Vatan Partisi'nden İmamoğlu'na: Yeni BOP Eşbaşkanlığına mı soyundunuz?

Özgür Bursalı açıkladı: Heykel mevzisindeki sahte Atatürkçüler 

Işıkgün Akfırat

Türkiye’nin Reyhanlı sınırına yaklaşık 1,5 kilometre uzaklıkta bulunan Suriye’nin İdlib’e bağlı Atme köyünde ABD Özel Kuvvetleri iki gün önce bir hava operasyonu düzenledi. ABD Başkanı Joe Biden, 3 Şubat 2022 tarihinde yapılan operasyonda DEAŞ’ın bir numaralı lideri Ebu İbrahim elHaşimi elKureyşi’nin öldürüldüğünü ilan etti. DEAŞ'ın bir önceki lideri Ebubekir elBağdadi’nin de yine Reyhanlı’ya 5,5 kilometre uzaklıkta yer alan İdlib’e bağlı Barişa köyünde öldürüldüğü duyurulmuştu. Konuyla ilgili Türk ve Rus Dışişlerinden açıklamalar geldi. ABD Savunma Bakanlığı, operasyonun ayrıntılarıyla ilgili bilgi vermekten kaçındı.

İstanbul Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer, ABD’nin Türkiye’ye yürüme mesafesinde gerçekleştirdiği operasyonu gazetemize değerlendirdi.

Ebu İbrahim elHaşimi elKureyşi

ÜÇ ABD BAŞKANINA ÜÇ DEAŞ LİDERİ

ElKaide’nin türevi olan DEAŞ’ın adında yer alan Irak ve Şam’ı karıştırmak üzere ABD tarafından kurulduğunu vurgulayan Güçlüer, 2011’de Usame bin Ladin’in, 2019’da Ebubekir Bağdadi’nin, 2022’de de Kureyşi’nin öldürüldüğünü söyledi: “Bu saldırılar sırasıyla Obama, Trump ve Biden dönemlerine denk geliyor. Her Başkana bir DEAŞ lideri düşüyor. Bu tesadüf mü? Elbette değil.

ÖLDÜRÜLEN LİDERLERİN KİMLİĞİ ŞÜPHELİ

“Bu son operasyonda da Bağdadi’nin öldürülmesinde de şüphe uyandıran ayrıntılar var. Her iki olayda da hedef kendisini patlatıyor. Son olayda, operasyonun başındaki general bir patlayıcı yeleğin yol açacağından daha büyük bir patlama olduğunu söylüyor. Bu şiddette bir patlamada insan moleküllerine ayrılır. Parmak izi filan bulunmaz. Dolayısıyla ‘liderler öldürülüyor mu, yoksa bir yerlere mi götürülüyor?’ sorusu ortaya çıkıyor. Üç liderin de cesetleri ortada yok. Sadece parmak izi üzerinden tanımlama yapıldığı söyleniyor.”

ABD Başkanı Biden, SDG adıyla PKK/YPG’ye teşekkür etti. Güçlüer, ABD’nin PKK/YPG’ye teşekkürünün 'terörle mücadele ettikleri' gerekçesiyle bu terör örgütlerini meşrulaştırma mesajı taşıdığını söyledi.

OPERASYONUN İKİ AMACI

ABD'nin operasyonla ulaşmaya çalıştığı iki hedef olduğunu anlatan Güçlüer “Birincisi, iç kamuoyuna yöneliktir. Kendileri terör örgütünü yaratırlar, daha sonra da liderlerini vurarak terörizme karşı mücadele ediyoruz algısı yaratırlar. ABD’de 8 Kasım’da Senato seçimleri var.” dedi. Güçlüer, ikinci amacın ABD'nin bölgede kalıcı hale gelme çabası olduğuna dikkat çekti.

DEAŞ'ın Bağdat’ın kuzeyinde üslenmesine rağmen bu operasyonların Türkiye sınırına yakın bölgede yapılmasının bir anlamı olduğunu belirten Güçlüer, ABD’nin “bölgede kalıcı olma ve devamlılığını sürdürme amacıyla” İdlib bölgesini seçtiğini vurguladı.

‘BÖLGE AKTÖRLERİ, ÇÖZÜM İÇİN GÜÇBİRLİĞİ YAPMALI’

İdlib krizinin çözümü için bölge ülkelerinin harekete geçmesi gerektiğine işaret eden Güçlüer, şu vurguları yaptı: “ABD’nin ve ortaklarının bölge dışından aktörler olarak varlıklarını kalıcılaştırma ve bölgeye yerleşme çabaları, İdlib krizinin büyümesine sebep olacaktır. Bölge aktörleri olan Türkiye, Rusya ve İran’ın bu meseleyi kendi içinde bir çözüme kavuşturması yönünde daha güçlü iş birliği yapılması gerekir. Yoksa Batı, her gün daha fazla bölgeye ve sorunlara müdahale olmaya çalışacaktır.

İstanbul Altınbaş Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Eray Güçlüer

‘PUTİN’İN TÜRKİYE ZİYARETİ ÇOK ÖNEMLİ’

“Rusya’nın bu konuda takınacağı tavır, barışçıl olarak bölge halkının huzur ve istikrarının sağlanmasında önemli bir rol oynayacaktır. Sayın Putin’in önümüzdeki günlerde Türkiye’ye gelmesi, bu açıdan değerlendirilmesi gereken çok önemli bir gelişmedir.”

Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, konuyla ilgili basın açıklaması yaptı. Rus Sözcü, operasyonun yapıldığı Atme mevkiinin İdlib’de kurulan “Gerginliği Azaltma Bölgesi”nde yer aldığına dikkat çekerek “Suriye devletinin kontrol alanının dışında bulunan yerlerin uluslararası terörist örgütler için sığınacak bir liman olduğunu” söyledi. Zaharova, Suriye’nin güvenliğinin ancak “Suriye devletinin topraklarının tamamında tam denetim kurmasıyla sağlanabileceğini” belirtti.

TERÖR ÖRGÜTLERİYLE AYRIMSIZ MÜCADELE

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, terör örgütü DEAŞ elebaşı Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi’nin öldürülmesine ilişkin, "Türkiye, bir terör örgütüyle mücadelede bir başka terör örgütüyle ortaklık yapılmasının kabul edilemeyeceğini bir kez daha vurgulamaktadır." ifadesini kullandı. Bilgiç, DEAŞ elebaşı Kureyşi’nin öldürülmesi hakkındaki soruya yazılı cevap verdi. Türkiye’nin DEAŞ terör örgütüyle mücadeledeki kararlı tutumu ve bu alanda uluslararası toplumun çabalarına katkılarının bilindiğine işaret eden Bilgiç, "DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nun etkin bir üyesi olan ülkemiz, DEAŞ ve onun temsil ettiği sapkın zihniyetle mücadelede aktif rol oynamaktadır. Türkiye, bu vesileyle DEAŞ, PKK/PYD/YPG, FETÖ dahil tüm terör örgütlerine karşı aralarında ayrım yapmadan mücadele edilmesi gerektiğini ve bir terör örgütüyle mücadelede bir başka terör örgütüyle ortaklık yapılmasının kabul edilemeyeceğini bir kez daha vurgulamaktadır." ifadelerine yer verdi.

SİVİL ÖLÜMLER ARAŞTIRILIYOR

ABD Savunma Bakanlığı’nın açıklamasında sivil ölümlere dair bir bilgi yer almazken Suriye’de “kimyasal silah kullanıldığına” dair kışkırtmalarıyla bilinen Beyaz Miğferler isimli sözde insan hakları örgütü, 13 sivilin yaşamını kaybettiğini duyurdu. Rus Sözcüsü Zaharova, sivil ölümlerin nedenleriyle ilgili “dikkatli bir soruşturma” yapılması gerektiğine işaret etti.  

Pentagon Sözcüsü John Kirby, sivillerin teröristler tarafından öldürüldüğüne dair “güçlü emareler” bulunduğunu savundu. ABD Savunma Bakanı Llyod Austin de basın toplantısında operasyon sırasında zarar gören tüm sivillerin araştırılacağını söyleyerek soruları geçiştirdi.