Allah ve İnsanı söylem ve eylemlerinin merkezine koyan ve onlara hizmet itikadında olan Dinler de Emperyalizm, Siyonizm ve Vahhabizm’in azılı düşmanlarıdır. Sömürge devletler düşmanlarıyla savaşırken sadece cepheden saldırmaz. En çok da kancıkça savaşır. Atatürk’ü Atatürkçü kimliğine bürünenlerle, Dinleri Allah ile aldatanlarla, Sol’u solaklarla, Türk ülküsünü NATOTürkçülerle ve piyasaya sürdükleri besleme provokatörleriyle, trolleriyle, casuslarıyla, kalemşorlarıyla vururlar.
Yalan, tezvirat ve tahrifat (bir şeyin aslını bozma, değiştirme) en büyük silahlarıdır. Toplumdaki farklılıkları, rekabeti, didişmeyi, kavgaları gayet iyi suiistimal eder ve kullanır. İhmal edilen ve ötekileştirilen bireyleri, grupları veya toplulukların hamisi ve savunucusu rolüne bürünür ve girdabına alarak teslim almaya çalışır. Nefret, kindarlık, fitne ve fesat en etkili araçlarıdır. “Uyumlu Ilımlı İslam” Partisi veya Zihniyeti olarak görmek istediği bu kuvvetlere biçilen misyon ülke içinde ve dışında Siyonizm ve Emperyalizm'i rahatsız eden kişi, kurum ve devletleri tasfiye etmektir.
Suriye’ye dayatılan terör savaşının en hararetli senaristi, yönetmeni ve oyuncusu İsrail’dir. Suriye Milli Devleti ve Milli Ordusu’nun yıkılması ve yerine birbirinden bağımsız Emirliklerin kurulması en büyük arzusudur. Suriye Milleti'nin ezici çoğunluğu laik, cumhuriyetçi ve devrimcidir. Suriye Milleti Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Fransız ve İngiliz Emperyalizmi ile İsrail Siyonizmi'ne karşı Kurtuluş Savaşı vererek oluştu. Suriye’nin farklı etnisite, din ve mezheplerini temsil eden liderler Sömürge devletlerin Suriye’yi Arap, Türkmen, Kürt, Hristiyan, Dürzi, Sünni, Alevi Emirliklerine ayırmasına şiddetle karşı çıktı.
Fransa, İngiltere ve Çarlık Rusya’sı arasında 1916’da kabul edilen gizli taahhütname (SykesPicot Antlaşması) Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılması ve işgal edilmesinin ardından Anadolu, Lübnan, Ürdün ve Filistin’i içine alan Suriye ve Irak’ın nasıl ve kimler arasında bölüneceğini ihtiva eder. Çarlık Rusya'sı 1917 Ekim Devrimi ile bu planın dışında kaldı. Payına Suriye düşen Fransa ilk iş olarak ülkeyi Sünni Şam ve Sünni Halep, Hristiyan Lübnan, Alevi Lazkiye, Dürzi Horan, Bedevi Deyr Elzor, Türkmen ve Kürtlere SuriyeTürkiye coğrafyasında küçük emirlikler ve Alevi Sünni ArapTürkErmeni çorbasından Özerk İskenderun Sancağı devletçikleri için planını devreye soktu.
Payına Güney Suriye coğrafyası Filistin düşen İngiltere, buraya bir İngiliz askeriticaret üssü ve Hayfa Limanı'na IrakMusul petrolünü taşıyacağı bir boru hattı güzergâhı temin etti. Filistin’de bir askeriticari üs tamahı olan Avrupa Siyonist Hareketi, buraya bir Yahudi devleti inşa etmeyi amaçladı. 1917’de İngiltere resmi olarak Yahudi Siyonist Rothcshild ailesine bunun sözünü ve teminatını verdi. Bu projeye karşı Arabi, Türki, Kürdi, Çerkezi, Dürzi, Sünni, Alevi, Mesihi ve hatta Musevi Suriye Milleti direndi ve savaştı. Binlerce şehit verdi. Bağımsızlığını kazandı ama Suriye vatanı eksik kaldı. Filistin’e Siyonist İsrail kuruldu. O tarihten beridir İsrail güçlü ve merkezi bir Suriye Devleti istememektedir.
Güçlü ve merkezi bir Arabi Mısır, Suriye ve Irak devletleri İsrail’in kâbusudur. Bu sebeple İsrail yanına başta İngiltere ve İsrail’i alarak bu merkezi devletleri zayıflatmak ve mümkün olursa 100 sene önce kısmen başarılan etnik ve mezhep temelde yeniden parçalamak için Arap Baharı ve Suriye’de Mart 2001’de başlayan olayları tarihi bir fırsat olarak gördü. Uydu devletçikler olan Petrodolar Emirlikler İsrail, İngiltere, Fransa ve ABD’nin projelerinde gönüllü oldular. Maalesef ister mezhep taassubu, ister iktidarda kalma hevesi ve tamahı, ister ticari kazanımlar için, ister severek veya mecburiyetten Ak Parti Hükümeti İsrail’in bu tarihi hayaline inanılmaz hizmette ve katkıda bulundu.
'Güvenli Bölge' arzusu İsrail’in Suriye’de ulaşmak istediği en hayati projedir. “Güvenli Bölge’yi inşa edebilseydik, Avrupa ve ABD bize bu konuda yardımcı olsaydı, NATO bize destek verip Suriye topraklarında sivil halka güvenli bölge inşa edebilseydik, hem göçü önlerdik hem de sivilleri katil Esed’in zulmünden korurduk” ifadeleri ne kadar da masumene gözükmektedir. Cehenneme giden yol iyi niyet taşları ile döşenirmiş. Burada iyi niyet de yok. Ya tarih cehaleti ya da tarihe bir ihanet var. Zira ‘Güvenli Bölge’ fikriyatı bir Fransız, Siyonist İsrail, İngiliz ve ABD projesidir. Taşeronu ve işbirlikçisi olarak telakki ettiği ve “en iyi ihraç ürünü askeridir” olarak gördüğü Türkiye’yi Suriye sahasında esas değil tali oyuncu olarak değerlendirmektedir.
İsrail yıllardır ama özellikle son birkaç gündür SuriyeİsrailÜrdün üçgeninde askeri operasyon hazırlığı yapan Suriye ordusuna karşı hava saldırıları yapmaktadır. Dara veya Horan bölgesi olarak bilinen bu coğrafya zengin su kaynakları ve tarım alanları ile meşhur Güney Golan Bölgesi'nden, SuriyeÜrdün hudut kapısına kadar uzanmaktadır. Dera şehir merkezi ve birçok ilçe Suriye Ordusu tarafından tekrar kurtarılmıştı. Silahlı örgütlerle yapılan ateşkes uzlaşmasına binaen örgüt mensupları hafif silahlar dışında silah taşımayacak ve bulundukları bölgeleri saldırı üsleri olarak kullanmayacaktı. Süreç içinde silahlarını teslim edecek veya sivil hayata katılacak ya da bölgeyi terk edeceklerdi. Bu örgütlerin en büyük hamisi İsrail olduğu görüldü. Maaşları BAE, Suudi Arabistan, Katar gibi ülkelerden geliyordu.
Amman’da kurulan, içinde İsrail, ABD, Suudi, BAE, Katarlı ve hatta Türk istihbarat subayların olduğu iddia edilen ‘Operasyon Odası’ üzerinden silahlı örgütler destekleniyordu. Zaman içinde Türkiye çekildi. Ardından Ürdün çekildi. Sonra BAE ve Suudi parası azaldı veya ulaşamaz oldu. İsrail’in “Güvenli Tampon Bölge” ve İsrail ile Suriye arasına Emirlikler inşa etme hayali zora girdi. Ürdün Suriye ile anlaştı ve hudut kapısını açtı. Silahlı örgütler önemli bir kaçakçılık ve ticaret kaynağını kaybetti. En nihayet Suriye ordusu geri kalan silahlı örgütleri ya tamamen etkisiz hale getirme veya bölgeden temizleme operasyonlarına başladı.
İsrail’in yıllarca üzerinde çalıştığı, uğruna devletleri harekete geçirdiği ve varlığı için olmazsa olmaz olarak gördüğü Güvenli Kuşak projesinin çökmekte olduğunu görüyor. Bunu önlemek için de gece gündüz saldırıyor Münafık Müslüman Örgütlerin yanında savaşıyor. Yeni Akit gazetesi ve benzerleri üzülüyor. İsrail saldırılarından medet umuyor. Ancak açıkça destek vermeye yanaşamıyor. “Yiyin Birbirinizi! Esed’in Kalbine Saldırdılar’ başlığı atıyor. İsrail ve ABD füzeleri Şamı Şerif'i vururken 'Yetmez ama Evet' sloganları attılar ve atıyorlar.
Aydınlık