CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Andımız konusundaki sessizliği dikkat çekiyor. Danıştay kararıyla Türkiye'nin etrafında kenetlendiği Andımız Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin gündemine bir türlü girmiyor. Sözcü yazarı Soner Yalçın, Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve Demirtaş'ın Andımız karıtlığında birleştiğini ve CHP'nin "2002 AKP ayarlarına” döndürülme gayreti olduğunu yazdı.
Yalçın'ın yazısının satırbaşları şöyle:
"CHP'nin 29 Ekim Bayramı reklamını izlediniz mi?
Kılıçdaroğlu konuşuyor:
– Cumhuriyetimize sonuna kadar sahip çıkacağız.
– Bayrağımıza sonuna kadar sahip çıkacağız.
– Arkadaş demezler mi; “adında Cumhuriyet olan parti Cumhuriyet'e tabii ki sahip çıkacak; bunu vurgulamanın ne gereği var?”
– Arkadaş demezler mi; “kurucu parti Türk Bayrağı'na tabii ki sahip çıkacak; bunu vurgulamanın ne gereği var?
Yığınla para ödeyip kamuoyuna verilecek bayram mesajı bu mudur?
Erdoğan da aynı sözü ediyor. Demirtaş'ın da Cumhuriyet ve bayrak ile sorunu yok!
Ve fakat: CHP “Andımız” sözleriyle bayramı kutlasaydı daha etkileyici olmaz mıydı? Ne gezer… Tesadüf mü; Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve Demirtaş “Andımız” karşıtlığında aynı cephede! Farkındasınız Kılıçdaroğlu “Andımız” tartışmalarına girmiyor; “kaçak güreşiyor!” Peki… “Andımız” karşıtlığı konusunda Kılıçdaroğlu CHP yönetiminde yalnız mı? Hayır… Parti yönetiminde Kılıçdaroğlu'nun “akıl hocaları” var! Kim bunlar?
Sorunun yanıtından önce sizi 2000'li yılların başına götüreyim…
Tarih: 10 Aralık 2005. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin çağrısıyla İstanbul Dedeman Oteli'nde toplantı yapıldı.
Amaç, “yeni siyaset” anlayışıyla, “yeni parti” kurarak, CHP'ye alternatif olmaktı! Kendilerine “10 Aralık” adını veren hareketin “yeni siyaset” anlayışı neydi? “TÜRK” KARŞITLIĞI Bir hareket politik arenaya “yeni” sözcüğüyle çıkıyorsa işe Anayasa değişikliğinden başlaması elzem… 10 Aralık Hareketi de “Yeni Anayasa” teklifi hazırladı. Altında son seçimde Kılıçdaroğlu'nun milletvekili yaptığı Prof. İbrahim Kaboğlu'nun imzası bulunan metinden bazı örnekler sunayım… Biliyorsunuz mevcut Anayasa'nın başlangıç kısmı, “Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O'nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda…” diye başlıyor.
10 Aralık Hareketi'nin önerisi şuydu:
– Toplumun tüm farklılıklarını kucaklayıcı, ortaya koyduğu hedefe yönlendirici biçimde, ‘Biz Türkiye yurttaşları olarak, … bu Anayasa'yı hazırladık' gibi formülle başlanmalıdır.
– Başlangıç kısmı, herhangi bir kişi, kurum ya da değere kutsallık atfetme ya da meşruiyet kazandırma kaygısı taşımaktan uzak (…) içeriğe sahip olmalıdır…
Bitmedi… Anayasa'daki “genel esaslar” bölümünde şu değişikliği önerdiler:
– Ulusal ve ulusalüstü hukuk ilişkisi açıkça düzenlenerek, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü boyutuyla pekiştirilmeli. Böylece hukuk devleti, iç barışa katkısı yanında; ‘ulusdevlet'in milliyetçi saplantılardan sıyrılarak yeniden yorumlanmasını sağlayan bir çatı olarak tasarlanmalı.
– Anayasal yurttaşlık bilinci yerleştirilmelidir. Böylece, ‘ortak kimlik belgesi' olarak algılanması, anayasal yurtseverlik bilincinin gelişimini de besleyebilir. Bu yönde, hak ve özgürlüklerin muhatabı bakımından; sadece yurttaşlara tanınan siyasal haklarda Türk yerine yurttaş denilebilir. Siyasal haklar bakımından, “Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı”, kapsayıcı ve farklılıklara olanak tanıyıcı kimlik olarak tasarlanmalı… Durun bitmedi; turpun büyüğü heybede!
HEDEF FEDERATİF YAPI
10 Aralık Hareketi hazırladığı Anayasa metninin “yürütme” konusuna önerisi şuydu:
– En önemli sorunlardan biri de, merkezi otorite ile yerinden yönetimler arasındaki ilişkilerin yeniden yapılandırılması sorunudur. (…)
Şöyle ki; bölgeli veya federal devletlerde bölgeler ve federe devletler kendi yasalarına ve anayasalarına sahip olduğu için, ülke öğesine ilişkin düzenlemeler de öne çıkmaktadır. Buna karşılık, bizim gibi üniter devletlerde ülkenin, dolayısıyla çevre ve doğa ile kültürel varlıkların korunması birkaç anayasal hükümle sınırlı kalmaktadır. Bu nedenle, yeni bir anayasada, aşırı merkezi yapıdan uzaklaşılması ölçüsünde hem Türkiye'nin yönetimi rasyonelleşir: bir yandan kamu hizmetlerinin etkililiği artar; öte yandan merkezi siyasal otoriteyi dengeleyici mekanizmalar oluşturulmuş olur…”
Budur meselenin özü: Federatif yapı!
Kılıçdaroğlu'nun akıl hocası” sadece 10 Aralık Hareketi'nden CHP milletvekili Prof. İbrahim Kaboğlu değil. CHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Burhan Şenatalar diğer isim!
Ki… 10 Aralık Hareketi'nin sözcüsüydü. FETÖ gazetesi Taraf'ın köşe yazarı Halil Berktay'a gönderdiği 2010 yılı başındaki açıklamasında şöyle dedi:
– “Atatürk tartışılamaz” diye son derece saçma bir görüşüm hiçbir zaman olmadı…
Açıklamayı Berktay'a ulaştıran “10 Aralık Hareketi Yürütme Kurulu adına” kimdi dersiniz: Mevcut örgütlerden sorumlu CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı!
10 Aralık Hareketi bugün CHP yönetimini ele geçirdi. “Yeni partiden” vazgeçtiler ama “yeni siyaset anlayışından” vazgeçmiş değiller!
Sadece 10 Aralık mı? TESEV'den TÜSES'e kimileri Atatürk'ün partisi CHP'yi, “2002 AKP ayarlarına” döndürme gayretinde! Hâlâ… “Kılıçdaroğlu Andımız'a niye sahip çıkmıyor” diye soruyorsunuz!"