İstanbul'un su ihtiyacının temin edildiği barajlar kuraklık nedeniyle son 10 yılın en kötü ikinci dönemini geçiriyor. Son günlerde etkili olan yağışlar barajlardaki genel ortalamayı yüzde 4 oranında artırsa da, Istrancalar'daki Kazandere ve Pabuçdere barajlarından yansıyan görüntüler durumun vahametini ortaya koyuyor. 1 Ocak itibarıyla Kazandere Barajı tamamen kururken, Pabuçdere'deki doluluk oranı ise yüzde 1'in altına düştü. Kazandere'nin 16 Temmuz 2019 günü çekilen fotoğrafı ile 1 Ocak 2020 günü çekilen görüntüsi kuraklığın boyutunu açıkça ortaya koyuyor.
SUSUZLUK RİSKİ
Ortaya çıkan tabloyu Milliyet'e değerlendiren Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız şunları söyledi: "Kazandere ve Pabuçdere barajları Istrancalar'ın hemen altındaki su toplama havzaları. Bu durumda olmaları endişe verici. Tablo değişmezse Avrupa yakası büyük sıkıntılar yaşayacak. Avrupa yakasındaki risk daha fazla. Umarım aynı tablo Melen havzasında ortaya çıkmaz. İklim değişikliği ve mevcut nüfus artışı devam böyle devam ederse Melen Projesi de İstanbul'a yetersiz kalır. Bu durum en çok ambalajlı su sektöründeki yabancılara yarar. Kurak periyodun 2020 sonbaharına kadar devam etmesi durumunda İstanbul ciddi bir su krizi yaşayabilir. Bu tablonun 2021, 2022'ye sarkması durumunda çok açık söylüyorum, İstanbul susuz kalır. Ülke genelinde can damarı dediğimiz sonbahar yağışları Akdeniz, Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu'da beklenenden fazla oldu. Ne var ki, Marmara bölgesi ve Trakya'da yüzde 13'lük azalma yaşandı. Kazandere ve Pabuçdere'deki görüntüler, meselenin ciddiyetini anlatıyor. Tablo, aslında son birkaç yılın mirası."
'SÜNGER GİBİ EMİYOR'
Yağışların ülke genelinde dengesiz artış ve düşüş eğiliminde olduğuna dikkati çeken Yıldız şöyle devam etti: "İstanbul, çevresindeki su kaynaklarını sünger gibi emiyor. Oysa ki suyun çok verimli kullanmalıyız. Vatandaşların su kullanım bilincini arttıracak eğitim ve tanıtımlar yapılmalı. Suyu verimli kullanan tesistlara geçilmeli. Araba yıkama, halı yıkama gibi hoyratlıklara son verilmeli. Bulaşık, çamaşır yıkarken suyu çok dikkatli tüketmeliyiz. Şebekedeki su kaybı hızla yüzde 10'a düşürülmeli ve arıtılmış atık su kullanım oranı hızla arttırılmalı."
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ETKİSİ
İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nden Prof.Dr. Orhan Şen ise ortaya çıkan tabloyu şöyle yorumladı: "Ekim, Kasım, Aralık ortalamanın altında yağış ve ortalamanın üzerinde sıcaklık söz konusu. Küresel iklim değişikliğinin etkilerini açıkça görüyoruz. Sonbahar döneminde beklenen yağışlar gerçekleşmedi. İstanbul'da asıl mesele yağış rejiminden çok, su havzalarının artan nüfusun ihtiyacını karşılayamayacak durumda olması. İstanbul'daki yapılaşma, gökdelenler, asfalt yollar ve yeşilin olmaması şehirde 'ısı adası' etkisi yapıyor. Bu etki olmasa yağış rejiminde bu denli düşüş olmayacaktı."
'BÖYLESİ İLK KEZ GÖRÜLDÜ'
Kazandere ve Pabuçdere barajlarındaki durumu yerinde inceleyen çevre gönüllüsü Mehmet Menlik ise, kış ortasında böyle bir görüntüye ilk kez şahit olduklarını söyledi. İklim bilimci Barış Önal de sosyal medya hesabından yaptığı duyuruda Marmara Denizi ve Karadeniz'in İstanbul kıyıları ile Boğaz'daki su sıcaklığının Ocak ayı itibarıyla halen 1214 derece arasında olduğunu, bu oranların normal değerlerin 34 üzerinde olduğu uyarısında bulundu.