Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin ardından Anadolu'nun her tarafına yayılan fabrikalar... Fabrikalarda işçiler ve şarkıları... Tarlasının başında tarlasını süren köylüler... Okullar ve şen çocuklar... Şimdiki zamanlarda Cumhuriyet'in kurduğu bütün fabrikalar, üretim kuruluşları 'haraçmezat' satıldılar. İşsizlik, üretimsizlik...

Emperyalizmin yerleşmiş siyasetleri süreklidir. Bakınız, 18141815 yıllarında aralarında zamanın önde gelen emperyalist devletlerinden Fransa ve İngiltere’nin de katıldığı Viyana Kongresi yapılmıştı. 1. Şark Meselesi siyasetinin de başlatıldığı bu kongrede “Anadolu toprakları üzerinde siyasi ve iktisadi egemenlik” hareketlerine karar verilmiş ve başlatılmıştır... Kapitülasyon siyaseti Anadolu toprakları üzerinde tatbik edilmiştir. Köylü aç ve işsiz, tarlasındaki imkanlarını ve hâkimiyetini kaybetmiştir. Bakınız mesela Ege bölgesinde olanların kurdukları teşkilatlardan izin almadan tütün eken köylü onların teşkilatınca vurulmuştur.

ŞİMDİKİ ZAMANLAR

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kadrosu ile başlattığı Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’nin “Dünyanın üçüncü büyük devrimi” olmasının ardından emperyalist devletler Lozan’da masa başına oturmak mecburiyetinde kalmışlardır.

HEP GÜNDEMLERİNDE OLDU

Lozan müzakerelerin günlerinde emperyalist devletler “Kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etmişlerdi.” Mustafa Kemal Paşa’nın emriyle Türk heyeti müzakereleri kesmiştir. Sonunda emperyalist devletler kapitülasyonların kaldırılmasını kabul etmek mecburiyetinde kalmışlardır.     Ama kapitülasyonculuk da hep gündemlerinde olmuştur.

İKTİSADİ HÜRRİYET ŞART

Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet'in kuruluş sürecinde şöyle demiştir: “Emperyalizme karşı iktisadi hürriyet şarttır. Fabrikasız, üretimsiz bir vatanda siz onların, yani emperyalistlerin ürettiklerine mahkum olursunuz.”

Mustafa Kemal Paşa (sağa), Ahmet İzzet Paşa Karargahı’nda.

HARBİYE’DEN YÜKSELEN SES

Yıl 1900... Osmanlı Devleti çöküntüler içinde. Emperyalistlerin kapitülasyon siyasetleri... Sessiz Anadolu toprakları... Yoksulluk ve işte Harbiye’de Mustafa Kemal'in gece toplantılarında söylediklerinden bazıları, bir gece öfkeler içinde şöyle demişti: “Müstevlilerin topraklarımızda hakimiyet kurmuş olanlarının fabrikaları var. Halkları aç değil. Peki bizim fabrikalarımız neden yok? Kapitülasyon belası var. Postanelerimiz bile bizim değil. Köylümüz topraklarında sanki yabancı. Kapitülasyon belası... Açlık içindeki insanlarımız.”

'BİR ZAMAN MUHAKKAK'

Mustafa Kemal öfke içinde şöyle sürdürür konuşmasını: “Bir gün muhakkak bizim de fabrikalarımız olacak. Anadolu topraklarında köylülerimiz tarlalarının sahipleri olacak. İktisadi hürriyetimiz olacak...”

CUMHURİYET VE ŞİMDİKİ ZAMANLAR

Dünyanın üçüncü büyük devrimi olan Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali'nin ardından Cumhuriyet'in ilanı, padişahlığın ve kuruluşların def edilmesinin ardından Anadolu'nun her tarafına yayılan fabrikalar... Endüstri, üretim fabrikalarda işçiler ve şarkıları... Tarlasının başında tarlasını süren köylüler... Okullar ve şen çocuklar...

Ama işte şimdiki zamanlarda Cumhuriyet'in kurduğu bütün fabrikalar, üretim kuruluşları “Vahim hatalarla” eskilerin deyimi ile “haraçmezat satıldılar.” İşçiler işsiz, üretimsizlik... Köylünün icra ile elinden alınan traktörü sürüklenip götürülürken gözyaşları ile onun ardından bakmakta. Geçtiğimiz gün bir ekranda gördüğüm yaşlı bir köylü sürüklenip götürülen traktörünün arkasından bakarken şöyle diyordu: “Atatürk bu memleketi size böyle mi emanet etti, böyle mi yapacaktınız?”

Bu sözler çok anlamlıdır ve birçok şeyi üç kelime ile anlatmaktadır. Bizim köylümüz...

1900 yılında Harbiye günlerinde Mustafa Kemal, “Kapitülasyonlar def edilmelidir, emperyalizm Anadolu topraklarından gönderilmelidir, iktisadi hürriyet şarttır, fabrikalarımız kurulmalı, köylü toprağının sahibi olmalı” diyordu.

İSTİKLAL MADALYALI GAZİANTEP

Vahim iktisadi hatalarla Türkiye ne hallere gelmiştir. Gaziantep... Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’nin emperyalizme karşı silaha sarılan öteki illerimiz gibi... Antep... Milli Mücadele ve Anadolu İhtilali’nin ardından “Gazilik” ünvanını almıştır. Ve Gaziantep’e “İstiklal madalyası" takılmıştır. O madalya tüm Gazianteplilerindir.

VE YÜKSELEN SES

Ve o İstiklal Madalyalı Gaziantep'in gençleri,     okulluları, yüzlercesi pencerelerden bağırmaktalar:

“Açızzz!”

İstiklal madalyalı emperyalizme karşı savaşmış Gaziantep... Peki Gaziantep’i idare edenler, yani Gaziantep'teki iş başındakiler. Siz neredesiniz? Öyle ara sıra bir ekranda tanıtma geçiştirmeleri. Siz artık bırakınız.

O çocukların öyle bağırmasının açlıklarına isyan etmeye mecbur kalmalarının karşısında ne diye bileceksiniz?

Kapitülasyonlar döneminde Galata köprüsünün altındaki Amerikan kafeteryasının bayrağı. 

HATAY'DAN GAZİANTEP'E 'SANKİ İŞGAL'

Türkiye bir göç dalgasının felaketlerini yaşamakta. Bakınız Türkiye’nin her yöresinde başka devletlerden gelenler yerleşmeye başlamışlardır. İstanbul dahil kimi illerde “mahalleler” kurmaktalar. Hatay’da, Gaziantep’de Suriyeliler el bebek, gül bebek peki vatandaşlarımız ne haldeler?

Gaziantep’de sanki bir tek Suriyeliler yaşamaktadır. Bunun sonu nereye varacaktır? Gaziantep’de bazı yerler onlar tarafından sanki ele geçirilmiştir. Masamdaki bana gönderilenlerin içinde olduğu dosyalarımın sayısı artmaktadır. Bir gün bakacağız.

GELMEDİLER GÖNDERİLDİLER

Bakınız Suriye’liler bizim topraklarımıza kendiliğinden gelmemişleridir. Emperyalizmin sürüklediği devam eden siyasetler dahilinde gönderilmişlerdir. Emperyalizmin bu gönderişteki planları dahilinde; 1 Kapitülasyon siyaseti. 2 Türkiye'nin demografik yapısının tahribi. 3Emperyalizmin tahrik edeceği siyaseti dahilinde başkaca tehlikeler vardır.     

TOPRAĞINDAN KOVULAN KÖYLÜ

Aynı günler içerisinde yakılan ormanlar. Ah köylüler... Kaç yüz yıllık köyler... Şimdi kimileri kimi “mütegallibeler” ellerine geçirdikleri bir kağıtla köylere gidecek “Siz buradan gideceksiniz. Biz maden çıkaracağız.” diye onları sanki köylerinden kovmaktalar. Karşı çıkan köylü olduğunda onlara karşı cezalar... Herkesin bilmesi gerekenlerden birisi de şudur: “O köylerin dedeleri, dede yakınları annelerinin dedeleri bu vatan topraklarında şehit olarak yatmaktadır. Bizim köyümüzün de şehirlimizin de kökleri derindir. Ya sen mütegallibe... Kimsin?”

 AMERİKA VE ZEYBEKLER

Geçtiğimiz günlerde bir haber: Zengin bir Amerikalı gelip Ege bölgesinde topraklar alıp çiftlik kuracakmış! Pekiiii, bu topraklar için savaşan efelerin, zeybeklerin, Mehmetçiklerin Ege'deki torunları ne diyecekler... Buna sevineceğinize Ege'li köylülere kurun o çiftliği. Ege'li Efenin torunu ABD çiftliğinde ırgat olacak mı diye seviniyorsunuz?

KAPÜTÜLASYON İŞ BİRLİĞİ

Kapitülasyonlar nedeniyle Osmanlı İmparatorluğu padişahları artık bütün kuvvetlerini kaybetmişleridir. Halka kuvvetli görünmek için türlü gösteriler yapmakta idilerse de “Gizlilikler” içinde türlü faaliyetler gösteriyorlardı.

İSRAİL’İN KURULUŞU VE ABDÜLHAMİD

Bakınız ben 1964 yılında zamanın önde gelen gazetelerin sahibi “gazeteci olan”, başyazarı da Falih Rıfkı Atay olan Dünya Gazetesi’nin Haber Müdürü iken Atay’ın bana verdiği mesleki öğütle, Atatürk ile beraber olanları bulmaya ve olaylarla hatıralarını konuşmaya almaya başlamıştım. Onlar 1900 yılındaki Harbiye zamanlarından beri Mustafa Kemal Paşa ile beraber olmuşlardır. Bakınız hatıralarını yazdığım Atatürk’ün Harbiye’den beri çevresinde onunla beraber günler ve bir tarih yaşamış olan hatıratını yazdığım Fahrettin Altay Paşa hatıratında şunu da anlatmıştı: “Rusya Yahudiler aleyhinde meydana gelen hareketlerle kovulan, kaçan zengin, kültürlü Yahudiler barınacak bir yer aramışlar. İngilizlerin ricası üzerine Sultan Hamid bunları Filistin’de boş yerleri satın alarak yerleşmelerine müsaade etmiştir.” (Bak Taylan Sorgun İmparatorluktan Cumhuriyete Altay Paşa Hatıratı, Kaynak Yayınları.)

KAPÜTÜLASYON BELASI

Mustafa Kemal’in daha 1900 yılında Harbiye’de gece toplantılarında yaptığı konuşmalarında kapitülasyon belası derken öfkeler içinde olmasının nedenleri yine emperyalizmin Lozan’da kapitülasyonların kaldırılmasına şiddetli itirazlarının nedenlerinin başında o günleri yaşayanlar şöyle demişlerdi: “Kapitülasyon belasına düşüldüğü vakit artık sanayinize de endüstrinize de topraklarınıza da tam hâkimiyeti kaybetmiş olursunuz. Bizler o zamanları yaşamıştık.”

Gaziantep’teki Kuvayı Milliyeciler. Şahin Bey, Antepliler ona Antep şivesiyle Şahan Bey de derler. Karayılan ve Antep Kuvayı Milliyeciler Anadolu’nun öteki yörelerindeki kuvvacılarla birlikte emperyalizme karşı destan yaratıyorlardı. Antep kuvvacılarının Mustafa Kemal’le haberleşmesini Hasan Nur Bey sağlıyordu. 

ÖZAL VE ABD

Geçen yazılardan birisinin de sözünü etmiştim. Turgut Özal’ın iş başlına gelir gelmez ABD’nin yüksek sermayesinin baş temsilcisi ile yaptığı anlaşmanın özü “Türkiye üzerinde yen kapitülasyona yol açacak” bir anlaşma olmuştur. Türkiye Özal döneminde Amerikalı şirketlerle yaptığı anlaşmalarla, Türkiye yeniden kapitülasyon dönemine itilmiştir.

Bana o zamanları yaşayanların anlattıklarına ve belgelere göre emperyalist siyasetlerin gündeminde çalışmalarından hiç çıkmamıştır.

Taylan Sorgun’un hatıratını yazdığı Fahrettin Altay Paşa, Çanakkale Savaşı’ndan sonra madalyalarıyla.

CUMHURİYET FABRİKALARI

Celal Bayar, (önceki isimi Mahmut Celal) ve İsmet İnönü ile de zaman zaman görüşmelerim olmuştur. Onların ve yakınlarının bana söylediklerinden birisinin başlığı da şöyleydi: “Emperyalizmin temel siyasetlerinden hiçbir zaman vazgeçmemiştir, geçmez de. Cumhuriyetin ilanının ardından Atatürk’ün başlattığı Köy Kalkınması, Endüstri Devrimi, fabrikaların kuruluşları hareketleri önlemek istenilmiştir. Fakat devrimin önderleri başarmışlardır. Cumhuriyet Fabrikaları kurulmuş, binlerce köylü, şehirli bu bu fabrikalarda çalışmaya başlarlarken köy toprakları da köylülerde yeni hareketler başlatılmıştır. Köy Enstitüleri bunların önemlilerindendir. Anlatacak daha çok şey var. Biz savaşlardan çıkarak Atatürk’ün yanında kalkınma hareketlerini ileri bir devlet yapısını inşa etmeye çalıştı. Yeni nesiller Cumhuriyet'in getirdiklerine, endüstri hareketlerine, fabrikalarına sahip çıkmalıdırlar.”

Bu konuşmaların devamları da vardır.

SATIŞ VE KİRALAMA

Geniş toprak satışları ve uzun yıllara dayalı liman ve geniş alanlar kiralamalarının bazılarının satışlarının yarınlarda önemli sorunlar çıkarabileceğini de düşünmek gerekmektedir. Satın alanların yarın bir başka yancı ile ortaklık kurmayacakları nereden bellidir. Diyelim ki bir yabancı şirket o toprakları alandan yüzde ellisinden fazlasına sahip olduğunda ne olacak.

Bu duruma sonraki bir yazımda genişçe bakacağız.

GAZETECİ YAZAR TAYLAN SORGUN’UN KİTAPLARI:

1 İmparatorluktan Cumhuriyete: Fahrettin Altay Paşa’nın hatıratı (Kaynak Yayınları)

2 Halil Paşa: Halil Paşa Belgeseli ve Hatırtatı (Kaynak Yayınları)

3Mütareke Dönemi ve Bekir Ağa Bölüğü: O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taylan Sorgun’a bizzat anlattıkları. (Kaynak Yayınları)

4Devlet Kavgası, İttihat Terakki : O dönemleri yaşayanların gazeteci yazar Taplan Sorgun’a bizzat anlattıkları. (Kaynak Yayınları)

5 Esir Şehrin Fedaileri: Mustafa Kemal Paşa’nın Andolu’ya geçmeden önce İstanbul’da kurduğu teşkilatı, o dönemleri yaşayanların Taylan Sorgun’a birebir anlattıkları.) (Kaynak Yayınları)