1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na katılan ve burada her biri ayrı kahramanlık gösteren gazi komutanlar, Aydınlık’a yaptıkları açıklamada KKTC’nin tanınması için hükümetin çaba harcamasını, sonuçsuz müzakerelerden vazgeçilmesini ve kapalı Maraş’ın da kesinlikle yaşama açılmasını istediler.
İki ayrı devletin gelinen nokta açısından bir gerçek olduğunu belirten komutanlar, “Bugüne kadar KKTC’nin uluslararası alanda tanınmasını sağlamakta geç bile kaldık. Artık yeni bir süreç var. Daha kararlı olmalıyız. Mehmetçik canını bu vatana boşuna vermedi. Kıbrıs’ta geri adım atılamaz” dediler.
Kıbrıs’ın bağımsız devlet olarak tanınması konusunda Rusya’nın desteğini almanın Asya ülkeleri üzerinde olumlu etki yapacağını belirten komutanlar, “Bu konuda da çaba harcanırsa tanıma kolaylaşır. Koşullar çok elverişli” dediler.
E. Tümgeneral Cumhur Evcil, Emekli Kara Pilot Albay Ekrem Yıldırım, Emekli Kurmay Albay Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kalelioğlu, Emekli P. Kd. Albay Mustafa Başel, Emekli Kurmay Albay Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşçıoğlu, E. Kur. Alb. Vecdi Bingül, Aydınlık'a konuştu.
'BİZ CANIMIZI VERDİK'
E. Tümgeneral Cumhur Evcil (Kurmay Binbaşı olarak Kayseri Hava İndirme Tugayı İstihbarat Şube Müdürü olarak Harekâta katıldı. 1975 yılına kadar Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Karargâhında Harekât Eğitim Şube Müdürü olarak görev yaptı. 196566 yılları arasında da TMT’de görev yapmıştı):
“İki ayrı devlet olursa olur. Başka bir formül artık bu saatten sonra kabul edilemez. Her iki devlet kendi yerinde hâkim olmalı. Biz canımızı verdik. Tekrar Rumlar içimize gelecek bir daha mücadele, böyle şey asla olamaz. Müzakere işi kabak tadı verdi. Artık bunun yürümeyeceği belli. Terk edip tanıtmaktan ve KKTC’ye sahip çıkmaktan başka çare yoktur. Bunun dışındaki her formül aldatmacadır. Ne yapmak lazımsa her şeyi yapacak güçteyiz. Savsaklanamaz bu görev.
Kıbrıs’la yattık kalktık. Bizim devremizin, neslimizin hayatı Kıbrıs’la geçti. Bu hale getirdik. Ucundan tuttuk kimseye vermedik. Bizden sonraki nesillerin görevi Ada’yı güçlendirmektir. Biz bu görevi devrediyoruz. Şunu da unutmayalım Kıbrıs hiçbir zaman Yunan egemenliğinde değildi.”
Evcil, Maraş konusunda ise şunları söyledi: “Maraş da bunun içinde. Bugüne kadar durduğu hata. Maraş’ta milyonlar yatıyor. Müthiş bir potansiyel var. Sahil turizm için ideal. Çoktan Maraş’ı açmamız lazımdı. Çağıralım eski sahiplerini gelsinler işletsinler. Devlete vergi verirler. Erenköy’de de halk yaşasın.”
KKTC’ye karşılık Abhazya’nın tanınması konusunda ise “Rusya hemen tanımaz. Onların da orada çıkarları var. Özellikle Rum kesimiyle... Bunu da dikkate almak gerekir. İleride belki tanırlar. Çalışmak gerekir. Azerbaycan, Karabağ zaferinden sonra tanır. Şimdi üç devlet bir millet olduk. Üç bayrak bir olmalı. Hemen buna başlamamız lazım” dedi.
'HALKIN ÇOĞUNLUĞU BİRLEŞME İSTEMİYOR'
Emekli Kara Pilot Albay Ekrem Yıldırım (Yüzbaşı rütbesiyle helikopter pilotluğu yaptı. İlk çıkarma anında ilk yaralanan pilot oldu. Yarasına rağmen 20 gün görev yaptı. Üstün Cesaret Madalyası ve KKTC Milli Mücadele Madalyası sahibi):
“Zaten iki ayrı devlet var ortada. Birleşmesini istemiyorum. Geçmişte Akıncı’yı da tenkit etmiştim. Güttüğü politika yanlıştı. Biz orada kan döktük. Halkın da yüzde 25’i birleşmeden yana. Halkın büyük bir çoğunluğu ise bağımsız ayrı bir devletten yana. Halk Akıncı’yı desteklemediğini gösterdi. O politikalar yanlıştı. Gerçek olan iki ayrı bağımsız devlettir. Bunun için çalışılmalı ve devletimiz güçlendirilmeli. Sayın Ersin Tatar ile yeni bir dönem başladı. Ben umutluyum. Bu saatten sonra anlamsız müzakereleri sürdürmenin manası yok. KKTC’nin tanınması için çalışılmalı. Türkiye de bu konuda destek olmalı. Türk milleti milli menfaatlerden asla vazgeçmez. Burada hata yapanı da affetmez.”
'MÜZAKEREYE OTURMAYALIM'
Emekli Kurmay Albay Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşçıoğlu (Harekât sırasında Hava İndirme Tugayı (Bugünkü adı 1. Komando Tugayı) 1. Paraşüt Taburunda Piyade Komando Teğmen rütbesinde Takım Komutanı olarak görev yaptı. 30 Ağustos 1974'de Üsteğmen oldu):
“Müzakereleri düzenleyenlerin amacı görüşmelerde koparacakları tavizlerle, KKTC halkını Rumlara azınlık olarak bağlamak ve Rumların Ada’nın tamamına sahip olmalarını sağlamaktır. Başta gelen amaçlardan biri de Ada’daki Türk askeri varlığını sonlandırarak KKTC vatandaşlarını güvencesiz bırakmaktır. Diğer yandan Türkler AB üyesi olan Rumlarla tek bir devlet çatısı altında birleştikleri takdirde, KKTC toprakları Yunanistan ve GKRY başta olmak üzere tüm AB vatandaşlarının, mal ve hizmetlerinin ve sermayesinin serbest dolaşımına ve yerleşimine açık hale gelecek ve Türk toprakları yabancıların eline geçecektir. Rumlar ile birleşilince Ada’daki Türk askeri varlığı da kendiliğinden ortadan kalkacak ve daha da vahimi, Türkiye’nin garantörlüğü sona erecektir.
“Tehlikeli senaryoların önüne geçilmesinin tek çaresi, Rumlarla bir daha müzakere masasına oturmamaktır. İki devletli çözüm için ne Türkiye’nin, ne de KKTC’nin kimseyle görüşme masasına oturmasına ihtiyaç ve gerek yoktur. Tek yapılacak şey bu kararın BM’ye, İngiltere’ye ve Yunanistan’a bildirilmesi ve KKTC’nin uluslararası alanda tanınması için çaba harcanması olmalıdır. KKTC’nin tanınması sağlanamazsa son çare olarak Türkiye ile konfederal yapıda birleşmesi ya da KKTC Meclisinin kendi kararıyla Türkiye’ye katılması düşünülebilir. Zira uluslararası alandaki haklarını ve bekasını korumak için yeterli ekonomik güce ve orduya sahip olmayan KKTC’nin, Türkiye’nin desteği olmaksızın varlığını sürdürmesi imkânsızdır.”
MARAŞ VAKIF MALIDIR
Albay Taşçıoğlu Maraş konusunda işe şunları söyledi: “Kapalı Maraş’ın 1974’ten beri 'Rumlara verilecek toprak parçası' izlenimini oluşturacak şekilde 'kapalı' tutulması ise tam bir garabetti. Bu nedenle geç de olsa şehit kanları ile alınmış Maraş’a sahip çıkıldığını görmek memnuniyet vericidir.”
'RUSLAR TANIRSA ETKİLİ OLUR'
E. Kur. Alb. Vecdi Bingül: (Barış Harekâtı sırasında Doğruyol ve Atak Tepe’deki çatışmalara İkinci Bölük ile birlikte katıldı. 3. Bölük Komutanlığında Teğmen olarak görev yaptı. Bu tepeleri aldı.):
“Ben Barış Harekâtından sonra 7 yıl daha kalmıştım. Radyo Güven müdürlüğü yapmıştım. Rumlarla anlaşamazsınız. Hemen söyleyeyim. İki taraf bir araya gelirse çok kötü olur. Bana göre orta yol nedir; iki taraflı iki devletli bir konfederasyon olabilir. İki eyalet olur. ABD temsilciler Meclisi gibi benzer şey yapmaları lazım. Bunun da ötesinde en doğrusu iki ayrı devlet.
“Kıbrıs’tan asla çıkmamamız gerekir. Stratejik önemi çok büyüktür. Bu konuda Atatürk’ün de uyarısı vardır… Bundan sonra iki devleti tanıyan tanır. Yeni bir dünya düzeni kuruluyor. Çin, ABD’yi ticarette geçti. Kıbrıs’ta daha rahat hareket edebiliyoruz. Kıbrıs’ın önemi daha da arttı. Akdeniz’deki gaz yatakları çekişmesini görüyoruz. Korkmamamız gerekir. Daha atak politika gütmemiz gerekir. Türkiye çok güçlü. İmkânlarımızı kullanmalıyız.”
Albay Bingül, kapalı Maraş’ın açılması konusunda, “Maraş’ın açılması çok önemli bir adım. Ben orayı iyi biliyorum. Canlılık getirir” dedi.
Albay Bingül, KKTC’ye karşılık Abhazya’nın tanınması konusunda ise şunları söyledi: “Ruslar tanırsa Asya ülkelerinin çoğu tanır. Bunun için tabi ki Abhazya da tanınır. Niye olmasın. Kafkasya’daki gelişmeden sonra bu meselenin önü daha da açık hale geldi.”
9 ÜLKE TANIMIŞTI EVREN VE TÜRKMEN BOZDU
Emekli Kurmay Albay Yrd. Doç. Dr. Oğuz Kalelioğlu, Kıbrıs Mağusa Sancağı Mücahit Tabur Komutanı olarak Ada’ya 1973 yılında atandı. Kıbrıs Barış Harekâtı sırasında Mağusa’da görev yaptı. Burayı 8 bin mevcutlu Rum Tümenine karşı 250 kişilik birliği ile bir ay boyunca savundu. Bu sırada 36 şehit, 264 yaralı verdi. Annan Planı’nın ortaya çıktığı günlerde Kıbrıs Adalet Partisi’ni kurarak buna karşı mücadele etti. Denktaş’ın yanında oldu. Kıbrıs’taki gelişmelerden memnun olduğunu ve bu sorunun çözülmesinin tek yolunun iki taraflı ayrı devletten geçtiğini belirterek, “KKTC tanınmadan Kıbrıs sorunu çözülmez” dedi. Albay Kalelioğlu, 15 Kasım 1983'te KKTC ilan edildiğinde MGK Genel Sekreterliğinde Kıbrıs Yunanistan Grup Başkanıydı. O dönem yaşananları şöyle anlatıyor: Denktaş KKTC’yi ilan edince 9 ülke bizi tanıdı. Pakistan, Bangladeş, Mısır, BAE, Suudi Arabistan, Libya gibi devletler bize hemen mesaj gönderdi.
Genelkurmay Toplumla İlişkiler Daire Başkanı Doğan Beyazıt beni çağırdı; 'Aman Kaleli hemen derhal bunu büyükelçiliklere bildirelim.' Elçilik için yer gösterilmesi, tanınması için gerekli prosedürlerin hazırlanması için uyarılmasını istedi. Buna ilişkin bilgi notunu hazırladım. Kenan Evren’in başında bulunduğu Konseye vermeye hazırlanıyorduk. Hatta bunu iletmek için Kenan Evren’e çıktığım sırada, benden önce zamanın Dışişleri Bakanı İlter Türkmen girmiş. Bunu duyan Doğan Paşa yüzünü ekşitti. 'Bu adam işleri bozarsa şaşmam' dedi. Çıkınca gülerek gitti. Biz içeri girdik. Bilgi arz ettim. Kenan Evren söze girdi ve 'İlter Türkmen dedi ki, Yunan Başbakanı bizi aramış, tanımayı durdurun. Ege’deki bütün sorunları halledeceğiz. Onun için tanımayı durdurun' dedi. Biz de söz verdik. 'Buzdolabına kaldırdık ileride tekrar ele alacağız' dedi. Tanıma işi böylece yarım kaldı. Bu çok büyük hataydı. Hiç unutmam, daha sonra Pakistan Büyükelçisiyle görüşmüştüm. ‘Ne yazık ki siz geri aldınız, biz de geri aldık; rezil olduk’ demişti. Şu anda şartlar daha avantajlı. 1983 yılında Türk Cumhuriyetleri yoktu. Şimdi Türk Cumhuriyetleri var. Bunlar da tanımaya hazır. Azerbaycan’a Karabağ’da destek verdik. 1520 devlet süratle tanır bizi. Macaristan ve Japonya, Ermeni soykırımı iddialarını kabul etmedi. Kosova, Bosna Hersek, Makedonya ve Arnavutluk da tanır. Arkası gelir. Yeter ki biz kararlı olalım.”
'MARAŞ İŞLETİLMELİ'
E. Kur. Albay Oğuz Kalelioğlu son olarak kapalı Maraş konusuna da değinerek şunları söyledi: “Maraş’a Barış Harekâtı sırasında ilk giren komutan benim. Geldiğimizde kasalar bomboştu. Türklerin bile ev ve işyerleri yağmalanmıştı. Gözlerimizin önünde ne varsa yükleyip kaçtılar. Maraş bugüne kadar çoktan açılmalıydı. Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar değerli bir insan. Büyük çabalar harcıyor. Hükümet de bu konuya inanmış durumda. İnşallah geç olmadan şehir tekrar ayağa kalkarak eski günlerine döner.”
'KKTC’NİN SINIRLARINI KANIMIZLA ÇİZDİK'
Emekli P. Kd. Albay Mustafa Başel (Bolu Komando Tugayı, 3. Tabur 3. Bölüm Komutanı. Üstün Cesaret Madalyası ve KKTC Milli Mücadele Madalyası sahibi): “Ada’da bulunan Türk soydaşlarımızın insanca yaşaması ve baskılardan kurtulması için Barış Harekâtı’nı yaptık. Sayın Ecevit’in deyimiyle Rumlara da barışı götürdük. “Harekât sahasına uçar birlikte intikal ettik. Beşparmak Dağlarında kanlı muharebelere tutuştuk. İstenilen hedeflere de ulaştık. Türkleri Yeşil Hat denilen bölgeye topladık. Böylece kendi bölgelerinde özgürce yaşamalarının yolu açılmış oldu. KKTC’nin sınırlarını kanımızla çizdik. İki bölgeli devlet oluştu. Benim kanaatim, müstakil KKTC olmasıdır. Rahmetli Denktaş da bunu istiyordu. KKTC’nin bütün dünya tarafından tanınmasına çalışılmalı. Doğru olan bu. İlk aşamada her ülke tanımasa da zamanla bu adım adım olur. Kararlı olmalı. “Maraş bölgesinin bile pazarlık yapılması amacıyla elde tutulduğu açıklandı. Herkes bu kanaatle orayı kapalı tuttu. Zamanla mezbelelik haline geldi. Yeniden yapmaya kalksalar, molozları taşıyacak yer bulamazlar. Buranın açılması için geç bile kalınmıştır. Maalesef aradan geçen zaman içinde o binalar çürüdü.”