Beyefendinin siyaseten parlatıldığı yıllardan bir videosu var. Sabiha Gökçen Havalimanı’nı eleştiriyor. Diyor ki “Uçak inmeyen yere havaalanı yapmışlar. Ne işi var uçak inmeyen yerde havaalanının?” Mantıken önce havaalanı yapılır, sonra oraya uçak iner. Beyefendi, her ne kadar tersine düşünse de olaylar bilime ve ekonomiye uygun şekilde gelişiyor. Bugün Sabiha Gökçen, yıllık 35 milyon yolcu hacmi ile dünyanın sayılı havalimanlarından biri!
Biz bu bakış “sakatlığını” pek önemsemediğimizden, kendisini “halim selim bir aile babası” olarak görüp sevmeyi bile denemiştik. Tespitlerimizde değilse de hislerimizde ve beklentilerimizde fena halde yanıldığımızı anlamamız uzun sürmedi. İyi aile babası olmak iyi devlet adamı olmak için yeterli değildi, daha fazlası gerekiyordu.
‘NE İŞİ VAR?’ STRATEJİSİ
Ama Beyefendi’nin umurunda mı? Ona sorsanız “bu strateji” ona zafer üstüne zafer getiriyor. “Böyle siyaset tarzı mı olur? Sadece itiraz etmenin, aklı bilimi yok sayıp ‘ne işi var’ demenin neresi strateji?” demeyin. Eğer doğru yerde doğru şeye “ne işi var” demeyi becerebilirseniz basbayağı bir stratejiye dönüşebilir. Hatta papağan gibi değil de, şöyle hayret ediyor gibi yapıp, elinizi açarak, gözlerinizi büyüterek tekrar ederseniz, kanaat önderi bile olursunuz!
Mesela bakın, Beyefendi, neredeyse cezasını çeken her FETÖ’cünün adını tek tek sayarak, “Gazetecilerin ne işi var hapiste” diye soruyor. Kürsülerden tüm gücü ile bağırıyor: “Nazlı Ilıcak’ın ne işi var hapiste, Ahmet Altan’ın, Mehmet Altan’ın ne işi var hapiste?” Aslında, “bu adamların Fetullah Gülen’in dizinin dibinde ne işi var?” diye sorsa bulacak cevabı ama, onu sormuyor, o soru doğru soru değil.
Beyefendinin evine on dakika mesafede Ankara’nın göbeğinde bir bomba patladı. Gencecik çocuklarımızı yitirdik. Bir itfaiye eri ağlayarak anlatıyor, “ağaçlardan ceset parçaları topladık” diye. Allah’a şükrediyoruz ki beyefendi “Ölenlerin orada ne işi var, hiç bomba patlayan yerde insan olur mu?” diye sormadı. Olmaz demeyin, olur mu, olur. “Bombacı katilin HDP Çanakkale örgütünde ne işi varmış?” diye de sormamıştı. Hiç sorar mı? Dedik ya önemli olan doğru yerde “ne işi var” diyebilmek.
Tam da bunun için soruyor “Demirtaş’ın hapiste ne işi var?” diye. Halbuki “Yasin Börü’nün mezarda ne işi var?”, “Anaların HDP’nin önünde ne işi var?” diye sorsa, şıp diye anlayıverecek Demirtaş’ın hapiste “ne işi” olduğunu.
KİMLERİN KİMLERLE NE İŞİ VAR?
Şimdi de tezkereyi istemeye istemeye imzalamış. “Askerlerimizi tehlikeye atmaya içimiz elvermiyor” diyor. Partisinin HDP/PKK’ya “hususi” desteğini görmesek neredeyse inanacağız. Beyefendi de mesaj verdiği yerlerin kendisini “yanlış anlayabileceğinden” endişe etmiş olmalı ki hemen ilave ediyor: “Ne işi var askerimizin Suriye’de?” Sarmısak fiyatlarından bile söz ettiği konuşmasında bir kez olsun PKK diyemiyor, terör örgütü YPG diyemiyor, HDP haddini bilsin diyemiyor... Ama “ne işimiz var Suriye’de?”....
Oysa konu çok basit, İstanbul’un meydanlarında, Ankara’nın parklarında, İzmir’in sokaklarında can güvenliğimizin olması için terörü temizlemek zorundayız. Hepsi bu kadar. Bunu anlamamak için, ya gerizekalı olmak lazım ya da kötü niyetli. Beyefendinin gerizekalı olmadığını hepimiz biliyoruz.
Aksine çok akıllı. O kadar akıllı ki kitleleri nasıl uyutacağını iyi biliyor. Bunun için “705 numaralı, kataloglanmış bir CIA ajanının yıllardır CHP’de ne işi var?” diye sormuyor. “Belediye başkanlarının HDP/ PKK’nın dizinin dibinde ne işi var?” diye sormuyor, “CHP toplantılarında PKK sloganlarının ne işi var?” diye sormuyor, “FETÖ/PKK toplantılarında, tahliye olan teröristlerin yanında CHP vekillerinin ne işi var?” diye sormuyor, “IMF ile CHP’lilerin gizli toplantılarda ne işi var?” diye sormuyor. Evet, bunları sormuyor. Ama “Türk ordusunun Suriye’de ne işi var?” diye sorabiliyor.
O sormuyor ya hani, hakkını yemeyelim, partisinden de “Ne işi var bu adamın Atatürk’ün partisinin başında?” diye soran bir Allah kulu çıkmıyor...
Aydınlık