ABD’nin Ankara Büyükelçiliği’nin resmi Twitter hesabından, FETÖ’cü Ergun Babahan’ın “Türkiye halkları Bahçeli’siz bir siyaset dönemine hazır olmalı” mesajını beğenmesi kriz yaratmıştı.
Beğeni üzerine ABD Büyükelçiliği Maslahatgüzarı, Dışişleri Bakanlığı’na çağrılarak açık ve net izahat istendi.
Bunu üzerine ABD’nin Türkiye Büyükelçiliği hesabından şu açıklama yayımlandı:
“Dün Twitter hesabımızda gerçekleşen hatadan dolayı özür dileriz. Ergun Babahan ile bir ilişiğimiz olmadığı gibi, attığı tweet’in içeriğini de onaylamıyoruz ve kabul etmiyoruz. Söz konusu hatadan üzüntü duyduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz.”
ABD Büyükelçiliği’nin imza attığı skandalı farklı açıdan ele alan Akşam yazarı Mustafa Kartoğlu, “ABD Büyükelçiliği’nde FETÖ’cü mü var?” bağlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
“Bir diplomatik temsilcilik, Türkiye’de FETÖ’den yargılanan, yaşadığı ülkeden FETÖ yanlısı bir internet sitesinde yazı yazan bir kişinin mesajını paylaşmaz.
Hem de ev sahibi ülkenin en büyük siyasi ittifakının ortağı bir parti lideri hakkında ve üstelik tedavi görürken ‘ömür biçen’ mesajını!
***
Peki bu nasıl olabildi?
Twitter’da ‘beğeni’ ve ‘paylaş’ tuşları yan yana olduğu için özellikle cep telefonunda bir mesajı arkadaşınızla paylaşmak istediğinizde yanlışlıkla soldaki tuşa basabilir ve anlık beğeni yapmış olabilirsiniz.
Ancak bir diplomatik temsilciliğin resmi hesabında bu ‘ihtimal’e fırsat verilmez.
Zira:
Mesajların sorumluluğu diplomatik ekipten birine aittir, ‘yerel çalışan’a devredilmez.
Yerel çalışanlar, örneğin Türkçe mesajları sadece takip eder veya yayınlanacak mesajların Türkçe çevirisini yaparlar.
Mesajlar ‘üst düzey onay’ alınmadan paylaşılmaz.
Resmi hesaplardan günlük sosyal medya takibi veya paylaşımı da yapılmaz.
İlgi alanlarındaki konularda yapılan paylaşımlar, başka hesaplar üzerinden takip edilir ve raporlanır.
O nedenle:
Bu tweet’in beğenilerek paylaşılması ‘kazara’ olmaz.
***
ABD’nin Ankara Büyükelçiliği, daha önce “Türkiye’ye mesaj” niteliği taşıyan, ‘iç siyasete müdahale’ olarak değerlendirilen sosyal medya paylaşımları yaptı.
En ünlüsü herhalde, 19 Temmuz 1980’de ‘suikast’ sonucu hayatını kaybeden eski Başbakan Nihat Erim’le ABD Başkanı Richard Nixon’un buluşmasını, manasız bir günde paylaşmasıydı.
Ancak bu kez durum farklı.
O mesaj ve benzerleri, Washington’ın Suriye’de güvenli bölge için ısrar eden Türkiye’yi baskılamaya, muhalefetini de bu yönde motive etmeye yönelik politikalarının parçasıydı.
Bu mesaj ise Beyaz Saray’ın Suriye konusunda inisiyatifi Türkiye’ye bıraktığı;
Uzun süre sonra atanan yeni büyükelçisini, iki ülke arasındaki ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarma paketini sunmakla görevlendirdiği bir aşamada geldi.
Büyükelçi David Satterfield, bir ‘kariyer diplomatı’ olarak yeni dönemin ruhunu en iyi bilecek isim.
Ve böylesi bir paylaşımı bırakın yaptırmayı, karşı karşıya kalmayı isteyecek en son kişi olmalıdır.
Özgeçmişindeki deneyimi, – eğer sosyal medya ekibini değiştirmemiş ve çalışanları henüz tanımıyorsa bu konuda en çok ‘iki şüpheli’ arasında araştırma yapmasını gerektirir, üç değil.
ABD’nin İstanbul ve Adana konsolosluklarındaki yerel çalışanlardan bazılarının FETÖ’den yargılandıkları dikkate alınırsa, Ankara ekibini tanıyan bir diplomatın bu kişiyi ‘eliyle koymuş gibi’ bulacağı açıktır.
Bulmalıdır da.
Zira bu olay, deneyimi ve zekasıyla maruf Ankara gazetecisi bir dostumun ifadesiyle, Büyükelçi’ye de bir operasyondur.”