KILIÇDAROĞLU NE YAPMAK İSTİYOR?
66 izlenme 13 Mart 2022
Leyla Düzel yazdı
Kılıçdaroğlu yıllardır gitmediği,
Aralık 2021 ve Ocak 2022 programında olan ama iki kez iptal ettiği
Diyarbakır ziyaretini ani bir kararla 8 Mart gecesi gerçekleştirmeye
başladı.
Erdoğan’ın Ukrayna ve Rusya
arasında arabuluculuk çalışmaları kapsamında Antalya Diplomasi
Forumu 2022 toplantıları içinde Ukrayna ve Rusya Dışişleri
Bakanları'nı Türkiye’nin ev sahipliği ile bir araya getireceği
açıklanmıştı. Kılıçdaroğlu’nun 3 günlük gezisi de ne
hikmetse aynı güne denk getirilmişti. Türkiye’nin gururlanacağı
bir dizi görüşmelerin olacağı Antalya'daki bu etkinliği
gölgelemek maksadı ile manşetlere çıkıp gündem değiştirme
çabası bu ziyaret kararını aldırmış olmalı.
Ziyaret uçaktan iner inmez bir skandal
ile başladı. Kılıçdaroğlu gece vakti apar topar Diyarbakır
Annelerinin otelini bastı. Otelde görüşmek istemeyen ailelerin
temsilcileri HDP önündeki çadıra beklediklerini belirtti. O arada
çekilen resimler ise "Aileler ile görüştüm, sorunlarını
dinledim" başlığı ile medyaya servis edildi. Diyarbakır HDP
binasının önünde 3 yıldır evlat nöbeti tutan yüzlerce aileye
Kılıçdaroğlu resmen kumpas kurmuştu.
Ertesi gün ailelerin basın açıklaması
ile gerçekleri anlattığı saatte ise Kılıçdaroğlu Selahattin
Demirtaş’ın babası ile kahvaltı ediyordu.
Daha sonra Dicle Toplumsal Araştırmalar
Merkezi ile bir toplantı gerçekleştirdi. Yönetim Kurulu Başkanı
Mehmet Vural toplantının açılış konuşmasında, “Sayın Genel
Başkan TSK’nin PKK’lı teröristlere yönelik sınır ötesi
operasyonlarına ilişkin, özellikle bu güneye ve Rojava’ya
yapılan askeri baskınların, askeri operasyonların artık son
bulması gerekir diye düşünüyoruz. Çünkü bunlar artık normal
bir terör operasyonu falan değil, bu artık biraz da bir halkı
ezme operasyonudur.” ifadelerini kullanırken Kılıçdaroğlu
yanında suspus oturmuş tek kelime dahi cevap vermemiştir. Sessiz
kalması iktidara gelirse içte ve dışta, PKK ve YPG'ye TSK
operasyonlarını durduracaklarının onayıdır. Zaten Suriye
Tezkeresi'ne de evet oyu vermemişlerdi.
Daha sonra bir genç Kılıçdaroğlu’na
Selahattin Demirtaş’ı serbest bırakacak mısınız? Diye bir
soru yöneltti. Zaten hiç gizlemediği TBMM kürsüsünde devamlı
dile getirdiği konulara özetle gence şu cevabı verdi.
“Selahattin Demirtaş'ı da Osman
Kavala'yı da, askeri öğrencileri de, gazetecileri de, ne kadar
haksızlığa uğramış onlara göre düşünce mahkumları varsa,
tamamını serbest bırakacağız”
Devamlı "Adalet" diye
bağıran birinin yargı kararlarını hiçe saydığı ve hatta
yargı kararını kanun dışı kendisinin vereceğini söyleyen bir
parti genel başkanı "Adalet" dağıtacak. Kime göre?
Neye göre? Hakim misiniz? Savcı mısınız? Yoksa İktidar
olduğunuzda o devamlı ağzınızdan düşmeyen "Diktatör"
olmaya aday mısınız?
O da biliyor bunları yapamayacağını
ama bu söylemleri icraata dökmeye başladığında bir iç savaş
çıkacağını ve sonrası ülkemizin bölüneceği biliyor.
Türkiye’de başka türlü emellerine
ulaşamayacağını bilen bir GLADYO var. BEKA bu GLADYO canavarının
ta kendisidir.
Peki bir iç savaş sonucu ne elde
edecekler?
1 Türkiye’nin küresel güç
olmasının önü kesilecektir.
2Türkleri birbirine kırdırarak
kalan kısmını Anadolu'ya hapsedecektir.
2Montö'yü uzun yıllar reddeden ABD
kazanılmış haklarımızı çöpe atıp Rusya'yı Karadeniz'de
nefessiz bırakacak ve savaş gemilerini tahrik amacı ile
sınırlarına kadar sokacaktır.
3Büyük Ortadoğu Projesi'ni devam
ettireceğim diyen Kılıçdaroğlu ile İsrail'in Vadedilmiş
Topraklar dediği Güneydoğu bölgemize PKKYPG eli ile hızlı bir
şekilde sahip olacaktır.
4 Rumlar KKTC'ye eşzamanlı
saldıracak ve adadan Türk kimliği silinecektir.
5Yunanistan Ege'den saldıracak ve iç
savaş sonrası Ankara’ya sıkıştırılmış olan Türk
Hükümetini yeniden Sevr Haritasının kabulüne zorlayacaktır.
6Libya, Afrika, Doğu Akdeniz, Suriye
Türk kimliğinden vareste yeni Amerikancı politikalara yelken
açacaktır.
Yuvarlak masa aşığı ülkemizin
liberallerinin sık sık oturtulduğu bu masalara CHATHAM HOUSE
ekibinin yol ve yön gösterdiği bilinen bir gerçektir.
Kılıçdaroğlu’nun söylemleri de ülkemizde çıkarılmak
istenen bir iç savaşın proje söylemleridir.
Sayın Devlet Bahçeli’nin bugünkü
basın toplantısında söylediği gibi ABD ve içimizdeki CIAFETÖ
uzantıları bize yıllardır yaptırım uyguluyor. İki ileri bir
geri gitsek de, bu yaptırımlar bizim kararlı yürüyüşümüzü
yavaşlatsa da durduramamıştır. Aselsan ve Savunma Sanayimizin bu
sebeple güçlendiğini ve 15 Temmuz FETÖNATO darbe girişiminin
Türkiye’nin yükselişine ivme kazandırmaktan başka bir işe
yaramadığını anlamıyorlar.
Milliyetçiler yuvarlak şeyleri
sevmez, köşeleri ve kırmızı çizgileri vardır. Dış güçlerin
hesapları yukarıdaki bu maddeler üzerine çünkü mekanik fikir
yapısına sahiptirler. Meşhur yuvarlak masalara ise yörüngelerinden
çıkarmak istemediklerini oturturlar.
Bu masaların etrafında 360 derece
dönerek hep onları bulurlar. Bu çemberin içinde milli olamadan
bir gün heba olacak ve siyaset tarihinin tozlu sayfalarında yitip
gideceklerdir.
Yok saydığınız, gücünü hafife
aldığınız sessiz çoğunluğun iman gücünü ve zor şartların
insanı olduğunu ağzında gümüş kaşık ile doğanlar bilemez.
Ülkemize saldıran çok kollu canavar GLADYO'nun başını enin de
sonun da KURTların yiyeceğini hesap edemiyorlar.
Rahmetli Sezai Karakoç üstadımızın
dediği gibi "Herkesin bir hesabı var ama sakın kader deme
kaderin üstünde bir kader vardır. Ne yapsalar boş göklerden
gelen bir karar vardır. Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar
vardır. Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır."