İstinaf mahkemesi, Susurluk JİTEM davasında eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’ın da bulunduğu sanıklar hakkında beraat kararlarını bozdu. Ağar ve diğer sanıklar yeniden yargılanacak. Karar mahkeme başkanı ve üyeler tarafından oy birliği ile alındı.

İstinaf Mahkemesi' başta Mehmet Ağar olmak üzere İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ziya Bandırmalıoğlu, Ayhan Akça, Ercan Ersoy, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Uğur Şahin, Yusuf Yüksel ve Alper Tekdemir hakkındaki beraat kararlarını bozdu .Kararın gerekçesinde, yapılan eksik kovuşturmaya, iddia,savunma ve dosyadaki belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılmadığına dikkat çekildi.

Ayrıca kararda Sanık Ayhan Çarkın'ın beyanlarının bildirim ve deliller ile teyit edilip edilmediğinin, maddi olaylar ile uyuşma durumunun değerlendirilmediği vurgulandı.

İşte Mahkemenin kararından satırbaşları:

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 25.03.2014 tarihli ve 2013/1274 Esas 2014/140 Karar sayılı ilamı ile istikrarlı diğer kararlarında da vurgulandığı üzere; ceza yargılamasında sanığın sorgusu yapılmadan hüküm kurulabileceğine ilişkin kuralın, fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen bir durumun varlığı halinde, başka bir deyişle derhal beraat kararı verilmesi ile sınırlı olarak uygulanabileceği, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda ise sanığın savunması alınmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 11.07.2014 tarihli duruşmada savunma yapmadığı; savunma yapmak üzere süre istediği; bundan sonra ise müdafi de dahil olmak üzere hiç bir duruşmaya katılmadığı anlaşılan sanık Enver Ulu'nun sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle 5271 sayılı CMK'nın 193/1 ve 289/1e maddelerine aykırı davranılması,

Mahkeme kararlarının İstinaf denetimine olanak sağlayacak şekilde açık olması ve Dairemizin bu işlevini yerine getirebilmesi için, sonuca etkili tüm argümanların, kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddia, savunma ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması, hükme esas alınan deliller ile dosya kapsamında bulunmasına rağmen gerekçeli kararda zikredilmediğinden zımnen reddedildiği değerlendirilen delillerin genel soyut ifadelerle açıklanması ve/veya hiç tartışılmaması yerine, istinaf denetimine olanak verecek şekilde iddiaya konu olaylar bakımından ayrı ayrı tartışılıp değerlendirilmesi ve açıkça karar yerinde gösterilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Sanık Ayhan Çarkın'ın aşamalardaki beyanlarının dosya kapsamındaki diğer bildirim ve deliller ile teyit edilip edilmediğinin, bu beyanların maddi olayolaylar ile uyuşup uyuşmadığının karar yerinde tartışılmaması, Olaylarda ele geçen kovan ve mermi çekirdeklerinin menşei, kullanımlarına ilişkin aidiyetleri, bunların ve diğer maddi olguların birbirleri ile ilişkisi, itham edilen failler, hedef alınan maktuller, organizasyon, oluş ve netice itibariyle olaylar arasında bir irtibat bulunup bulunmadığının değerlendirilmemesi,

Sadece sanık Ayhan Çarkın'ın beyanları arasında var olduğu bildirilen bir kısım farklılıklara işaret edilmek; ancak maddi olaylarla uyuşan bildirimlerinin ise irdelenmemek suretiyle, yetersiz gerekçe ile hüküm kurulması,

Sanıklar hakkında beraat kararları verildiği sırada uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle CMK'nun 232/6. maddesine aykırı davranılması,

İddianamede ve gerekçeli karar başlığında adı yazılı olan maktul Hikmet Babataş'ın 28.04.1996 tarihinde öldürülmesi olayı ile ilgili iddianamede bir olay anlatılmadığı, dava açılmadığı ve maktulün öldürülmesi olayına ilişkin bir hüküm verilmediği anlaşıldığından, adı geçen maktul ile mirasçıları katılan/müştekiler Ersin, Fatma, Yaşar ve Anıl Babataş'ın isimlerinin gerekçeli karar başlığında yazılarak karışıklığa sebebiyet verilmesi,

İddianamede ve gerekçeli karar başlığında adları yazılı katılan/müştekiler Semih Tufan Gülaltay, Ümit Bahçacı ve Ruşen Örs'ün bildirdikleri olayların yargılama konusu olaylarla ilgisinin ve maktuller ile yakınlıklarının da olmadığı gözetilmeden katılan/ müştekilerin isimlerinin gerekçeli karar başlığında yazılarak karışıklığa sebebiyet verilmesi,