1Fırat’ın doğusuna askeri harekat temel gündem oldu. ABD “tek taraflı harekat kabul edilemez” açıklaması yaptı ve Suriye özel temsilcisi James Jeffrey’i PKK’nın etkin olduğu bölgeye gönderdi. Terör koridoruna karşı yapılacak askeri harekatın siyasi görevleri nelerdir?
ABD’nin “tek taraflı harekât kabul edilemez” dediğini cuma günkü Aydınlık’ta, Pentagon sözcülerinden Binbaşı Sean Robertson’un söylediklerinden öğrendim.
Binbaşı Robertson bunu diyerek bence “halt” etmiş.
Suriye’de ve Irak’ta her türlü harekâtı kendi verdiği kararla ve kendi başına yürütme hakkını ABD’ye kim verdiyse, Türkiye’ye de o verdi. Mesele bu kadar basit!
Eski Büyükelçi James Jeffrey’in “PKK’nın etkin olduğu bölgeye gitmiş olması” ABD’nin artık YPG/PYD ortağı olmakla kalmadığı, 30 yılı aşkın süredir “TERÖR ÖRGÜTÜ” dediği PKK’yı da “dost” olarak tanıdığı anlamına gelir. Bu da ABD’nin “terör listesi” diye yaptığı açıklamaları anlamsız hale getirdiği gibi, öte yandan ABD’nin kendi adını o listeye koyduğunu gösterir.
Kuzey Irak’a yapılan veya yapılacak olan askeri harekât, uzun süredir Türkiye’de yerli/yersiz kullanılan “Devletin bekası” kavramının hakkıyla kullanılacağı bir olaya tekabül etmektedir. Çünkü o bölgede kurulacak olan bir Kürt Devleti’nin ilk hedefi, Türkiye’nin topraklarından parça koparmaktır.
Ama o bölgede İsrail için bir destek yaratmaya çalışan ABD, belli ki taa1991’deki Irak Harekatı sırasında ortaya çıkan “Büyük Ortadoğu” planına hâlâ bağlıdır. O planın Türkiye’nin yaklaşık üçte birine kurulacak bir Kürt Devletine vermeyi öngördüğü de bilinmektedir.
Kısaca bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kabul ettiği gibi Kuzey Irak harekâtı maalesef çok da geç kalmıştır.
Ama artık bu bir zorunluluktur.
Önemli olan Türkiye’nin bu harekât nedeniyle başlayacak çatışmayı başka ülkeleri de hedef almadan ve onları karıştırmadan tamamlamasıdır.