Dr. Kerem Kınık ve Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür, Türk Kızılayı Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezinden online yayın yaparak, koronavirüs tedavisinde immün plazma yöntemindeki yeni aşamanın bilgilerini paylaştı.
Yurt genelinde Kızılay aracılığıyla temas kurulan immün plazma bileşenini verecek olan 3 bin 805 vatandaşın yaklaşık bin 490'ının plazma bağışına uygun olarak tespit edildiğini açıklayan Kınık, bağışçıların bir kısmının uygunlukla ilgili son testlerinin sürdüğünü kaydetti.
"ÜLKE GENELİNDE İMMÜN PLAZMA BAĞIŞÇI SAYISI 567'YE ULAŞTI"
Kınık, 484 vatandaşın 14 kentteki plazma aferez merkezlerinde randevularıyla beraber bağış süreçlerinin devam ettiğini belirterek, şunları söyledi:
"Şimdiye kadar 380 immün plazma bağışını Kızılay aldı. Kızılay dışındaki merkezlerde yaklaşık 187 immün plazma bağışı aldılar. Ülke genelinde almış olduğumuz immün plazma bağışçı sayısı 567'ye ulaştı. Bağışlanan immün plazmalar, bini aşkın immün plazma bileşenine dönüştürüldü ve koronavirüs nedeniyle rahatsızlık çeken vatandaşlarımıza endikasyon ve sıra çerçevesinde ulaştırıldı. Şu anda Kızılay'dan immün plazma bileşeni bekleyen hasta sayımız 1066'dır. Bundan önce bini aşkın hastamıza ulaşan immün plazma, bundan sonraki süreçte aynı hızda daha da artarak, daha da güvenli bir şekilde ulaştırılacaktır."
14 ilden toplanan immün plazmaların, 38 kentteki hastalara ulaştırıldığını aktaran Kınık, bundan sonraki süreçte de özellikle koronavirüs rahatsızlığını atlatarak üzerinden 14 gün geçen 1860 yaş arasındaki vatandaşların bağışlarının çok önemli olduğunu bildirdi.
Türkiye'nin immün plazmada en fazla aksiyon alan ülke olduğunun altını çizen Kınık, kullanılan metotların ve klinik yaygınlık itibariyle de dünyadaki en geniş immün plazma bileşeni kullanan ülkelerden birisi olduklarına dikkati çekti.
İmmün plazma alınabilmesi için belli testlerin özenle yapılması gerektiğini belirten Kınık, bileşenlerin hastalara daha etkin uygulanması, olası ikinci dalgalar için Kızılay biobankalarında eksi 25 derecede dondurularak saklanılıp kullanılması için çalıştıklarını ifade etti.
Bu çerçevede plazmalar içerisinde immunoglobulin antikor2'nin, koronavirüse karşı ayrıştırılarak ilaç formuna dönüştürülmesi konusunda sürecin çok hızlı ilerlediğini söyleyen Kınık, şöyle konuştu:
"Bunun yaygın şekilde kullanıma girmesi için de Sağlık Bakanlığımız ve TÜBİTAK'ın destekleriyle şu anda çalışıyoruz. Bu faaliyetlerin dışında bir başka süreçte özellikle almış olduğumuz plazmaların içinde bulunabilecek olan bazı aktif mikroorganizmaların inaktive edilerek plazmanın daha güvenli hale getirilmesi ve hastalarda oluşabilecek olan komplikasyonların bu plazma patojen inaktivasyon dediğimiz metotla daha güvenli bir şekilde hazırlanması ve bu anlamda hastanelerimize sunulması işlemiydi. Bu anlamda Gaziantep Üniversitemiz'e teşekkür etmek istiyoruz çünkü kendi vizyonlarıyla beraber kendi kapasiteleri için ayırmış oldukları cihazları bir feda anlayışıyla beraber Kızılay'ın İstanbul ve Ankara merkezlerine kurdular."
KAN BAĞIŞI İÇİN MESAİ SAATLERİ İFTAR VE SAHURA GÖRE AYARLANDI
Koronavirüsten dolayı kan bağışlarının azaldığı ve şu anki durumun sorulması üzerine Kınık, ortalama iş gününde alınması gereken kan oranının yarıya düştüğü cevabını verdi.
Stoklarının her türlü kötü şart ve senaryolara uygun olması gerektiğine değinen Dr. Kerem Kınık, "Herhangi bir afet durumunda, acil kan ihtiyacımızın olduğu zamanda depolarımızın dolu olmasını istiyoruz. Şu anda asgari stok seviyelerimiz zorlanıyor. Kovid salgınına girdiğimizde stok seviyelerimiz iyiydi, yüz binlerin üzerinde girmiştik ve bu süreçte bir sıkıntı yaşamadık." dedi.
Çağrıların karşılık bulduğunu ve sokağa çıkma kısıtlaması günlerinde kan bağışının kapsam dışında tutulduğunu anımsatan Kınık, ramazan ayı dolayısıyla kan bağışı için mesai saatlerini iftar ve sahura göre ayarladıklarını sözlerine ekledi.
"KIZILAY İLE ORTAK PROJE ÜRETTİK"
Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Gür de konuşmasında 28 Mart'ta Türkiye'de özellikle Kovid19'la mücadelede patojenden arındırılmış immün plazma tedavisini gündeme taşıdıklarını hatırlattı.
Gaziantep Üniversitesi olarak radyoaktif üretim merkezi kurmak üzere harekete geçtiklerini söyleyen Gür, Japonya'da bu tür bir immün plazma sisteminin çok etkin olduğunu gördüklerini ve Türkiye'ye getirmeye karar verdiklerini ifade etti. Bu sistemi Türkiye'ye 4 ay önce getirmeyi planladıklarını kaydeden Gür, Kovid19 salgınıyla birlikte sürecin hızlandırıldığını belirtti.
Gür, "İmmün plazmada donörler çok önemli. Türkiye genelinde on binlerce plazma bekleyen vakalara sunmak önemliydi. Bu projeyi biz İstanbul ve Ankara'ya taşıdık. Bu, ülkede topyekün bir milli seferberliktir. Böylece Kızılay ile ortak proje ürettik." dedi.
 "TÜRKİYE'DEKİ İLK VE TEK TEKNOLOJİ"
İmmün plazmanın denenmesi gereken önemli bir tedavi alternatifi olduğunu vurgulayan Gür, bunu yaparken 3 soruya cevap verilmesi gerektiğini belirterek şunları ifade etti:
"Birincisi, bu plazmaları aldığımızda plazmalarımız güvenli mi? Bu sorunun cevabını birkaç açıdan vermemiz gerekiyor. Patojenler, mikroplar ve diğer zararlı maddeler açısından. Bizim Türkiye'ye getirmiş olduğumuz riboflavin dediğimiz B2 vitaminiyle kombine edilmiş ışınlama sistemi Türkiye'deki ilk ve tek teknoloji. Bununla birlikte biz, patojenlerden arındırıyoruz, bu büyük bir avantaj. İkincisi, Türkiye'de yapılmış olan bu arındırma sistemi Kovid19'da etkin mi? Bununla ilgili yapılan birçok çalışmada Kovid19'da bizim riboflavinle başlatmış olduğumuz sistemde etkin olduğuna dair bilimsel çalışmalar var. Üçüncüsü, özellikle yoğun bakımda akciğer solunum kapasitesi azalmasına bağlı olarak akut solunum sıkıntısından kaybediyoruz hastaları. Bu sistem, akciğerdeki solunum sıkıntısına sebebiyet veren iltihabı başlatan faktörleri yok ediyor. Türkiye'ye getirmiş olduğumuz bu sistem ile hastada ciddi bir rahatlama sağlıyor."
Sistemin herhangi bir zararı olmadığını aktaran Gür, diğer sistemlerin 24 saatte arındırma yaptığını ancak bu sistemin 7 dakikada arındırma yapabildiğinin bilgisini verdi.
"DONÖRLERE İHTİYACIMIZ VAR"
Prof. Dr. Ali Gür, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Devletimiz en güvenli sistemleri Türkiye'ye getirdiği için şu an elimizde hali hazırda dünyanın en güvenli sistemleri var. Bunlarla arındırarak plazma tedavisi yapacağız. Donörlere ihtiyacımız var. İyileşmiş hastalarımız bu konuda lütfen biraz fedakarlık yapsınlar."