15 Temmuz'da gerçekleşen FETÖ darbe girişimi sonrası Türkiye'nin içeride ve dışarıda terörle kararlı bir şekilde mücadele etmesi Avrupa'yı rahatsız ediyor. Yerli Milli Savunma Sanayisinin desteğinde sınır ötesi operasyonlarla hem masada hem sahada büyük üstünlükler elde eden Türkiye'ye çelme takmak için batı medyası da uzun süredir bir seferberliğin içinde her fırsatı değerlendirmekte!
BARIŞ PINARI HAREKATI'NDA TÜRKİYE'YE AMBORGO UYGULANSIN ÇAĞRISI YAPMIŞLARDI
Barış Pınarı Harekatı'nda AB'den Türkiye'ye silah ambargosu uygulamasını isteyip başarılı olamayan İsveç bu defa şansını Türkiye'nin yerli ve milli medyasına saldırmakta arıyor.
TÜRKİYE'Yİ KINAYIN, BÜYÜKELÇİSİNİ KOVUN ÇAĞRISI
Algı operasyonun maşası İsveç'in en büyük gazetesi Aftonbladet, Türk medyasında yer alan haberlerden dolayı hükümete Türkiye'yi kınama ve Türkiye Büyükelçisi'ni kovma çağrısı yaptı.
AB'YE TÜRKİYE UYARISI
"Ankara'daki rejimin bundan başka bir dilden anlamayacağı bellidir." gibi tehdit ifadelerinin kullanıldığı yazıda AB'ye Türkiye ile olan Gümrük Birliği anlaşmasını da gözden geçirmesi çağrısı yapıldı.
Aftonbladet Gazetesinde geçen yazı şu şekilde;
" Şimdi İsveç de (Türkiye) rejiminin doğrudan bir hedef tahtası haline geldi.
Hepsi de Türk kökenli 4 milletvekili 17 ayrı yandaş medyasında teröristleri desteklemekle ve vatan hainliğiyle suçlanıyorlar.
Terör örgütü PKK'nın İsveç'teki sesi Kadir Kasırga
Dördü de Sosyal demokrat olan Serkan Köse, Sultan Kayhan, Kadir Kasırga Roza Güçlü Hedin, Kürtlerin haklarına yönelik verilen bir İsveç Meclis önergesine imza koydukları için asıldılar.
Önergeye imza koyan 13 milletvekilinden sadece Türk kökenli olan bu dördüne saldırıldı.
Ankara'nın bu saldırısı kabul edilemez ve İsveç yabancı bir güç tarafından seçilmiş temsilcilerine yapılan böyle bir saldırıyı görmezden gelemez. Bunun mutlaka sonuçları olmalıdır.
Türkiye'deki rejim yandaşı medya aşağı yukarı Putin'in propaganda kanalları kadar özgürdür ve buna göre değerlendirilmelidir. Bu yayınlar İsveç'i ve Isveç demokrasini etkilemeye yönelik bir algı operasyonudur ve muhtemelen Erdoğan Korona kriziyle meşgul olan İsveç hükümetinin bu konuda Türkiye'ye karşı sert önlemleri uygulamaya koyamayacağını hesaplamaktadır.
Ama yetti artık ! Mutlaka kınanmalıdır.
İsveç'in Erdoğan'a karşı şimdiye kadar gösterdiği sabrı büyük olasılıkla artık bitmiş olmalıdır.
İsveç seçilmiş temsilcilerine karşı saldırılar sürdüğü takdirde Türkiye karşı tavrını büyükelçisini sınırdışı edeceğini ve diplomatik ilişkileri formalite seviyesine indireceğini açıkça belli etmelidir. Ayrıca Türkiye'nin AB ile olan gümrük birliği anlaşmasının tartışılması gündeme getirilmelidir. Ankara'daki rejimin bundan başka bir dilden anlamayacağı bellidir.
Bunun bir ilk adımı olarak İsveç Meclis başkanı Andreas Norlen bu olanları açıkça kınamalıdır. Türkiye büyükelçisinin bavullarını hazırlama vaktinin gelmesi yakın olabilir.