Foreign Policy’de Canan Kaftancıoğlu’nu öven makalenin yayınlanmasını değerlendiren Ayvalı, "Bu makalenin yayınlanması bizim için sürpriz değildir. Canan Kaftancıoğlu CHP’deki ideolojik değişimin simgesi olduğu için Foreign Policy’de övülüyor. Nedir o değişim? CHP’nin Atatürk devrimlerinden uzaklaşması ve HDP’lileşmesidir. Makalede Canan Kaftancıoğlu Ermeni soykırımını savunduğu, Sakine Cansız’a sahip çıktığı ve Türk Devletine katil dediği için övülüyor. Canan Kaftancıoğlu makalede bahsedildiği gibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın karşısında bir güç unsuru olmaktan ziyade milli cephenin karşısında bir güç unsurudur. CHP’nin bu ideolojik dönüşümü yeni değildir. 7 Haziran 2015 seçimlerinden beri HDP ile ittifaka alıştırılan bir CHP’den bahsediyoruz. CHP Adalet yürüyüşünde FETÖ ve PKK ile kol kolaydı. Tuncay Özkan’ın ifadesi ile yürüyüş Selahattin Demirtaş’ın çığlığıydı. Canan Kaftancıoğlu bu cephenin en radikal unsurudur. Fakat savundukları Amerikancı sistem çökmektedir. Çöken bir sistemin temsilcilerinin yükselme ve Türkiye’de başarıya ulaşma şansı yoktur." dedi.
CHP Şişli ve Kadıköy belediyelerinin 23 Nisan’da hazırladıkları LGBTİ afişiyle ilgili görüşlerini de belirten Ayvalı, "Öncelikle bizler bu konuyu tekil kimlikler ve cinsel yönelimler üzerinden değerlendirmediğimizi belirteyim.Bizler bütün insanların yaşam hakkını svunuyoruz ve eşcinsellere yönelik şiddet ve ayrımcılığın da karşısında duruyoruz.Bizim mücadele ettiğimiz asıl konu LGBTİ örgütlenmeleridir.23 Nisan günü CHP belediyelerinin kent konseyleri çocuklarımızı cinsel kimlikler üzerinden böldü.Bu toplumu cinsel kimlikler üzerinden yeniden örgütleme projesidir.Çocuklar üzeinden yürütülen bu projede CHP’nin gönüllü olarak yer aldığını söyleyebiliriz.
Bakınız Onur yürüyüşlerinde çocukların en önde kullanıldıklarını görüyoruz. Avrupa’nın en büyük şehirlerindeki Onur yürüyüşlerinde çocuklar abartılı makyajlar ve erotik danslarla yürüyüşlerin simgesi haline getiriliyor. Aslında çocuklarımız buralarda tüketiliyorlar. Çocukları bu tip gösterilerde pornografik materyaller olarak kullanmak cinsel şiddetin ve çocuk istismarının en açık biçimidir. CHP belediyelerinin 23 Nisan günü hazırladığı afişler bu algılara zemin oluşturmaktadır. Sistemin bize dayattığı bu davranış kalıplarından sıyrılıp çocuklarımızın haklarını korumak zorundayız.
Örneğin Queer hareketi adında bir örgütlenme var. Buraya dikkat çekmek istiyorum. Bu hareket 90’lı yılların başından beri LGBTİ ve feminist örgütlerde tartışılıyor. Bu hareket biyolojik cinsiyeti reddediyor ve cinsiyetlerin sürekli değişim halinde olduğunu söylüyor. Yani burada yeni bir toplum tasvir ediliyor. Dengenin gözetilmediği bir sınırsızlıklar toplumu hayal ediliyor. Bu harekette solla birlikte yürütülüyor. Çünkü sol anti emperyalist sınıf mücadelesinden kopartıldı. Sola emperyalizm tarafından toplumu etnik, mezhepsel ve cinsel kimlikler üzerinden bölme görevi verildi. Burada büyük bir çelişki olduğunu görmemiz gerekiyor. Bu dernekler emperyalistler tarafından fonlanıyor. İkinci çelişki ise günümüz feminist hareketlerin LGBTİ derneklerle kol kola olmasıdır. Tarihe bakarsak köleci ve feodal toplumlarda kadınlar aşağılandıkça eşcinsellik anormal şekilde artmıştır. Özellikle Eski Yunan’da oğlancılık dediğimiz ilişki biçimi yaygındır. Feminist hareketlerin şu anda ilericilik adı altında LGBTİ hareketlerle kol kola olması büyük bir çelişkilidir.
Son olarak cinsel yönelim özeldir. Bu konunun toplumsal bir mesele olarak sunulması bir dayatmadır. Özellikle 12 Eylül sonrası bu toplumu kimliklere ayıran örgütlenmelerin arttığını söyleyebiliriz. LGBTİ örgütlerinin hak aramak için kurulduğu iddası yanlıştır. Temel haklar bakımından sorunlar zaten çözülmüştür." açıklamasında bulundu.