yargıdaki FETÖ’cülerin temizlenmesinin gerekliliği konusundaki çarpıcı örnek özeliği taşıyor.
Üçüncü boyutu ise FETÖ irtibat ve iltisakı olanların göreve iadeleri ile ilgili Danıştay’ın verdiği kararlar. Ben de son yazımda bu konuya değinmiştim. Tartışmalar üzerine Danıştay tarafından da Anadolu Ajansı’na bir açıklama yapıldı.
DANIŞTAY’DAN 323 KİŞİYE İADE KARARI
Biliyorsunuz, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Hâkimler ve Savcılar Kurulu kararı ile meslekten çıkarılan hâkim ve savcıların itirazları ilk derece mahkeme sıfatıyla Danıştay 5. Dairesi’nde görüşülüyor.
Danıştay 5. Dairesi’nde, 5 bin 112 dava açıldı, bunların 4 bin 788’i karara bağlanırken 324 dava ise karar verilmek üzere sıra bekliyor.
Karara bağlanan 4 bin 788 dosyanın 4 bin 246’sında dava esastan reddedildi. 51 dava dilekçesi reddedilirken, 11 davanın süre aşımı yönünden reddine karar verildi.
Danıştay’ın açıklamasına göre; 15 davada karar verilmesine yer olmadığına, 123’ünde davanın açılmamış sayılmasına hükmedildi.
Özetle; ihraç kararları hakkında iptal kararı verilen dosya sayısı ise 342 iken bunların bazıları mükerrer olduğu için lehine karar verilen kişi sayısı 323 olarak açıklandı. Ancak, iptal kararı verilen dosyalar henüz esastan kesinleşmedi.
DEVLET ALARMA GEÇTİ
Hâkimler ve Savcılar Kurulu iade kararı çıkanların tamamı ile ilgili olarak Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu’na başvuru yapılarak temyiz edildi.
Edindiğim son bilgi şu: Adalet Bakanlığı, HSK konuyla yakından ilgileniyor. Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu temyiz aşamasına gelen tüm dosyaları titizlikle yeniden inceleyecek. Ayrıca birinci derece mahkeme olan Danıştay 5. Dairesi halen elinde görülmekte olan 324 kişi ile ilgili dosyada bir hata yapılmaması için ilgili tüm kurum ve kuruluşlarla işbirliği yapacak.
Çünkü, “karda yürüyüp izini belli etmeyen kriptolarla mücadele” Türkiye için en önemli milli güvenlik meselesidir.