Mimar Kentbilimci Prof. Dr. Ahmet Vefik Alp'in yazısı şöyle:

"Altını çizerek başlamak istiyorum. Ulkemizde İmar ve Şehircilik eşittir ‘İlkellik’ ve ‘İllegalite’ dir. Deprem olmadı, sel gelmedi, Istanbul Kartal da dev bir bina kendi kendine çöktü, masum insanlar diri diri gömüldü. Haberlere bakılırsa  tepesine 3 ruhsatsız kat ilave edilmiş bunlar da İmar Barışı ile aklanmış. Zemin kat ise ruhsatsız işletiliyormuş, Çevredeki binalar da benzer durumdaymış. Savcılık raporu bize bunları tam olarak anlatacak.
 
Kartal’ a neredeyse Kabine’nin tamamı geldi, CBaşkanımız,TBMM Başkanımız geldi, o şimdi Istanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayımız. Sayın Bakanalarımız, Valimiz orada, ah ah, vah vah..!!…Ancak olan canlı canlı gömülen masum vatandaşlarımıza ve ailelerine oldu. Peki sorumlular nerede, nerede kamu düzeni ve bina güvenliği, kaçak katları görmezlikten gelen yetkililer…? Tüm sorumluların yargılanmasını bekliyoruz. Malum bizde genellikle bir iki kişi göstermelik kurban edilir, konu kapanır. 

Ancak Istanbul’un yaklaşık %70 si bu şekilde bir ayağı çukurda yaşıyor. Bir bina çöktü darmadağın olduk, peki muhtemel Istanbul Depremi’nde 50.000 bina çökünce ne olacak ? Ülkemizi dış güçlerin yardımlarına mı teslim edeceğiz ??? Bugunkü Dünyada kimse karşılıksız bir çöp vermiyor. Yardım diye gelip çökenler var, farkındamsınız. ?
 
Bu acı olay bir kere daha gösterdi ki Istanbul da ciddi bir deprem sadece Istanbul’u yakmaz, Türkiye’nin ipini çekebilir.
 
Imar Barışı Türk Mimarlık ve Şehirciliği’ne yapılmış bir ihanettir. Sözde Barış ile aklanan ve paklanan kimi kaçak yapılar birer betonarme tabutturlar…
 
Oy ve parasal kaynak kaygısıyla aceleye getirilen bu son Imar Affı ayakta zor duran milyonlarca betonarme tabutu yasallaştırdı, yıkım karaları ve cezalar kalktı. Zaten bir kaç göstermelik operasyon hariç bu kaçak binalar Belediyelerimizin çeşitli bahaneleriye yıkılamıyordu.Imar Barışı için Bakanlarımız ekranlara çıkıp şu kadar kişi başvurdu, şu kadar para geldi, hedeflerimiz tuttu şeklinde memnuniyetle bilgi verdiler. TV lerde Imar Barışı reklamları dönmeye devam ediyor, süre de uzatıldı. İmar barışı cezayı kaldırıdı ancak Kartal da ceza fena kesildi.

.Imar Barışı sınırlı çıksaydı bende arkasında olurdum. Ancak çok geniş tutuldu, tarihi yapılar, özel koruma alanları, doğal, arkeolojik, kentsel sit alanlari, sahiller, turizm merkezleri, riskli yapılar kapsam içine alınarak Türk Mimarlık ve Şehirciliği’ne büyük ve kalıcı bir darbe vuruldu. Bu yasayı çıkaran eski Bakanımız şimdi Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday.

CBaşkanı mız Kartal  ziyaretinden ‘buradan alacağımız çok dersler var ‘ dediler. Yaklaşık 20.000 kişinin canını malını götüren 1999 Körfez Depremi’n den sonar da böyle demiştik. Sonuç ne oldu ? Sonuç milyonlarca çürük ve çarpık yapıyı yasal hale getiren Imar Barışı oldu. Bu sözde barış ile Ülkemizdeki uyanık köşe dönmeciler bir kez daha ödüllendirildi, kamu düzenine saygılı vatandaş ‘enayi’ yerine konuldu. Bir de bu affolan kaçak binaların sağlamlığı yapı sahibinin sorumluluğuna emanet edildi. Adam sorumlu olsa zaten kaçak ve sakat yapı yapmaz değil mi sayın Cumhurbaşkan’ım ?
 
Esastan topal Imar ve Şehircilik sistemimiz Kartal da çöken binanın altında bir kez daha ezilmiştir. Türkiye Imar ve Şehirciliği bir trajikomik tiyatrodur. Benim de aday olduğum Istanbul Belediye Başkanlığı seçim afişerini hatırlıyorum, ‘Aşkla Geliyoruz’ diye slogan yazan Başkan adayının aşkı herhalde beton ve rant aşkı olmalı ki Istanbul bu hale geldi..
 
Ben boşuna yazıp çizdiğimin farkındayım. Bu işler böyle geldi böyle de gider…Fransız düşünür Montesqieu nün dediği gibi biz bunu hakediyoruz ve faturayı ödemeye devam edeceğiz, ama canımızla ama malımzla..."

ulusal.com.tr